Selam! Bu bölüm aslında olayların ciddiyetini anlamamız için mükemmel bir bölümdü. Artık her şeye rağmen dimdik ayakta duran Mira Demir'i okuyacağız, bu en başta çok heyecan verici ve ben bu bölüm olan olaylara hala inanamıyorum. Benim için şu ana dek yazdığım en güzel bölümdü. İyi Okumalar:)
8.Zehir
Korkunç bir şekilde gülmeye başladı. Sonrasında sert ve tehditkar bir şekilde '' Benden oğlumu aldın, Mira Demir,'' dediğinde kim olduğunu anlamıştım. Selim Şimşek...
Boğazını temizledi ve '' Sana cehennemin ne demek olduğunu öğreteceğim, '' dedi.
2 Gün Sonra
Dudaklarım kurumaya başlamıştı. Başım dönüyordu. Açlıktan bayılmak üzereydim. Kollarım ve ayaklarımda yara izleri çıkmıştı.
Selim Şimşek, bana ne sorarsa sorsun asla ona cevap vermemiştim ve bu onu daha fazla sinirlendirmişti. Belki ona Kerem'in yaşadığını söylebilirdim ama bunu hak ettiğini de düşünmüyorum. Üstelik bu kadar vicdansızlığı yaptıktan sonra...
Oda çok küçüktü. Yanında bir masa ve ortasında benim bağlandığım sandalye dışında hiçbir şey yoktu. Ortalığı sarı loş bir ışık biraz da olsa aydınlatıyordu. Eğer o da kapanırsa burası karanlığa gömülürdü. Çünkü bir penceresi bile yoktu.
Kapıdan gıcırtı sesler yükseldi. Kapı yavaşça açıldı ve odaya uzun boylu, siyah takım elbiseli genç bir adam girdi. Bana doğru yaklaşarak yüzümdeki bandı çıkardı. Sandalyeye bağlandığım halatlardan kurtardı ve bağıma silah dayadı '' Yürü,'' dedi, itekleyerek.
Yürümeye çalıştım ama başarılı olamadım ve dengemi kaybedip yere düştüm. Adam, beni kollarımdan sertçe tutarak kaldırdı ve beni zorla o kapıdan çıkartarak koridorda hızlı adımlarla yürümeye başladı.
Sağa doğru döndü,sonra da sola doğru ve önündeki depoya benzeyen büyük yere beni geçirdi. Her yer rutubetli ve tozluydu. Etraftaki kirlilik bir insanın ciğerlerine zarar verecek kadar kötüydü.
Deponun içine geçtiğimizde bir sürü adamın Selim Şimşek'in arkasında olduğunu gördüm. Selim Şimşek korkunç derecede sinsice gülümsüyordu. Önümdeki adam beni onun önüne doğru iterek yere attı. Ellerim çizildi, yüzümü yere çarptım ve acı içinde inledim.
Selim Şimşek, yanıma doğru geldi ve yüzümü soğuk ellerinin arasına aldı. Ürperdim ama ona karşı bunu göstermemeye çalıştım. Gözlerimi direkt olarak onun gözlerine doğru çevirdim ve korkmadığımı göstermeye çalıştım.
Omuzlarını dikleştirdi ve bana üsten bir bakış atarak '' Susamışsındır,'' dedi ve bir adam gelip bir kova suyu yüzüme doğru attı. Her yerim sırılsıklam olmuştu. Sinirden gözlerime yaşlar ulaştığında elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim. Dişlerimi birbirine bastırdım. Çenem sinirden titriyordu.
Konuşmamı bekledi, bunu gözlerinden anlayabiliyordum ama tek bir kelime bile söylemedim. Başımı yavaşça yere doğru eğdim. Birkaç saniye zaman tanıdım kendime, sonra da yüzümü ona doğru kaldırarak onun yüzüne doğru tükürdüm.
Yüzüne gelen tükürüğü cebinden çıkarığı bir mendille sildi ama bu onu öfkelendirmişti. Yüzüme sert bir tokat attığında ağzıma kan tadı geldi ve boğazım yanmaya başladı. Durmadı ve yüzüme art arda yumruklar atmaya devam etti. Ağzımdan kan akmaya başladı. Yüzüm feci şekilde yanıyordu. Ellerim ve ayaklarım durmadan titriyordu.
Kimsesiz bir çocuk gibiydim. Kimse benim önüme geçip siper olamazdı, bunu biliyordum ama belki de hayatımın en savunmasız zamanlarındaydım. Korunmasız ve bir başıma...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynanın Görünmeyen Yüzü
Teen Fiction" Aynalar kırıldı. Cam kırıkları, çocukluğumuzdaki yaraları daha da deşti. "