25 YIL ÖNCE İSTANBUL NİŞANTAŞI
Bundan yıllar önce birbirini seven,aşık,yaşları 16 ve 17 ye dayanan iki gencin mutluluklarını şu sözler bozmuştu ;
" Ailem seninle birlikte olmama karşı , ben yapamıyorum Tamer "
Dedi 16 yaşındaki Nazlı . Tamer çok üzülmüştü fakat pes etmek istemiyordu. Birden gözleri parladı ve sözleri söyledi
"Kaçırayım seni , hem mutlu bir aile kurarız "
"Saçmalama ,bunu yapamayız ailem seninle geldiğimi öğrenirse tüm şirket bağlantılarımı keser"
" Bu saatten sonra vaz mı geçeceğiz? "
" Bende senden vazgeçmek istemiyorum fakat buna mecburum kendine iyi bak Tamer"
Tamer çok üzülmüştü.Gözleri doldu ve arkasını dönüp giden Nazlı'nın kolundan tuttu ve ona şöyle söyledi
"Seni bırakmak istemiyorum. Seninle yaşadığımız onca şeyden sonra gerçekten beni bırakıp gidecek misin?
"Üzgünüm, ben de yaşananlardan sonra senden ayrılmak istemiyorum fakat buna mecburum"
Kolunu Tamer'den kurtaran Nazlı hızlı adımlarla eve gitti. Gözleri dolmuştu. Eve gelen Nazlı evde kimse olmadığını fark etti. Anne ve babası şirkete gitmişti. Nazlı karnında. Bir bulantı hissetti , lavaboya gitti ve kustu. Yoksa Nazlı'nın korktuğu şey başına mı gelmişti? Yoksa hamile miydi? Hemen test yapan Nazlı hamile olduğunu gördü ve hemen Tamer'e haber verdi.
25 YIL SONRA İSTANBUL NİŞANTAŞI
Yazarın anlatımından:
Eylül yatağında uzanmış telefona bakarken aniden ekranda yazan Tuğçe yazısını gördü, mesajda şöyle yazıyordu;
Kimden: Tuğçe
"Acil yanıma gelebilir misin? Sana ihtiyacım var"
( 22.10 )Kimden: Eylül
"Tuğçe iyi misin? Birşey mi oldu?"
( 22.15 )Kimden: Tuğçe
" Sana anlatmam gerekenler var , bu gece yanımda kalır mısın?"
( 22.17)Kimden: Eylül
" Tamam hemen geliyorum"
( 22.20)Eylül, Tuğçe'nin mesajından şüphelenmişti. Onu merak ettiği için oyalanma dan yatağından kalkıp üzerine lacivert bir sweatshirt giydi altına da siyah bir tayt giydikten sonra çantasına birkaç sweatshirt ve kot sıkıştırıp sırtına taktı. Ayaklarına mavi bulut desenli bir çorap geçirdikten sonra ceketini giyip, evden çıktı. Tuğçe'de kalacağı için, marketten birkaç atıştırmalık almak istedi. Markete gitti ve birkaç şey alıp çıktı. Tuğçe'nin eve ormanlık alana yakın , ıssız bir yerdeydi. Bu yüzden hava orada daha soğuk olurdu. Tuğçe ile Eylül'ün evleri arasında 20-25 dakikalık bir mesafe vardı. Hava kış mevsiminde oldukları için sisli ve yağmurluydu. Eylül sesizce kulaklıklarını takmış ilerlerken kulaklıklarındaki şarkıda şu sözler geçiyordu.
"Ben hem kalp , hem bedenim "
"Nefestir ruhum benim "
"Aşk şarabı içerim ,tez gelse de ecelim"
İster istemez yüzünde bir tebessüm oluşmuştu . Sonra birşey fark etti bir gölge, bu gölge kapüşonu kapalı, orta boylarda bir erkek gölgesine benziyordu. Gölge hızlanmaya başlayınca Eylül'de hızlandı. Ve bu gölge Eylül'e daha da yaklaşınca Eylül amacını anladı ve koşmaya başladı. Hava sisliydi. Etraf tam olarak görünmediği için gölgenin yüzü de tam olarak görünmüyordu. Eylül onu tanımıyordu . Eğer bir arkadaşı olsa bir özelliğinden de olsa tanırdı. Zaten fazlada arkadaşı yoktu. Nereye koştuğunu bilmeden koşuyordu. Ve aklına Tuğçe' yi aramak geldi. Tuğçe telefonu açtığı sırada kolunda bir el hisseden Eylül o tarafa bakmadan hızla koşmaya başladı. Ve bir arabanın farları gözüktüğünde korkudan buz kesilmişti. Ve sonra bir ses duydu
"Siktir?!?"
Selam , her cumartesi yeni bölüm paylaşacağım bilginize sizleri çok seviyorum<33
~471 kelime
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çarpık yalanlar
Teen FictionHerkes birinin kuyusunu kazarken, kardeş çıkan arkadaşlar yaşanan aldatılmalar ve daha nicesi