" Hey, bu gelen Lee Minho değil mi?"
Arka masada duyduğu sese hiç aldırmadan tabağındaki yemeklerle oynamaya devam etti Jisung.
Minho, Minho ve yine Minho.
"Saçlarını mora mı boyatmış? Okula nasıl aldılar bu şekilde!" dedi bu sefer başka bir ses. Jisung dayanamayıp bakışlarını tabağından çekip ay gibi parlayan güzel çocuğa baktı.
Beyaz gömleğinin önü açıktı, içindeki siyah tişörtü vücudunu sararken mükemmel fiziğini gözler önüne sermişti. Her zamanki gibi. Saçları ise hafif dalgalıydı. Daha önce Jisung kimseye moru bu kadar çok yakıştırmamıştı. Kusursuz görünüyordu.
"Yakışmış." diye mırıldandı sessizce kimsenin duymadığını varsayarak.
Uyuşuk hareketlerle tepsisini eline alıp masadan kalktı. Arkadaşlarıyla vedalaşıp tezgaha doğru yol aldı. Adımlarını yemekhane çıkışına doğru yönlendirmişti ki birisi ona seslenmişti ama o geriye dönüp bakmaya bile tenezzül etmemişti.
Sınıfa çıkıp akşama yapacağı yayının taslağını hazırlaması gerekiyordu.
★★★★★
"Selam, nasılsınız?" dedi kameraya bakarak neşeli bir sesle.
"Baştan söyleyeyim bu yayın diğerlerine göre daha kısa olacak millet. Okul zamanı bir daha sabahlayacağımı düşünmüyorum. Bugün oldukça yorucuydu."
Halbuki Jisung bugün hiçbir şey yapmamıştı.
Yalanlar ve yalanlar.
Sağ tarafıdaki küçük ekranda hızlıca yazılar kayarken Jisung okuyabildiği sorulara cevap veriyor. Arada gelen abonelik ve takip bildirimleri için kameraya dönüp teşekkür ediyordu.
"Pekala, bu gece ne yapalım? Sohbet edebiliriz, korku oyunu oynayabiliriz. Sizin için güzel oyunlar indirdim."
Chat'teki neredeyse herkes sohbet yazmaya başlayınca Jisung Discord'tan teker teker izleyicileri almaya başladı.
"Selam Jisung."
"Selam, nasıl gidiyor?" dedi Jisung bir yandan yayını kontrol ederken.
"Sevgilimden ayrıldım dün gece. Tanrıya şükür ki dün de beni yalnız bırakmadın. Yayınlarında çok eğleniyorum. Biraz olsun moralimi düzeltiyorsun. Lütfen böyle devam et."
Jisung bir anda ne diyeceğini şaşırmıştı. Böyle itiraflara genellikle sesli sohbette pek rastlamıyordu.
"Desteğin için teşekkür ederim. Siz Stay burada oldukça ben asla bırakmayacağım sizi. Sevgilin için üzüldüm. Ne demem gerek inan bilmiyorum."
"Bir şey söylemene gerek yok. Şu an beni dinleme bile yeterli. Sırada başkaları var, değil mi? Ben yavaştan gideyim. Tekrardan teşekkürler. Stay, Jisung'u izlemeye devam edin!"
Jisung gülerken kız odadan ayrılmıştı.
İki saat boyunca yaklaşık on kişi ile sohbet etti Jisung.
Yavaş yavaş yayının sonlarına gelirken Jisung'un dikkatini bir kullanıcı çekmişti. Neredeyse yayının başından beri aynı soruyu soruyordu.
@ lino_bigboy
Sizin okuldaki Lee Minho'yu tanıyor musun?
Engelle onu Jisung
Jisung sırıttı. "Hayır tanımıyorum. Onun big boy olduğundan emin misiniz?"
Kesinlikle tanımasına rağmen neden yalan söylediği hakkında bir fikri yoktu Jisung'un.
Belki sadece kendi küçük kitlesini korumak içindi. Belki de Minho'nun ona bulaşmasını istemiyordu.
Dansçı, okulun popüler çocuğu, herkesin ona hayranlıkla baktığı Lee Minho.
Jisung'un ilk aşkı...
Telefonuna gelen aramayla daldığını fark etti.
"Uh, bilinmeyen bir numara arıyor. Yoksa yine mi numaramı buldular bu kaçıncı artık!" Jisung telefonu açıp hoparlöre aldı.
"Alo?" dedi Jisung sinirle.
Telefondan bir kıkırtı yükselti. "Hadi ama Jisung. Daha ne kadar ilişkimizi saklamayı düşüyorsun. Ben Lee Minho ve evet, Jisung'la çıkıyoruz.
Jisung sadece ekrana baktı.
3.2K izleyici
Hassiktir
Tamam sakin ol
3.5K izleyici
Jisung hızlıca yayını kapattı. Telefonuna geri döndü.
"Neden böyle bir şey yaptın? Ne istiyorsun benden? Bir bulaşmadığın ben kalmıştım, değil mi?"
"Jisung sakin ol öncelikle. Neden yalan söylüyorsun o kadar kişiye? Tanrı aşkına ilkokuldan beri aynı sınıftayız."
"Şimdi mi fark ettin, günaydın Bay Lee! Her şey bitti senin yüzünden. Hem neden öyle bir şey diyorsun? Beni tanıdığın bile yok." Artık sesi ağlamaklı çıkıyordu.
"Beni yemekhanede dinleseydin sana anlatacaktım zaten. Her neyse iki gün sonra ailelerimiz buluşup yemek yiyeceklermiş. Benim sana haber vermemi istediler."
Kendisine seslenen Minho muydu?
"Sadece bu kadar mı?"
"Evet." Minho telefonun başında kahkaha atmamak için kendini zor tutuyordu Jisung'un aksine.
Yıllar sonra ilk konuşmalarının böyle olacağını söyleseler küfür edip dalga geçerdi.
"O zaman neden sevgili olduğumuzu söyledin?" Jisung derin nefesler almaya çalışırken gözyaşlarını sildi. Minho ağladığını anladı.
"Zevkine!"
Minho telefonu çocuğun yüzüne kapatırken arkasında bıraktığı enkazın pekala farkındaydı.
Jisung'u ise ağlama krizleri ile dolu bir gece bekliyordu.
-----------------
ay selamlar
ben geldimmm
özlediniz mi beni
bayadır yoktum
bahaneler üretmeyeceğim
yazabilirdim ama yazmadım üzgünüm
bitmemiş hikayeleri de kaldırdım eğer bitirebilirsem onları da paylaşırım
o kadar heyecanlıyım ki bu kitap için bir o kadar da tedirginim gerçi
umarım ilk bölümü beğenmişsinizdir
143
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kırık kalpler mezarlığı | minsung
FanfictionJisung açtığı canlı yayında Minho'yu tanımadığını söyler lakin Minho ikisinin sevgili olduğunu telefon konuşmalarında söyleyince her şey altüst olur. Jisung gerçekten onu tanımıyor muydu yoksa aralarındaki küçük bir sır mıydı bu?