Merhabaaa yeni bir kurguyla geldim. Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum. Keyifli okumalarrr.
🎠
Bir çok kez hayal kırıklığına uğramıştım hangisi daha sarsıcıdır bilinmez ancak sonuncusunun benim çizgimi aştığı aşikardı.
Hiçbir şey olmamış gibi attığı mesaja bakıyordum.
Akşam 7 gibi seni alırım
Nasıl bir yüzsüzlüktü bu? Daha kaç kere elindeki hançeri bana saplaması gerekiyordu?
Gerek yok ben kendim gelirim
Mesajı gönderdim ve hazırlanmaya başladım. Bugün karşısına çıkacak ve ona hesap soracaktım. Makyajıma ve kıyafetime her zamankinden daha çok özendim.
Aynanın karşısından siyah, mini, uzun kollu elbisemi ve yeşil gözlerime en çok yakıştırdığım makyajımı inceledim. Kumral saçlarıma hafif dalga vererek açık bırakmıştım. Siyah çantamıda elime alarak çağırdığım taksiye bindim.
Yaklaşık yarım saatlik bir yoldan sonra her zamanki geldiğimiz kafedeydim. İçeri girdim ve her zamanki masamızda onları otururken gördüm.
Sakin adımlarla yanlarına ilerledim. Boş olan sandalyeye oturdum. "Hoşgeldin" dedi İrem. Ona gülümsedim. "Niye benimle gelmedin?" Diye sordu Aslı. "Öyle gerekti" dedim. Ona olan tavrımı ortaya koyuyordum İlayda tavrımı anlamış gibi hafifçe kaşlarını çattı ama sessiz kaldı.
Bir süre havadan sudan konular konuşulmuştu çoğunu dinlememiştim bile. Hatta derin düşüncelere daldığımı "Adelina, orada mısın?" Diye sorduklarında fark etmiştim. "Evet evet, burdayım. Bir şey mi oldu?" Diye sordum. "Şu yan masadaki kumral çocuk diyoruz iyiymiş" dedi Aslı.
Bu nasıl bir yüzsüzlüktü böyle? Ona bakınca içimden sadece nefret geçiyordu.
Çocuğa baktım itiraf etmeliydim ki yakışıklıydı. Gözlerinin rengini buradan tam olarak seçemiyordum ama kehribar ya da ela olmalıydı. Yüzündeki gamzesi hoş bir hava katmıştı. Dağınık dalgalı saçları ve halka küpesi ile dikkat çekiciydi. Çocuğu haddinden fazla izlemiş olmalıydım ki birden kafasını bana çevirdi.
Hemen gözlerimi kaçırdım gözlerim bir süre başka yerde oyalandıktan sonra hala bana bakıyor mu diye bakmak için tekrar çocuğa döndüm.
Kahretsin! Hala bana bakıyordu üstelik tekrar yakalanmıştım. Tam yeniden gözlerimi kaçıracaktım ki birden bana göz kırptı. Ne yapacağımı bilemediğim için önüme döndüm. Yanaklarım kızarmış olmalıydı.
Aslı birden "İnanmıyorum çocuk bana göz kırptı gördünüz mü?" Diye bağırdı. Yanılıyordu çocuk bana göz kırpmıştı ama onu şu an değil ilerleyen saatlerde güzel bir şekilde bozacaktım.
Daha fazla burada durmak istemiyordum biraz hava almam lazımdı. Birden ayaklandım. Aslı "Nereye?" Diye sordu. Bıkkın bir şekilde nefesimi verdim. "Biraz hava alacağım" dedim.
Dışarı çıktım hava oldukça serindi. Çantamın içinden sigaramı çıkardım dudaklarımın arasına yerleştirdim çakmak ile yakmaya çalıştım ancak gazı bitmiş olmalıydı ki yanmıyordu.
Ben çakmağı yakmaya uğraşırken birisi yanıma geldi ve çakmağını uzattı. Başımı kaldırdım ve kim olduğu baktım.
Bu o çocuktu. Az önce bana göz kırpan çocuk!
Öylece çocuğa bakıyordum en sonunda "Yardımcı olmak isterim" diyerek elindeki çakmağı işaret etti. Gülümseyerek "Memnun olurum" dedim. Elindeki çakmağı ile dudaklarımın arasındaki sigarayı yaktı. "Teşekkür ederim" dedim.
Çapkın bir şekilde gülerek "Her zaman yardımcı olmayı isterim" dedi. "Bu arada çakmağı alın lütfen sizde kalsın" dedi. "Teşekkür ederim gerek yok" dedim.
"Benden size bir anı kalsın" dedi. Gülümseyerek "Pekâlâ öyle olsun" dedim ve elindeki çakmağı aldım. "İyi akşamlar o halde" diyerek arabasına doğru ilerledi.
Gidene kadar onu izledim en sonunda gözden kaybolunca elimdeki çakmağa baktım.
Bu öyle sıradan bir çakmak gibi durmuyordu özel olarak yaptırılmış olmalıydı. Üzerindeki D.A harfleri dikkatimi çekmişti. Birden arkamda hareketlilik hissedince bizimkilerin kalktığını gördüm.
Hayır ya olamazdı! Gece daha yeni başlayacaktı demek geç kalmıştım. İlayda yanıma gelerek "Aslı'nın yarın önemli bir sunumu varmış ona çalışması gerekiyormuş o kalkınca bizde kalkalım dedik" dedi.
Umarım yarın o sunumda rezil olurdu! Hayır ben kötü biri değildim sadece insanlara fazla güvenmiş en sonunda da arkamdan bıçaklanmıştım. Ona bu şekilde kin beslemem çok doğaldı. Aslı ve İrem de yanımıza geldi. Aslı "Senide bırakayım bin arabaya" dedi.
"Gerek yok ben kendim giderim" dedim. "Niye inat ediyorsun ki? Bin arabaya gidelim işte" dedi. Eğer ki o arabaya binersem pek iyi şeyler olmazdı. "Gerek yok" dedim.
"Niye inat ediyorsun bir anlasam keşke!" Dedi. Niye inat ettiğimi bence gayet iyi biliyordu. "Tamam bırak hadi" dedim. Ne olacaksa olsundu. Gülümseyerek "Hadi geç" dedi. Bakalım birazdanda böyle gülebilecek miydi?
Ön koltuğa oturdum. Aslı da sürücü koltuğuna geçti ve arabayı çalıştırdı.
"Bu sıralar sende bir haller var hayırdır?" Diye sordu. Güzel! Konuyu ben açmadan o açtı. "Sence?" Diye sordum. "Bilsem sana sorar mıyım?"
"Ah doğru ya sen hala benim ne kadarda saf olduğumu düşünüyorsun. Biliyor musun çok haklısın ben gerçektende çok safım. Onca ay nasıl anlamadım aklım almıyor!" Diye bağırdım.
Gerildiğini hissediyordum. "Ne demek istiyorsun anlamıyorum"
"Bırak şu masum kız rollerini. Senin nasıl iğrenç bir insan olduğunu biliyorum! Nasıl baktınız peki benim yüzüme?" Diye sordum.
Benim her şeyi öğrendiğimi anlayınca "Özür dilerim" dedi.
"Kes sesini!" Diye bağırdım.
"Ben sana güvendim kardeşim dedim. İnsanın düşmanı yapmaz ya bunu. Keşke arkamdan iş çevirmek yerine gelip bana söyleseydin ama sen gurursuz kadın olmayı seçtin ve ikiniz beraber beni aldattınız. İkinizede yazıklar olsun. Şimdi rahat rahat görüşürsünüz" dedim.
Bir şeyler söylemek yerine susmayı seçince "Noldu? Neden sustun? Alper ile benim ne kadar aptal olduğumu konuşurken yine böyle sessiz miydin?" Diye sordum.
"Evet seni aldattık. Aşka söz geçiremezsin biz birbirimizi sevdik o kadar" dedi. Bu kız ne dediğinin farkında mıydı? Gülmeye başladım "Madem birbirinize bu kadar aşıktınız o zaman Alper niye benimle sevgiliydi?" Diye sordum.
"Öyle gerekti" dedi. En son damlada artık taşmıştı. Öleceksek beraber ölecektik. Ellerim ile boğazını sıktım. Bu hamlemi beklemiyor olacaktı ki afalladı. "Ne yapıyorsun delirdin mi kaza yapacağız!" diye bağırıyordu. Bense boğazını daha sıkı sıkmaya başlamıştım.
Elleri ile benim ellerimi boğazından ayırmaya çalışırken direksiyon boşta kalmıştı. "Nefes alamıyorum bırak beni!" Diye bağırdı. Bu şekilde acı çektiğini görmek hoşuma gitmişti. Artık tüm gücümle boğazını sıkıyordum.
Kısık bir şekilde "Viraj, viraj var!" Dedi. Gözlerimi yola çevirince artık her şey için çok geç olduğunu anladım araba viraji alamayınca yoldan çıktı ve uçuruma doğru düştü. Yeniden olmazdı tekrar kaza yapmış olamazdım o günlere geri dönemezdim. Araba bir çok kez takla atarak en sonunda durdu ve artık bilincim kapanmıştı.
-Bölüm sonu-
🎠
Yeni bölümde görüşmek üzere...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK SIRLAR
Teen FictionKaranlık bir aralık gecesi çıkmıştı karşıma. Ölümle karşı karşıya ama vazgeçmek yok! Kazandığımız galibiyetler aslında bir yenilginin başlangıcıdır Şah ve mat oyun bitti