Bölüm 1

1.9K 110 144
                                    

Saatlerdir yatakta dönüp durmama karşın hala bir tutam uykum dahi yoktu. Yine de yatakta sıcak havaya karşı boğazıma kadar, çektiğim battaniyem ile kıpırdamadan yatıyordum. Sanki gözlerim kapalı dururken saatlerdir gelmeyen uykum gelecekmiş gibi...

Ellerimin altındaki kalbimin gürültümü çarpışını çok rahat duyabileceğim kadar sessizdi ev. Başımı iyice yastığa gömdüm ve kasıldığını yeni fark ettiğim sırtımı gevşettim. Benimle asla ilgilenmeyen hatta öyle ki, adımı bile bildiklerinden şüphe duyduğum bir aileye sahiptim. Gerçek ailem de değillerdi zaten... Beni kapılarının önünde bir kaç anahtarla bulmuşlar ve muhtemelen bu küçük çocuğa bakmazlarsa toplum içindeki ünleri olumsuz etkileneceğinden, bana bakmaya karar kılmışlardı... Bana asla sevgi ve şefkat tattırmadıkları için onlardan hep nefret etmiştim... Bana verdikleri eşyalardan, aldıkları kıyafetlere kadar her şeylerinden nefret etmiştim... Hala da ediyorum. Bu evde tek sevdiğim şey, anahtarlarım ve ismim. Çünkü gerisi onların bana ünlerini lekelememek adına aldıkları şeylerden oluşmaydı...

Derin düşüncelerime dalmışken yavaş yavaş uykunun kollarına çekildiğimi hissettim. Bir kaç saat de olsa uyumak istiyordum. Göz kapaklarımdan kaynaklanan karanlıktan başka bir karanlık etrafımı sararken...

Yanağımda bir ıslaklık hissettim.

Hayal veya rüya olmadığından emin değildim. Çoktan uyumuş dahi olabilirdim. Ama yanağıma düştüğünü hissettiğim ıslaklık peşinden hafif bir sıcaklık bırakarak kaydı. Sonra bir damla ıslaklık daha düştü. Bir tane daha... Bir tane daha...
Gözlerimi kırpıştırarak açtığımda ilk ne gördüğümü algılayamadım. Fakat sonra titreyen dudaklar, yaşlarla dolmuş ve içinde derin bir acı taşıdığı belli olan iri gözler ve yüzüne düşen bir tutam saçı görmemle, onun kim olduğunu bilmesemde, ağzımdan bir isim kaçtı, "Natsu..."
~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*
Demin titreyen dudaklarda minik, çok minik bir gülümsemenin izlerini gördüm. "Lucy,..."
Adımı mırıldanmıştı. Yanağından aşağı süzülün ve çene kıvrımından benim yüzüme düşen göz yaşlarını sildim. Elimin altındaki yüzü sıcacıktı... Neden göz yaşlarını sildiğimi bilmiyorum, kim olduğunu da bilmiyordum ama sanki onu yıllardır tanıyormuş gibi hissediyordum. Sanki belleğimin bir köşesine işlemiş, ama sonra oradan kazınmış ve geriye ufacık kırıntılar bırakmış gibiydi... Bana aniden sarılınca ne yapacağımı bilemedim. Demin göz yaşlarını sildiğim elim bu hareketi üzerine aramızda sıkışmıştı. Kesik kesik nefes alış verişleri boynuma vuruyordu ve eskilerinin yollarını tazeleyen göz yaşları omzuma damlıyordu. Şaşkınlıktan nefes alamıyordum.
"S-seni buldum..." Dedi. Nefesi ile sanki kelimeleri de boynuma vurmuştu. Güç bela konuşuyordu ama küçük bir gülme sesi duydum. "Seni buldum Lucy..." Beynim, sanki yıllardır süren bir buğunun ardında kalmış gibi hissediyordum... Ve sanki o buğu yavaş yavaş kalkıyormuş gibi... İçimde yankılanan tek soruyu ona yönelttim, "S-sende kimsin?"

Beni sarmalayan kolları taş kesmişçesine dondu. Ardından, " doğru ya, beni hatırlamıyorsun değil mi?" Diyerek geri çekildi. Ayak ucuma oturdu, sırtını yatağın demirine dayadı ve dizlerini kendine çekti. "Peki, adımı nasıl bildin?"dedi. Sorumu ona tekrar yönelttim, "sende kimsin?!" Başını dizlerine dayadı ve içini çekti. "Demin söyledin ya..." Bende sırtımı onun gibi yatağın kendi tarafımdaki demirine dayadım ve bacaklarımı kendime çektim. "Adını bilmen, o kişiyi tanıdığın anlamına gelmez!" Başını kaldırıp sırıttı, ama neşeden uzak bir sırıtıştı bu. "Beni zaten tanıyorsun Luce." Kaşlarımı çattım. "Adımla oynama..." Dedim ve yeni aklıma geldiği için ekledim, "Adımı nereden biliyorsun sen?" Başını yine dizlerine dayadı "çünkü ben de seni tanıyorum."

"Seni daha önce hiç görmedim." Dedim. Kendinden emin bir şekilde. "Hayır gördün..." Dedi. "Bak. Aradığın kişi ben Değilim. Beni biriyle karıştırılıyorsun. Eğer hemen gitmez isen, korumaları çağıracağım." Diye tehdit ettim onu. Ev anne ve baba dediğim o insanlar için koruma ile doldurulmuştu ve en minik bir seslenişimde odaya dolacaklarını biliyordum. Natsu pis pis sırıtarak, "ne koruması?" Dedi. Gözlerimi kırpıştırdım. "A-ama korumalara rastlamış olman gerekiyor! Ev onlarla dolu!" Dediğimde elini çenesinin altına koyup, düşünüyormuş gibi yaptı. "Sanırım şu siyah giyinmiş iri adamlardan bahsediyordun..." Dedi. "Göründüklerinin yarısı kadar bile güçlü değiller. Halletmem iki dakikamı aldı."
Ağzım açık ona bakıyordum. "Normal bir insanın onca silahlı korumayı iki dakikada geçmesi mümkün değil..." Dedim. Gülümsedi. "Normal olduğumu da nereden çıkardın?" dedi. Boş boş ona bakıyordum. Bana doğru yaklaştı ve, "ben bir büyücüyüm..." Dedi.
Ona, kesinlikle dediği bu saçma şeye inanmadığım ve büyük ihtimalle kaçık olabileceği ile ilgili pek çok alay dolu sözcük sıralamıştım ki, yumruk yaptığı eli alev aldı.

SİLİNEN GEÇMİŞİM OL -1.kitap-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin