23.

32 7 8
                                    

I.N'DEN

Öylece hareketsiz bir şekilde yere bakıyordum. Ne yapacağımı veya nasıl dayanacağımı bilmiyordum. Gittikten sonra değer biliyordum ben.
Tek başıma kalmıştım.

Kapı açılınca çıkan kişiye bakmıştım.

"son bir kez görmek ister misiniz?"

İsterdim. Ama canlı isterdim işte. Bir daha görmeyeyim ama yaşadığını biliyim isterdim. İsteklerle hiç birşey gitmiyordu ama.

Kafa sallamakla yetinmiştim. İçeri girdiğimde yıkanmak için hazır olan bir jeongin vardı. Gözlerim anında dolmuştu. Öylece yatıyordu. Hareket etmiyor. Konuşmuyor ve en önemlisi nefes almıyordu.

Yavaş adımlarla yanına gitmiştim. Yavaşça elini tutmuştum ve o zaman titrediğimi fark etmiştim.

"jeongin..."

Titrek, güçsüz, sessiz ve bitmişlikle çıkan sesim herşeyin sonunun geldiğini hatırlatıyordu.

"özür dilerim jeongin"

Ve bir damla yaş akmıştı.

"özür dilerim. Her şey için özür dilerim. Geri gel lütfen. Söz seni bir daha bırakmayacağım. Bir daha kırmayacağım. Ama lütfen geri gel"

Bacaklarım titremeye ve artık bedenimi taşıyamayacak raddeye gelmişti.

"ellerin soğuk jeongin üşüyor musun?"

Diyerek diğer elimi de yanağına koymuştum.

"Çok soğuksun jeongin."

Sesim tekrar titrediğinde yutkunma isteği ile yutkunmuştum.

"boynun..."

Diyip derin bi nefes almıştım. Mosmordu. Morun en koyu tonuydu. Dudakları zaten mordu. Teni bembeyazdı. Beyazın bu kadar açık tonunu ilk defa görüyordum.

Gözyaşı akacak gibi olunca kafamı yukarı kaldırmıştım ve hafifçe sırıtmıştım.

"ağlamamdan nefret ediyorsun biliyorum özür dilerim. Tutamıyorum kendimi"

Kafamı tekrar jeongin'e çevirmiştim. Gülüşüm anında gitmişti. Aynı jeongin gibi.

"Çok mu ileri gittim jeongin?"

Cevap yoktu.

"cevap ver jeongin çok mu canını yaktım."

Yine cevap yoktu. O cevap asla gelmeyecekti biliyordum ama cevap bekliyordum işte.

"BANA CEVAP VER JEONGİN!"

yoktu. Gelmiyordu. Bir mırıltı bile yoktu. Bir onay veya reddetme yoktu.

"lütfen..."

Titreyen sesim bir kere daha kendini belli etmişti. Ayaklarım artık cidden bedenimi kaldıramıyordu. Diz üstüne düşmüştüm.

"ileri mi gittim?"

"..."

"artık benim ne olduğumu biliyorsun"

"..."

"sana iyi bakmadığım için özür dilerim jeong. Babam gibi olmak zorunda kaldığın için özür dilerim. Kaçman gerektiği için özür dilerim"

Gözyaşlarım kontrolden çıkmış bir şekilde her saniye akıyordu. Durduramıyordum. Jeongin benim ağlamamdan nefret eder ve asla ağlamamı  istemezdi. Şimdi fark etmiştim. Jeongin'in yanına gidip azcık ağlasam beni affederdi jeongin. Bunu sikik kafam şimdi algılayabiliyordu.

"artık yıldızları saymayacağım jeongin. Çünkü senin gelme gibi bir şansın yok"

Babam gelsin diye her gece yıldız sayardık biz. Yıldızlar bitince geleceğine inanmıştık. En azından babamın gelme şansı vardı. Jeongin'in yoktu.

"seni unutmayacağım jeongin. Söz veriyorum. Unutulmayacaksın. En çok kimi seviyorsun derlerse 'jeongin' diyeceğim"

Jeongin'in gözünden bir damla yaş akmıştı. Beni duyuyor muydu?

Hızlıca ayağa kalkmıştım. Jeongin beni duymuştu. Ve beni dinlediğini bana gözyaşı ile göstermişti.

"jeongin... Dinliyorsun beni."

Dinliyordu. Cevap beklemiştim ya hani. İşte o gözyaşı bir cevaptı.

Elini daha da sıkı kavrayıp diğer elimle de yüzünü avcumun içine almış ve baş parmağım ile yanağını okşamıştım.

"özür dilerim jeongin. Seni asla unutmayacağım tamam mı? "

Salak gibi cevap beklediğimi fark ettikten sonra devam etmiştim.

"en özel günlerde hep senin yanına geleceğim. Her güzel bir şey olduğuna ilk sana anlatacağım."

Yutkunmuştum.

"ve seni asla bırakmayacağım jeongin. En azından öldükten sonra seni unutmayacağım."

"çıkmanız gerekiyor"

Demişti yıkamayı bekleyen görevli. Boğazımda bir acı hissettiğimde yutkunmuştum ama gitmemişti acı.

Son kez jeongin'i yanağından öpmüştüm.

"seni seviyorum jeongin..."

Demiş elini nazikçe karnına koymuştum. Görevliye döndüğümde görevlinin de dayanamayıp ağladığını fark etmiştim.

"lütfen nazik olun. Jeongin canının yanmasını sevmez"

Demiş ve hıçkırmıştım.

"peki"

Demişti görevli sesi titrerken.

Hızlıca odadan çıkıp kendimi yere fırlatmıştım.

Dizlerimi kendime çekip bir çocuk gibi hıçkırarak ağlamıştım. Boğazımdaki acı asla geçmiyordu. Bazen hafifliyordu sonra tekrar acısı yükseliyordu. Katlanılamayacak kadar büyüktü.

._.

DAHA YAZICAM OKUMAYI BIRAKMAYI HAAA

şerefsiz ikizim    ı.n/jeonginHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin