⋈BVM⋈(20)

138 28 11
                                    

Keyifli okumalar!

Burnumu sertçe silip yerdeki peçete yığınının yanına attım. Şu an ki görüntü resmen berbattı. Burnum kızarmış, göz altlarım şişmiş ve üzerim, saçım darmadağındı.

Tam bir enkazdım.

Gözyaşlarım halen ve halen durmaksızın akıyordu. Bunca damla nereden geliyordu?

Kapının çalmasıyla kaşlarımı çattım. Kim gelmiş olabilirdi ki? Ses çıkarmayıp kapıdaki her kimse onun gitmesini bekledim. Ama o her kimse gitmemekte baya bir ısrarcıydı anlaşılan!

Yapıştığım koltuktan kalkıp kapıya ilerledim. Dürbünden gelen kişiye bakınca kaşlarımı daha da çattım. Sertçe kapıyı açıp bana masumca bakan Doruk'a çemkirdim.

"Ne işin var burada senin?" Belki sözlerim sert olmuş olabilirdi ama bunu hak etmişti.

"Senin için geldim ufaklık. İnsan sevdiğini böyle mi karşılar?"
"1. Seni sevdiğim yok. 2. Senden uzaktan kafa dinliyorum. 3. Ne yapayım seni karşılamak adına? Bando takımı falan mı çağırayım?"

Doruk beni kibarca itip eve girdi. Anlaşılan o ki az önceki dediklerimi takmamıştı.

Gün geçtikçe ne kadar yumuşak biri oluyorum. Bu da hep benden yüz buluyor. Piç!

"Nil buranın hali ne böyle?" İçeri giren masum surat, burayı daha doğrusu enkaz yerini görüp kısa çaplı bir şok yaşadı.

"İşte burası benim yaşadığım yer. Welcome to my home!" Doruk gözlerini devirip tam karşıma geçti.

Hayırdır ne bakıyon?

İçimdeki kamyoncu amcayı susturdum.

"Nil, burayı boş ver de sen nasılsın?"

"İyiyim."

"Gerçek anlamda."

"Ben yalan mı söylüyorum mal?"

Doruk usulca gülümseyip beni sardı. Bende kollarımı onun beline doladım

Lanet! Neden bu kadar kısayım!

"Bugün doğum gününmüş." Bu sorudan çok tespit gibi bir şeydi. Elbette ki doğum gününde olduğumu biliyordu. Sonuçta yaşlı kankası Ömer ona bunu kesin söylemişti!

"Aynen."

"Senin pek umurunda değil galiba?"

"Nereden anladın? Yemin ediyorum çok zekisin. Bu kadar zeki olmak zorunda mısın?"

"Bana bak asabımı bozma benim!" Bu sesin Doruk'tan gelip gelmediğine bir süre emin olamadım.

Tövbe! Lan Doruk'un içine bir şey mi kaçmış?

"Bana sesini mi yükselttin az önce?" Kendinden emin bir şekilde duruşunu dikleştirdi. Dudağı kibirle kıvrıldı.
"Tam da öyle yaptım ufaklık!"
Gözlerimi kıstım ve ona yaklaştım.
"Cesaretin takdire şayan be masum surat!"

Gülüşü daha da derinleşirken kollarını iki yana açtı.

"Sana bağırırım da susarım da. Sen bana aitsin ufaklık."

"Allah Allah. Ben eşya mıyım be? Bana aitsinmiş, yok canım!"

Doruk aramızdaki mesafeyi ışık hızıyla kapatıp dudaklarıma yapıştı. O kadar ani olmuştu ki put gibi kalmıştım. Israrla dudaklarımı aralamamı bekliyor aralamayınca daha da baskı uyguluyordu.

BENİMLE VAR MISIN? (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin