💌
Ben Zerya Engin. 22 yaşındayım ve bir hukuk öğrencisiyim. Ailemin tam zıttı olarak. Ailem pek katı kurallara sahip olmasa da yaptıkları iş yeterince hayatımı etkiliyordu.
Şuan sosyal bir ortamın ve arkadaşların yokluğuna üzülmemem 7 yaşındayken sınıfımızda ki herkesin benden uzak durmasına ve o zamandan sonra hiç arkadaş edinemediğim zamanlar üzülmediğim anlamına gelmiyordu. Ama üniversite bambaşkaydı, Kimse kimsenin kişisel hayatıyla etkilenmiyor, sadece sıkıcı derslerden sonra takılacak eğlenceli insanlar arıyordu.
Ölme riskine her an sahibiz bende bunu farkında bir insandım ama şimdi çok daha farklı. Ölme riskine sahip değildim, ölecektim. Ve sanki beynim beni üzmek ister gibi bu yaşa kadar sahip olamadığım şeylere gidiyordu.
Hukuk okuduğum üniversitenin içine girerken düşündüklerim belki çocukça bir kine sahipti.
Ama bazen aklıma geliyordu ve bu küçük görünen şeyler kalbimi sızlatıyordu. Ne diyeyim üzüyor işte. Ailem elinden geldikleri kadar hayatımı normalleştirmeye çalışsa da bu mümkün değil. Ki bunun asla olmayacağının bende onlar kadar farkındaydım.
Düşüncelerime bir son verip üniversiteme odaklandım. Çok fazla inanca sahip değildim ama adalete inanıyordum. Hayır adaletli bir dünya da yaşadığıma değil inancım, olması gerekenin adalet olduğuna. Savcı, hakim, avukat gibi kavramlardan
Ve ailem bu şekilde iken adalet anlayışım saçma gelebilirdi. İyi insanlar olduklarını savunmasam da-ki zaten asla değillerdi-bir prensipleri olduguna seviniyordum. Para aklamak ve sahte evraklar gibi işlerle başlamıştı onların hayatı. Daha sonra ise ellerine kan bulaşmıştı. Belki sadece ben bu şekilde kendimi teselli ediyorumdur. Kim bilir?
Buraya gelme sebebim ise üniversiteyi bırakmaktı. Bir gün bunu yapacağımı 1 hafta önceki bana söyleseler yüzünüze gülerdi. Ama şuan bunu yapmam gerekiyordu. Bırakmak doğru kavram sayılamaz aslında, donduracaktım. Hastalığımdan dolayı böyle bir hakka sahiptim.
Derin düşüncelere dalmışken bana çarpan bir beden ile duraksadım.
Geriye gitmemiş veya sendelememiştim. Bana çarpan beden ise o kadar hafifti ki bir an bunun sağlıklı olup olmadığını kurcaladım. Kesinlikle sağlıklı değildi. Kafamı yerden kaldırıp karşımda ki kıza baktım.
Yaklaşık 1.74 boylarında, uzun kahverengi-kumral saçlı bir kızdı. Benden kısaydı. Boyum en son 1.80'e ulaşmıştı. Bu kesinlikle aile genleriydi çünkü kardeşim dışında kısa boylu bir kişi bile yoktu ailemde.
Suratında abartılı olmasa da makyaj vardı. Renkli ama güzel duran bir göz makyajı vardı. Ve sevimli görünüyordu. Ben kimseyi kolay kolay beğenmeyen biri değildim, önüme bok koysalar onda bile güzellik bulurdum. Ama bu kız neden kalbimi tekletmişti? Ama hayır bu kızın da büyüleyici,abartılı şiirlere konu olacak bir güzelliği yoktu ama nedense... Garip hissettirmişti işte.
Karşımda ki kız 10 saniye içinde renkten renge girerken istemsizce sırıttım. Filmlerde ki klişe sahnelerden biriydi ama onlarda bir kız bir erkek olmaz mıydı? Sonra kız yere düşen eşyalarını alır o sırada elleri değerdi. Hayır hayır, bizde öyle olmadı. Hem onun sonunda genelikle evli mutlu çocuklu olur. Ama ben birkaç ay sonra ölecektim. Şu ölme işini fazla mı çabuk benimsemiştim? Evet farkındayım iyileşme şansım vardı ama insan ölecekse hissederdi. Ve bende biliyordum, öleceğimi. Bu aptal hastalıktan dolayı mı ise emin olamıyordum.
Ama bugün o yolculuk kararını alırken bile sanki tüm hayatımı etkileyecek bir karar almış gibi içime bir güneş doğmuştu.
Şuan kesinlikle saçmalıyordum. Bu yüzden aklımda ki sesleri susturdum ve kıza baktım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yolculuk gxg
RomantizmBasit bir kontrol için gittiği hastanede Zerya, ansızın Kanser hastası olduğunu öğrenir ve yıllar önce hazırladığı Ölmeden önce yapılacaklar listesini gerçekleştirmek için 2 aylık bir dünya turuna çıkar. Üniversite de yalnızca bir kez konuştuğu Asya...