Askeri kurgular okumaya bayıldığım bir tür. Onlarca asleri kurgu okuduktan sonra dedim ki ben de bir şansımı deneyeyim. Işte karşınızdayım. Desteğinizi esirgemeyin lütfen. Sizleri tanımasam da çok seviyorum...♡ Bismillah deyip başlayalım.
Sevilmemesi gereken biriymişim gibi hissettiriyorlar...
25 yaşında yeni mezun bir doktordum. Ankara'da okumuştum. Uzun süredir ayak basmamıştım doğup büyüdüğüm şehre. Okul, tatil derken ancak mezun olduktan sonra fırsat bulabilmiştim. Şimdiye kadar stajsız geçirdiğim tek tatil yoktu. Öyleysine aşıktım ki mesleğime ben bile bu öğrenme aşkıma şaşırmıştım. Şimdi gururla gidiyordum doğup büyüdüğüm şehre. Heyecanlıydım.
Uzun zamandır yüzyüze görüşemediğim birkaç tane lise arkadaşımla buluşacaktım. Dolu dolu bir program yapmıştık. Çok özlemiştim her şeyi ama en çok da annemleri. Şu beş sene boyunca hep annemler gelmişti ama ben farkînda olmadan evimi de özlemiştim. Hoş fırsatım da yoktu.
Uçaktan iner inmez etrafıma bakınmaya başladım. Babamı ya da kardeşimi görmeyi bekliyordum ama kimseyi göremedim. Halbuki bir hafta öncesinden belli olmuştu geleceğim. Uçağa binmeden de post atmıştım.
Böyle beklemenin anlamsız olduğunu fark edip babamı aradım. Açmıyordu. Daha sonra kız kardeşimi ve annemi aradım. Kimseye ulaşamadım. Ne aramalarıma ne de mesajlarıma cevap veriyorlardı. Korkmaya başlamıştım. Araba kiralayarak eve sürmeye başladım. Ilk kez yol bana bu kadar uzun gelmişti.
Eve gelir gelmez koşa koşa merdivenleri çıktım. Bizim dairenin önüne gelince zile bastım. Parmağımı zilden çekmedim. Açılan kapı ile zaten çıkardığım ayakkabılarımı bir kenara fırlatıp "Ben geldim!" diye bağırdım. Kardeşim sesizce "Abla!" dedi. Kesin kötü bir şey olmuştu. Yere eğilip az önce kapı ağzına fırlattığım ayakkabımı düzelttim.
Kapıyı itekleyip ayağa kalktım. Yüzüme inen tokatla kalakaldım. Yavaşça kaldırdım kafamı. Babamdı. Babam bana tokat atmıştı. Inanmak istemiyordum yapmazdı. Daha saçımı bir kez bile örmemişken, uyumam için saçlarımı okşamamışken, gözyaşlarımı silmemişken bana tokat atmazdı. Yüzüne baktım. Gözlerindeki nefret üşütmüştü içimi. "Baba!" dedim çaresizce. Iğrenir gibi baktı yüzüme. Gözyaşlarım usul usul zemini boylarken konuştu.
Her kelimesinde kalbimde kocaman bir yara aça aça konuştu. Sus diye bağırmak istedim bağıramadım. Sesim çıkmadı. Nefes alabilmeme şaşırdım. "Ben güvendim sana. Gözüm kapalı güvendim. Bilmezdim ki bu güvenimi barlarda, pavyonlarda yok edeceksin. Git şimdi hangi cehenneme gidersen git. Ama bir daha bu evin önünden geçme! Bir baban yok artık! Gözüm görmesin seni!" Bakakaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFER (Askeri Kurgu)
General FictionBeyaz önlüğe düşen bordo berenin hikayesiydi bizimki. Al bayraktan öğrenmiştik aşkı. Doktor Yağmur vatan sevdalısı bir adamı sevmişti. Hayatı boyunca kalbinde yara eksik olmayan asi güzel gönlünü Yüzbaşı'ya teslim etmişti. Peri masalı değildi onlar...