8.Bölüm

19.4K 674 79
                                    


"kalka bilirsiniz Süveyda Hanım"

Genç kız karnında ki jeli silerken ayaklanmıştı. Adamın gözleri genç kızdaydı ama onun gözleri adama değmiyordu. Sessizdi. O sessiz kaldıkça içine katranlar oturuyordu.

"Bebeğinizin durumu şuanlık iyi, 24 haftalık olmuş bile. Tahlil bilgilerini çıkınca size iletir ona göre de bakarız ama şuanlık iyi"

Doktorun sesi ile gözlerini karısından alıp reçete yazan kadına dönmüştü. İçinde tuhaf bir his vardı mutluydu ama gülemiyordu. İçinde ki heyecanı paylaşımıyordu. Huzursuzlukla içine derin bir nefes çekti.

"Günde en az yarım saat yürüyüş yapmalı ve düzenli beslenmeli"

Genç adam başını sallarken Süveyda'da toparlanmış yanına gelmişti. Ruh misali bedenen ordaydı ama ruhen başka alemde. Koca bir boşlukta savruluyordu genç kız. Adamın çatallaşmış sesiyle

"Haftasına göre küçük görünüyor yani dışardan farketmek biraz zor bu normal mi"

Doktor gülümserken gözleri Süveyda'ya döndü.

"Tabi ki normal... Bazı annelerimizin iç karnı geniş olur ama Süveyda hanım zayıf kalmış beslenmesine dikkat edip öğünlerini atlamaması lazım"

"Daha dikkatli oluruz"

Bundan dolayı farkedemedim... Üstelik zayıfladığını bile anlamadım

"Bunlar vitamin ve kan ilacı"

Adam eline aldığı reçete ile başını sallamış

"Tamam" derken

"O zaman görüşürüz" demişti.

"Görüşürüz"

Süveyda'nın elini sıkarken

"Görüşürüz Süveyda hanım" demişti genç kız sadece başını sallamakla yetinmişti. Bu kokuyu, beyaz önlüklü kimseyi sevemiyordu. Boğuluyordu sanki. Hastane koridorlarında büyütemediği bir düş vardı. Sancısı çocukluğunu sızlatan. Anne yokluğu nasıl bastırılırdı ki. Yıllar bu yokluğu nasıl kapatırdı.

"Çıkalım"

Süveyda avuçlarını sıkarken kocasının sesiyle başını sallamış odadan çıkmışlardı.Başına bir ağrı saplanırken gözlerini kırptı genç kız. Derin bir nefes alıp başını kaldırdı. Önünde yürüyen adam o an ona dönmüştü. Göz göze geldiklerinde adımları durmadı Süveyda'nın bakışları sağa doğru kayarken yanından geçip arabaya gelmişti bile.

İç dünyasında koca bir savaş halindeydi. Kimsenin haberi olmadan sessiz çığlıklar içinde. Hastaneleri sevmiyordu.

Ferzan kapıları açarken arabada yerine oturmuştu. Çalışan araba ile içine derin bir nefes çekmiş başını sağ tarafına çevirip dışarıyı izlemeye başlamıştı. Annesi onu çok özlemişti. Sevgisini, gülümseyen yüzünü. Kokusunu..

Düşüncelerden çıkmasına kocasının

"İstemiyormusun" sözleri olmuştu. Doğru daha bitmeyen bir çok sorunu vardı.

Yorgun ve ağrımaya yüz tutmuş başı ile gözlerini adama çevirdi.

"Neyi"

Kocasının gözleri yolda direksiyonu sıkıca kavramış kurumuş dudaklarını ıslatmıştı. Çiğerlerine bir nefes çekerken gözleri kısılmıştı.

"Bebeği"

Demesiyle Süveyda'nın elleri karnına gitmişti. Hafif sert çıkan sesiyle

"Dedim ya, o benim" dedi.

HUN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin