İyi okumalar
💮
"Eslem uyan. Eslem uyan artık, kalk. Eslem! "Gözlerimi açıp sağ kolumu delercesine parmak batıran Nur'a bakıp. "Ne var" dedim sinirle.
"Ayşe teyze telefon'da, seni istiyor." Gözlerimin büyüdüğünü hissettim. El verdiğince doğrulup telefonu elime aldım. Kaş göz işaretiyle "ne anlatın?" diye hareketler yaptım. O'da el hareketleriyle "hiç bir şey anlatmadım. Sınav haftası diye ders çalıştığını söyledim." Dedi. Nasıl anladığımı sorgulamayın anlıyorum bir şekilde.
"Alo, efendim annecim."
"Neredesin sen Eslem? Kızım arıyorum telefonun kapalı. Nur'u arıyorum beni geçiştiriyor ne oluyor kızım?" Oh bir şey anlamamış.
"Anne biliyorsun sınav haftam telefonu kapattım bende odaklanmak için. Evden bile çıkmadım. Arada Nur geliyor birlikte ders çalışıyoruz. Sana da mesaj attım kapatmadan önce ama sonra kapattım diye gitmedi sanırım mesaj." Bana ödül versinler dünya yalan söyleme ödülü. Hakkımdır o benim.
"Hadi bakalım inandım bu sefer. Hemen telefonunu açıyorsun baban da merak etmiş seni. Sınavların bitince de ara uzun uzun konuşalım anlatacaklarım var."
"Anne eğer yine görücüyse istemiyorum. boşuna okumuyorum ben burada. Bu çabalarım evde oturup, yemek yapıp, çocuk bakmak için değil." Yan taraftan kıkırtı sesi duydum ama Nur olamazdı. Erkek sesiydi çünkü. Kafamı Nur'un arkasına doğru uzatınca Ali beyi gördüm. Oha senin burada ne işin var? Rezil mi oldum ben şimdi? Rezil oldum hem de en sağlamından. Annem konuşmaya devam edip "senin mürüvvetini görmem lazım. Görmeden ölemem" faslına girmişti. Kapatmam lazımdı dimi Ali burada sonuçta. Ayıp olurdu.
"Anne benim kapatmam lazım şimdi, son senemi yakamam, görüşürüz." Dedim ve hızlı telofunu Nur'a uzattım.
"Merhaba Ali bey. Siz ne zaman geldiniz?"
"1 saat oldu sanırım. Sizi uyurken görünce uyandırmak istemedim." Dedi Nur'a baktım.
"Tüh, uyandırsaydınız keşke. Dimi arkadaşım birlikte otururduk güzel güzel?" Dedim ters ters bakarak.
"Ay ne olacak canım şimdi otururuz işte." Dedi gülümseyerek. Ali ayağa kalkınca ikimizinde bakışları o tarafa döndü.
"Çok isterdim hanımlar ama çıkmam gerekiyor. Önemli bir toplantıya katılmalıyım" dedi.
"Sorun değil Ali bey işleriniz varsa sürekli gelmenize gerek yok ben kendimi iyi hissediyorum." Dedim. Gülümsedi, şimdi fark ediyorum'da hafif bir gamzesi vardı yanağında hatta tam yanağında değil çenesiyle yanağı arasında. Dudağının oralarda bir yerde.
"Eee o zaman Ali bey ben sizi uğurlayım. Tekrar görüşürüz inşallah." Kapıyı ilerleyip açmıştı konuşurken. Ali tekrar bana bakıp. "Kendinizi çok yormayın tekrar geleceğim" dedi ve kapıya ilerleyip dışarı çıktı. Dışarıya baktım arkasından. O tamamen gözden kaybolunca Kapıda ki adamlar gözüme takıldı 2 tane takım elbiseli adam vardı. Nur kapıyı kapatıp Ali'nin kalktığı yere oturdu. Sonra kaşlarımı çatıp Nur'a baktım.
"Eeeeeee" dedim uzatarak.
"Ne konuştunuz Ali Bey'le Nur hanım?"
"Çok bir şey konuşmadık ki sadece seni falan sordu o kadar." Daha çok kaşlarımı çatıldı
"Nasıl yani? Ne sordu?" gözlerini tavana dikip elini açtı hem düşünüp hem'de parmaklarıyla saymaya başladı.
"Kaç yaşın'da olduğun, Nerde ve hangi bölümü okuduğunu, Aileni, senle ne zaman, nasıl tanıştığımı, Birde dolaylı yoldan sevgilin olup olmadığını sordu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstanbul Beyefendisi
JugendliteraturBu benim hikayem değil. Bu Eslemin hikâyesi. Sizler bu hikayeyi okumaya hazır mısınız? Ben çok heyecanlıyım. Hadi başlayalım... 🌸 Yoldayım. Yürüyorum. Deli gibi yağmur yağıyor farkında değilim. Hasta olurmuydu...