(1)Salvatore

73 8 14
                                    

Aynanın karşısına geçip son olarak çürük vişne rengi rujumu da sürdükten sonra bu gece okulun bahçesinde düzenlenen mezuniyyet partisine hazırdım.Vücudumu iyice saran kadife mini bordo elbisemi aylar öncesinden bu gün için özel olarak tasarlatmıştım.Altına giydiğim tekbant topuklular uzun olan boyumu iyice ortaya çıkarmıştı.Doğuştan platin saçlarımı salıp ysl parfümümü de sıktığımda biri gürültülü bir şekilde kapıyı çaldı.

"Kız açsana kapıyı,ağaç oldum"dediğini duydum.Hazar gelmişti.
Hemen kapıyı açıp onu içeri aldım.Göz göze geldiğimizde "Nutkum tutuldu kızım taş gibisin yine." diye bilmişti .Açık açık Topraktan hoşlandığını söylemese bu kızın yöneliminden sübhe duyardım.

"Abartma Hazar.Senin kendinden haberin var mı?Dikkatli ol Toprak bu gün kendine hakim olamaya bilir."diye mırıldandım derin göğüs dekolteli yeşil mini elbisesini gösterirken.

"Onun bir bok yaptığı yok"demişti bir anda takındığı sinirli tavrıyla."Hazırsan çıkalım."
Telefonumu çantama atıp odadan çıktım.Hazar hemen arkamdaydı biz merdivenlerden inerken.

Evin kapısında bizi bekleyen hizmetçilerden biri siyah paltomu getirdi.Koluma atıp arabaya ilerledim.Iki tuşla jeep'in kapıları açıldı.Sürücü koltuğuna oturduğumda hemen yanımdaki Hazara bir bakış attım.

"Umarım her şey yolunda gider"diyebilmiştim.Elini yavaşca sağ omzuma koyup okşadı."Sıkma canını.Hem partiler bizden sorulmuyor muydu?Şimdi de öyle.Hala her kes bizim gözümüze bakıyor,bizden onay istiyor."

Gerçekten de öyleydi.Ama işte korkular,yaşanmışlıkların korkuları insanın peşini bırakmaz ki.
Party'nin olduğu mekana-Buse'nin evine varmak 20 dakikamızı almıştı.Hiç bir şey konuşmadan sessizce arabadan indik.Kapıları kitleyip anahtarı valeye devr ettim.

İki kız düşünün.Zengin,şımarık,sarışın...ailenin biricik kız çocukları...Bu kızlardan biri aile nedir bilmeyen,para umusamayan,dikbaşlı ve çok güzel.Diğeri sürekli piano ve bale derslerine boğulan,ailenin küçük çocuğu,gezmediği,sahnesinde bale yapmadığı ülke kalmayan,kumral kız.Eminim bu kızlar bundan daha fazlasıdırlar.

Ortama girer girmez tüm gözler bize döndü.
Kıyafetlerimiz,makyajımız,yanından geçtiklerimizin parfümümüzün kokusunu eleştirmeleri kulağımıza gelmiyor değildi.
Ama umursamıyorduk.Duymuyormuş gibi yapıyorduk.

Sivri topuklularımın yerde bıraktığı etkiyi seviyordum.Dikkatleri üzerime çekerdi hep.Acaba bu son zmanlarda da böyle mi?

Boş masalardan birine vardığımızda buranın en iyisi olduğunu düşündüm.Her yeri göre biliyor,her yerden bakıldığında görüldüğümüzden emindik.Çantamı masaya bırakıp ikimiz için içki almak için bara yöneldim.

Barmene iki kadeh şarap vermesini söyledim.Içkilerle birlikte masaya yöneldiğimde gözlerim Hazar'ı aradı ilk bir kaç saniye.Orada olmadığını anladığımda çoktan masaya varmıştım.Kadehleri dikkatlice masaya bırakıp çantamdan telefonumu almak için yeltendim.

O sırada bir şey beni durdurdu.Bir el uzandı yakaladı bileğimden.

Elin sahibine baktığımda mavi olmaktan kaçınan grilikleri ile çarpıştı benim yeşilliklerim.Mavi değil ,Gri...

Adem elmasındaki haraketliliği sezdiğim anda konuşucağını anladım.
"Çek elini" diye emretmişti sertce.Dediği iki kelime ok gibi kalbime saplandığında yeşilletimi griliklerine dikerek "Pardon kim oluyorsunuz"demiştim olabilfiğince sert olan ses tonumla.

"Duymadın mı çek elini dedim"elimi sertce çekerken telefonu almayı da ihmal etmemiş dediğinin tam tersini yapmıştım.Askısı düşen elbisemin askısını omzuma taktıktan sonra sıra onu alt etmeye gelmişti.

Etrafa baktım.Herkes.Evet herkes benim bir kelimeme bakıyordu.Ama bu mesele benim meselemdi.Kendim halletmeliydim.

"Nedir bu kabalığın meali?Sana mı sorucam"
"Bana değil arkadaşına sor" dedi tok sesiyle.

"Sen gelmeden önce onu yapıyordum zaten"diye çıkıştım.Tam bir şey söylemek için ağzımı açacakken konuşmaya başladı.

"Arkadaşın...Neydi ismi...Her neyse şu an Toprak ile birlikte.Özel anlarını bozmak istiyorsan buyur istediğini yap" bir kaç adım atıp tam karşımda durduğunda uzun boyuma rağmen kısa kalmıştım.
"Şimdi ne yaparsan yap.Toprak bana seni uyarmamı söyledi."

Geri adım atıp gidecekken söze girdim."O şerefsiz arkadaşına söyle bir gün karşılaşıcaz ve o zaman benden çekiceği var."

"Çeneni kapasan iyi edersin.Kızların hepsi böyledir.Boş tehditler bunlar."diyip gidecekken bu sefer kolundan tutan ben oldum.Bu iş fazla uzamıştı.Ona kim olduğumu göstermenin zamanı gelmişti.

"Dans etmeye ne dersin?"demiştim anlık gelen cesaretle ellerimi boynuna dolarken.
Gözlerindeki o haraketlilik şaşırdığını açıkca belli ediyordu.

Ellerimi boynundan çekerken yaşadığım hayal kırıklığı sert bakan gözlerimdeki özgüven direncime bir şey yapamazdı.

Çünkü Arın da böyle yapmıştı.
İlk âşkım Arın.
Çocukluğu elinden alınan Arın.

"Dans etmeyi sevmem."

Dans etmeyi sevmem.
Dans etmeyi sevmem.
Dans etmeyi sevmem.

Geceyarısı Kaybolmuş KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin