Savaş'ın anlatımıyla;
Bade yarım saat geçmesine rağmen
yanıma gelmeyince bir sorun olduğunu
düşünüp 2.kattaki odama hızlı bir
şekilde merdivenlerden çıktım.
Kapı kapalıydı.İçeriye girdiğimde
Bade'nin elinde,siyah deri kaplı günlüğümü
görümce zorla yutkundum ve içeriye
yavaş adımlarla girdim.Bade'nin
yanına yaklaştıkça ağlama sesini duydum.Sonra defteri masanın üzerine
bırakıp saldayeden kalkmasıyla bana
dönüp sarılması bir oldu.Yüzüme bakmıyor ve sadece hıçkıra
hhıçkıraağlıyordu.Günlüğümü okuduğunu
anladım.Ona sımsıkı sarıldım.
Bade geri çekildi ve bana bakıp
gülümsemeye başladı."Sevgilim iyi ki hayatımdasın." Bade
konuştuktan sonra ellerimle gözündeki
yaşları sildim.Sonra Bade'ye bakarak'Güzelim,sen benim hayatımın anlamısın.
Beni hiç bırakma olur mu?' Dedim.
Bade başını olumlu anlamda salladı.
Sonra onu koltuğa oturtup günlüğüme
yazdığım anılarımı anlattım.Bana "Neden papatyaları her doğum gününde oraya götürüyorsun."
Diye sordu,cevabını vermeden önce
derin bir nefes aldım ve Bade'nin
ellerinden tutarak'Güzelim,benim annem o gün öldü
ama ben bunu kabullenemiyorum.
Bu yüzden o gün anneme aldığım
ilk hediyem son hediyem olmasın
diye her sene doğum günümde
bir buket papatya alıp oraya bırakıyorum.'
Dediğimde ellerimi daha sıkı tuttu ve"Bu saatten sonra,senin için yaşayacağım.
Herkes gitse de ben seni bırakmayacağım.
Sakın kendini yalnız hissetme olur mu?
Sevgilim sana olan aşkımı kimse bitiremez."
dediğinde onun o kapkara gözlerine
büyülenmişcesine bakıyordum.
Bakışlarımdan utanmış olmalıydı ki
başını eğip "Bana neden öyle bakıyorsun."
diyip hafifçe güldü.Ben hâlâ ona bakmayı
devam ettirip cevap verdim.'Gözlerim,gözlerinden müebbet yemişken,gözlerimi
nasıl gözlerinden alabilirim.'Eğdiği başını elimle çenesinden hafifçe tutup
kaldırdım.Onun o kahverengi gözleriyle,
benim açık mavi renk gözlerim karşı
karşıya gelince kısa bir süre bakıştıktan
sonra ani bir hareketle kucağıma aldım.
Merdivenlerden dikkatli ve yavaş
bir biçimde aşağıya inip,mutfağa
gittim.Kucağımdaki Bade'yi siyah
masanın üzerine bıraktım.
Bade'ye bakıp 'filtre kahve sever misin?'
Dedim,yüzüme benden böyle bir şey
beklemiyormuş gibi şaşırarak baktı ve
"Severim."dedi.
İkimize de kahve yaptım ve Bade'nin yanına masanın üzerine oturdum.Kahveleri içtikten sonra ben dışarıda
bir işim var diyerek çıktım.Bade'nin anlatımıyla;
Savaş işi olduğunu söyleyerek gitmişti.
Ben de o kelepçeli odayı merak ettiğimden
odalara bakarak aradım.İlk önce 1.kattaki
odalara baktım yoktu.2.kattaki odalara
baktığımda yine bulamadım.Son olarak
Savaş'ın odasının olduğu 3.kata çıktım
bu katta sadece Savaş'ın odası vardı.
Odaya girdiğimde etrafta bir göz gezdirdim.Sonra 'bulamıyorum'diye bağırıp,yatağın
olduğu tarafa gidip tamamen ayna
kaplı duvara yaslandığımda elimin bir ayna
parçasına dokunmasıyla kapı açıldı.
Dokunmatikti kapı o yüzden hemen
açıldı.İçeriye girdiğimde kırmızı
ışıkl aydınlatılmış geniş,uzun ve duvarın
her yerinde asılı olan kelepçeler.
Onlara tek tek dokunurken bir tanesi
çok dikkatimi çekti ve yanına
gidip duvardan aldım rengi kırmızı
ve siyah taşlarla kaplıydı.
Kırmızı renge bayıldığımdan bu kelepçeyi
çok beğenmiştim.Bir anda kapı açıldı
ve içeriye giren Savaştı.
Bana doğru sırıtarak geliyordu."Güzelim bana neden önceden
böyle kelepçelere hayran olduğunu
söylemedin.Bilseydim senin için
özel bir kelepçe alırdım gelirken."Ben Savaş'ın omzuna biraz sert bir şekilde
vurunca "aaaah" diye bağırdı.
Bende işaret parmağımı olumsuz biçimde sallayıp tehdit eder gibi'Demek öyle ha,bana özel kelepçe alırdın.
Ne yapıcaktın peki?'
İşte bu son sorum en tehlikeli soruydu.
Parmağımı indirip 'şey aslında öyle
demek istemedim sevgilim.'dedim.
Sonra hızlıca odadan çıktım.
Savaş da çalan telefonunu açıp
konuşurken.Kendi kendime
Savaş'ın annesiyle ilgili yaşadığı
travmaya üzüldüm.Savaş bana "güzelim benim hemen
gitmem gerek."dedi.
Savaş üzerindeki siyah gömleği çıkartıp
siyah bir tişört giymişti.Savaş'a
'Sevgilim,nereye gidiyorsun.'diye
mırıldandım.Bana bakıp yanıma
geldi ve burnumdan öperek"Güzelim,hiç merak etme hemen
geleceğim ve kaldığımız yerden
devam edeceğiz."deyince omzuna
hafif vurdum ve 'sen bilirsin.'
dedim.Savaş her fırsattan istifade ediyordu.
Giderken ani bir hareketle dudağımı
öpüp hızlıca evden çıktı.Ben de Savaş'ın çıkardığı gömleği
kıyafet dolabına astıktan sonra
Savaş'ın yatağına yattım.Savaş
gideli yarım saat olmuştu.Sonra
bir anda kurşun sesi geldi.Odanın
camından içeriye art arda 8-10
kurşun girince korkudan elim ayağım
titreyerek yatağın yan tarafına oturdum
ve yataktaki telefonumla Savaş'ı
aaradı.Ağlıyordum,korkudan titriyor
ne yapacağımı bilmezken içeriye hâlâ
kurşunlar yağıyordu.BÖLÜM SONU...
Bu haftaki bölüm nasıldı canlar...
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
Kusura bakmayın bu bölüm biraz
kısa oldu ama diğer bölümlerde telafi
edeceğim.☺️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON ESİR [TAMAMLANDI/DÜZENLENİYOR]
RomanceOnun sert,acımasız ve karanlık hayatına uzanan el bütün dünyası oldu.Bu hikayede aşkın kör kuyulara merdivensiz nasıl indirdiğini göreceğiz.