Başlangıç

223 37 135
                                    

Planlı bir düzensizliğin hakim olduğu bu sarp araziye ayak basan, yıpranmış görünümlü büyüklü küçüklü insan kalabalığının yarattığı kaos, yüksek binadan burayı izleyen beyefendi için bir zevk vesikasıydı. Bir tiyatro izler gibi bilmişçe ve elini çenesine koymuş halde gülümser duruşuyla mırıldanarak yorumladı baktığı manzarayı.

"Evet tahminim tuttu. İçinde bulundukları ortamı düzeltmenin imkansızlığına tüm varlıklarıyla inanmışlar. Neyse ki düzeltmektense zevk almayı kabul ettiler. Çok insanca bir tepki." Son cümlesini kendini dışlar ve bu insancıl tepkiyi aşağılar  gibi kurmamış, aksine sanki kendini tenkit etmişti.

Memnuniyetle yorumladığı bu izdihamın sebebi büyülü bir gözlüktü. Bu insanlar bunu böyle adlandırmışlardı; büyülü gözlük, tılsımlıymış, lanetli de olabilir, Tanrının bir ödülü veya cezası olabilir. Her birinin ağzından inandığı şeyler çıkıyordu. Kimi korkuyla dolaşıyordu, kimi sahte ve toy kalmış ümide sarılmanın verdiği örtülmüş bir evhamla.

Gözleri kalabalıktan ayrılıp etrafı taramaya başlamış ve köşede duran küçük bir kıza sabitlenmişti. Evin sağ çaprazındaki büyük ağacın yanında anlam arayışı ile doldurduğu bakışlarla duran bu küçük kızda asla bir korku yoktu. Tek başına, kalabalıktan ayrılmış ve sanki fırsat verilse bu karmaşayı yönetecekmiş gibi de bilmiş duruyordu. Kız, keskin bakışlarını insanların oluk oluk aktığı evin ikinci katındaki büyük camın önünde duran beyefendiye kitedi. Aralarında yaklaşık 30 metre olmasına rağmen gözünün tam içine baktığı adamın hayretini celbetmişti. Bu istikrarlı bakışlar Beyefendinin hoşuna gitmiş ve gülümsemesine sebep olmuştu. O kız sanki şuradaki insanların hepsinden çok daha akıllı ve dikkatliydi. Olamaz bu nasıl aklına gelmezdi?

Kız, evet evet o kız da enfekte olmamıştı. Aksi takdirde bu kadar bilinçli bir dikkat ile dikilemez, bakışları bu kadar net şeyler anlatamazdı. Öbürleri gibi sadece içinde bulunduğu bu rezil durumdan bıkmış ama büyük bir umursamazlık ve dayanıksızlıkla bu hengameye katılır ve gözlüğü almak için çirkefleşirdi. Bu insanlar da enfekte olmamıştı ama virüs yayıldığından bu yana doğan çocukların hepsi enfekteydi. Fakat burada doğan çocuklar şehrin dışına gönderilmiyor, özel alanlarda tutuluyordu. Gözlük ilk olarak şehrin çocuklarında denenecek etkileri biraz gözlemlendikten sonra şehrin dışındaki kişiler için kullanılacaktı. Beyefendinin evinin önündeki bu kalabalığı oluşturan kişiler de çocukların aileleriydi.

Gözlüğü dağıtan koyu mavi tulum giymiş adam bıkmış bir sesle "Şimdi hepiniz kayıt olun, bununla!" demişti sağ elinin avucunu göstererek. Yeni geçilmiş bu uygulamayı garipser durmayan insanlar adamın yanında duran şeffaf ama kalın görünümlü ekrana ellerini bir bir yapıştırarak denileni yaptı. Küçük kız onların ne yaptığına bile bakmıyor ısrarlı bakışlarını beyefendinin üzerinde tutuyordu.

Adam da kızı izlerken hatıralarında gezinmeyi ihmal etmemişti. Virüs üzerine çalışan bilim insanlarından birinin dediğine göre çocukların enfekte olmamış hali yetişkinlerden çok daha bilinçli ve güçlü olurdu. Beyefendi bunları hatırlar hatırlamaz gözündeki o hayranlık dolu bakış yerini birden hırsa bırakmıştı. Telaşla yanındaki adama kızı işaret edip  "Onu buraya istiyorum," dedi.

Biraz sonra kızı almaya gelen adam hiçbir zorlukla karşılaşmamış, çocuk, adamın elini bir güzel tutmuş ve hatta onu gördüğünde dudağı kıpırdamamıştı bile. Onun bu kadar çabuk kabullenmesi kafa karışıklığını perçinledi. Ya umursamak fikri kıza da uzaktı ya da zaten beyefendiyle görüşmek için buradaydı.

Çok geçmemişti ki kapı çalmış ve cevap beklemeden açılmış, kızla adam karşısında duruyordu. Beyefendi yarım bir gülümsemeyle küçük çocuğa baktı ve "Neden karşı koymadın?" dedi.

Sanal Kozmos 3045Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin