Zor geçen bir gecenin ardından uykusuz haliyle sabahı sabah etmişti Songül. Güneş doğar doğmaz derin bir oh çekti gecenin karanlığı ortadan kalktığı için. İlk defa böyle bir rüya görmüştü ve bunun etkisinden çıkabileceğini sanmıyordu. Kızaran gözleri Sadi'nin yüzüne kaydığında onu izleyen bir çift göz ile karşılaştı Songül. "Günaydın karıcım"
"Günaydın" dedi Songül gülümseyerek ve Sadi'nin baş ucuna oturdu hemen. "Daha iyi misin?"
"Ben iyiyim karıcım da sen iyi görünmüyorsun. Uyumadın mı gece?"
"Uyudum uyudum" dedi Songül ama Sadi onu artık bir bakışından anlayacak kadar tanımıştı.
"Songül" dedi Sadi sesine yerleştirdiği tok bir ifadeyle. "Gözlerinden anlaşılıyor karıcım her şey. Ne oldu kabus mu gördün gene? O yüzden mi uyuyamadın."
"Uykum kaçtı o yüzden" dedi Songül bakışlarını önüne eğip. "Çok korktum Sadi. Çok gerçekti inan bana. Sanki o anı yaşamışım gibi hissediyorum."
"Tamam karıcım bak ben buradayım, yanındayım ve gayet sağlıklıyım. Bir kolumu kullanamıyorum ama o da bir şeydir" dedi Sadi Songül'ü güldürebilmek için.
Yalandan bir tebessüm yerleştirdi yüzüne Songül. Ama Sadi anladı Songül'ün zoraki gülümsediğini. "zorla gülünce çirkin oluyorsun karıcım"
" Sadi ya" dedi Songül kafasını sallayarak. "Beni kızdırmasana ya sabah sabah."
"Kız güzelim. Sana kızgın olmak da yakışıyor ama ben gülüşünü görmeyi tercih ederim."
Sadi'nin cümlesinin üzerine o şahane gülümsemesi yayıldı tekrar Songül'ün yüzüne. " heh söyle ya karıcım. Bak ne güzel gülüyorsun. Sen hep gül böyle. Hem ne söz vermiştin sen bana. Senin sesini duyduğum her an gülümseyeceğim dememiş miydin?"
Songül bir yandan gülümserken bir yandan da Sadi'yi seyrediyordu. "Her fırsatta bana iltifat edebilmene şaşırıyorum Vallaha Sadi. Ama sözüm söz. Sen iyi ol yeter ki. Ben hep gülümserim sana."
"Benim ilk görevim karıma iltifat etmek."
"Alla alla" diyerek doğruldu kanepeden Songül. Masaya yanaşıp evden getirdiği eşyaları toplamaya başladı. "Evimize gidelim artık. Ben burda daha fazla durmak istemiyorum."
"Olur karıcım gidelim de bir şeyler yeseydik önce ya ben çok acıktım."
"Ben evde çok güzel bir kahvaltı hazırlayacağım sana. Ama onun için biraz sabretmen gerekecek."
"Evde kahvaltı mı? derken gözleri parlamıştı Sadi'nin. Sahanda Songül en sevdiğim"
"Ne! "dedi Songül. Şaşırmıştı. "Sahanda Songül ne Sadi?"
"Şey işte" dedi Sadi alnını ovuşturup. İşin için de sen, ben,bir de evimiz olunca benim aklıma tek bir kahvaltı geldi vallaha."
"Ya Sadi! Sen gerçekten çok fena oldun. Tutamıyorum ben artık seni. Gözlerinin rengi değişti be adam.Utanmıyorsun da vallaha hiç."
"Songül'cüm güzel karıcım ölümlü dünyadayız baksana. Ya şu fani dünyadan karıma bir kere bile dokunamadan göçüp gidersem. Hiç mi acımıyorsun sen bana."
"Sadi bu konudan çıkabilir miyiz artık. Yaver duyacak rezil olacağız vallaha."
"Tamam tamam" diyerek ellerini havaya kaldırdı Sadi. "Pes ettim ben. Eve gidip sucuklu yumurtamı yiyeyim azar yiyeceğime daha iyi. Hem okula gideceğim daha. Geç kalmadan gidelim evimize."
Songül kaşlarını kaldırırken bakışlarını ayırmadı Sadi'den. "Okula gitmeyeceksin bugün Sadi. Evde dinleneceksin."
"Yok artık Songül. MEB'e bağlıyım ben öyle mazeret bildirmeden okula gitmemezlik yapamam değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir küçük sadgül meselesi
RomanceTesadüf diye bir şey yoktur olması gereken olur. Songül ve Sadi'nin de hayatlarının kesişmesi tesadüf değildi olması gereken oldu. Sadi yeni hayatında Songül için her şeyini veremeye hazır. Peki Songül'ü bekleyen gerçek ne? Ve bu gerçeği kimden v...