Lasta Dracarys

498 45 57
                                    

Hyunjin gözlerini açan alfasına sıkıca sarıldı. Chan'ı yerde hareketsiz bir şekilde bulduğunda nefes alamamıştı. Ona doğru koşmuş, kıpırdamayan bedeni kolları arasına alıp sarsmaya ve adını sayıklamaya başlamıştı. "Rahibe!" diye bağırmış, durmadan gözlerinden süzülen yaşların Chan'ın yanaklarına düşmesine izin vermişti.

Şifacı rahibelerden biri hızla yanlarına geldiğinde beta elinden geleni yapmıştı. Hyunjin korkudan tir tir titriyor ancak sıkı sıkı tuttuğu bedenin herhangi bir tepki vermesini o kadar dikkatle bekliyordu ki bunun farkında bile olamıyordu. Rahibenin büyüsü olmasaydı...

"Hyunjin..."
Alfanın sesi kısık ve şaşkın çıkmıştı. Hyunjin sevgilisinin iyi olduğuna şükrediyor, inanamayan gözlerle yüzünü tarıyordu. Alfanın her tarafı kan toprak içinde kalmıştı. Yanağındaki kurumuş kesik izini, çenesinde ve kaşında hala kan damlaları süzülen yaraları görünce omeganın içi sızlamıştı. Acısını dindirmek, yaralarını öpmek istiyordu ancak dokunuşunun ona daha fazla acı vermesinden korktu.

Chan elini yavaşça kaldırıp yaşlar süzülen yanağa koymuştu. Ağlamaya devam ederken omegası gülümsemiş, elini onunkinin üstüne koyup başını yaslamıştı. "Burada olmamalıydın..." demişti alfa hayal kırıklılığıyla. Güvende olmalıydın. Kendini riske atmamalıydın... Hyunjin bunu görmezden gelerek alfasının avcunun içini dudaklarına götürüp öptü.

Rahibe iyileştirmeyi bitirdiğinde terler içinde geri çekilmiş ve soluklanmaya başlamıştı. Hyunjin Chan'ı kurtarabilmek için kendi enerjisinin büyük bir kısmını harcayan bu kadını asla unutmayacaktı. Kollarını ona doladı ve kulağına fısıldadı: "Teşekkür ederim... Çok teşekkür ederim." Kadının genç yüzüne baktı ve nedense bu yabancı yüzde pek fazla tanıdık çizgi gördü.

Etrafta endişeyle onları arayan Hannah sonunda abisini ve Hyunjin'i birlikte gördüğünde onlara doğru koşmaya başladı. Kendini resmen zırhının ağırlığını unutarak iki bedenin üzerlerine atmış ve normalde insanların önünde bunu yapmayacağına kendini çok öncelerden ikna etmiş olsa da ağlamaya başlamıştı. Prenses gördüğü rüya ve savaşın gerçeklerini bildiğinden günlerdir ne uyuyabilmiş ne de bir şeyler yapabilmişti. Abisini sağ salim görmek onu hiç tahmin edemeyeceği kadar rahatlatmıştı.

"Yavaş ol Hannah! Hala tüm gücünü toplamadı." diye uyarmıştı omega onu ancak Chan kız kardeşinin zırhının ağırlığı altında ezilmeyi umursamayarak Hannah'yı kucakladı ve göğsüne başını yaslamış olan alfanın saçlarını öptü. "İkinizin de burada olmaması gerekiyordu." dedi yorgun bir sesle. Ancak ardından ikisine de bakıp iyi olduklarını görünce derin bir nefes alıp verip "Yine de iyi olmanıza o kadar çok sevindim ki!" dedi.

"Lu-Lucas nerede?" Prenses alacağı yanıttan korkuyordu ama umutlu olması lazımdı. Bölgeye ilk geldiklerinde muharebe çoktan bitmiş, ortalık cesetlerle dolmuştu. Cansız bedenlerin yüzlerine bakıp tanıdığı, sevdiği birini görmekten ödü kopmuştu ancak iyi olup olmadıklarını bilmesi gerekiyordu. Abisini gördüğünde içini müthiş bir sevinç ve rahatlama duygusu kaplamıştı yine de kardeşi için duyduğu endişe onu sağ salim görene kadar geçmeyecekti.

"Onu bulacağız." dedi kızın abisi kararlı bir tondaki ses tonuna zıtlıklık oluşturacak biçimde nazikçe saçlarını okşayarak. "Lucas'ı da diğer herkesi de bulacağız.ğ

Hızlı adımlarla yanlarına gelen asker yerde oturup birbirlerine sarılmış üçlünün tam karşısında durup selam verdi. "Rahat asker," dedi Chan Ryujin'i görünce. Sert bir sesle "Sana verdiğim emirler kesindi." diye devam etti onları koruyup gitmelerine izin vermemesi hakkındaki yeminini hatırlatarak. Başını öne eğmiş olan kız herhangi bir savunma yapmaya kalkmadı. Kralının onun hakkında vereceği karara razı olmuştu.

Red Tears | HyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin