Mutsuzluk öyle acımasız bir ruh haliydi ki en mutlu anlarında yakalıyordu insanları. Başardım, atlattım dediği olayların ardından," o koca ellerini ruhun boğazına sarıyor ve boğmaktan çekinmiyordu. Sen nefessizlikten inim inim inlerken o gülüyor ve tüm gücünü uygulamaya çalışıyordu. Etrafına bakıyor, bir çıkış yolu arıyor insan ama yavaş yavaş mutsuzluğun pençesine ne alışıyordu. Ben alışmayacaktım. Daha yeni yeni toparlanmaya ve güzel şeyler yaşamaya başlamışken ne ölüm ne de hiçbir olay korkutamayacaktı gözümü. Ne mutsuzluk ne de umutsuzluk artık hayatımın bir parçası olmayacaktı.
"Gelinim nerede?" sesiyle kendime gelmiş ve hemen yönümü ailemin yanına çevirmiştim.
"Buradayım." dedim gözyaşımı silip, Fadime hanımın yanına giderken.
"Ağlama yavrum." dedi gözünden yaş akan bu kadın.
"Ağlamayacağım." dedim hafif tebessüm ile. "Sonra Ali kızıyor." dediğimde hepimiz gülmüştük. "Hadi arkadaşlar bu kadar dağılmak yeter ama değil mi? İşimizin başına." dedim gülümseyerek.
"Nasıl çalışacağız bu halde?" dedi Deniz.
"İnadına çalışacağız." dedim net sesimle. "Bu resmen işimizi yetiştirememek için yapılmış bir şey. Ama onların sandıklarının aksine bu projeler durmayacak hatta daha da hızlanacak. Asaf ve Gökhan zaten Ali ile ilgileniyor. Biz de Ali'nin amacı için uğraşacağız." dediğimde herkesten onay gelmişti.
"Biz ne yapalım gülüm." dedi Melek abla bana bakarak.
"Ablacım şu anlık sizlik bir şey yok. Sizi eve bıraktırayım istersen." dediğimde Fadime hanım hızla atıldı.
"Siz çalışın biz de sahur yemeğinizi hazırlayalım."
"Zahmet olmasın." dedim mahcup sesimle.
"Yok zahmet falan. O fuşki yiyanlara günlerini göstermek için çalışın siz. Bizim yapacağımız birkaç kişi fazla yemek hazırlamak o kadar." dediğinde gülümseyerek onayladım.
"Deniz bizimkileri eve bırakır mısın?" dediğimde onayladı ve onları götürdü. "Ali'nin ayarladığı gibi ilerleyeceğiz. Benim projemin küçük bir kısmı kaldı. Onu bitirdiğim zaman Ali'nin projesine destek sağlayacağım. Mehmet bey siz yine kendi projenizden devam edin. Geri kalan arkadaşlar da ne yapması gerektiğini biliyor zaten. Herhangi bir sorunuzda veya takıldığınız kısımda bana gelebilirsiniz. Hepinize şimdiden çok teşekkür ederim. İyi çalışmalar arkadaşlar." dedim ve masama geçerek projeye başladım. Fakat ilk başta odaklanmak konusunda o kadar zorluk çektim ki ilk yarım saatim boş geçti resmen. Ali aklımdan çıkmıyordu. Nasıl böyle kötü bir olayın ortasına düştük, neden şiddetten koruyan suçluymuş gibi götürüldü anlamıyorum. Asaf Efe ve Gökhan ile konuştum ama onlar da şu an bir gelişme olmadığını, olursa bana döneceklerini söyleyip kapattılar.
"Yenge bu çıktılar hariç bir şeye ihtiyacın var mı?" dedi dolu olan elleriyle yanıma gelen Buket.
"Yok hayatım ama tüm getir götür işleri sana kaldı. Olmadı böyle."
"Bir iki bir şey önemli değil. İşimiz görülsün yeter." dediğinde gülümseyerek ayağa kalktım ve sarılarak saçından öptüm.
"Halledeceğiz. İnancınız tam olsun." dediğimde gülümsedi.
"Halledeceğiz." diyerek işinin başına döndüğünde tüm düşüncelerimden sıyrılarak bende çalışmaya başladım. Ara sıra aklımın Ali'de kalmasına engel olamasam da bu olayın hırsı ile daha da sıkı sarıldım işe ve iki saat içinde bitirmiştim kalan son ayrıntıları. Telefonumu alıp Gökhan ile konuştuğumda sıkıntı olmadığını ve Ali ile en geç sabah şirkette olacaklarını söyleyince bunun verdiği rahatlama ile daha sıkı sarıldık işlere. Hızla Ali'nin odasına geçtim ve projesine bakmaya başladım. Eğitimim ile yetinmeyip bunun eğitimini de aldığım için mutluydum. Babamın bana en büyük katkılarından birisi bana sağladığı eğitim desteğiydi sanırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TRABZON GÜLÜ
Teen FictionDikkat: Bu kitap tam bir aile sıcaklığı hissettirir. Gereksiz entrikalara ve +18 sahnelere ev sahipliği yapmaz. Bu güzel yolculukta bana destek olursanız sevinirim. ~~~~~~~~~~ Hani daha ne olabilir ki dediğimiz bir an vardır ya, işte ben o anı yaşa...