two: black

106 19 23
                                    

Bölümler kısa ama bu yorum yapmanıza engel değil, lütfen yorum yapın🙏🏻🙏🏻

☁︎☁︎☁︎

Bugün değersiz olduğumun farkına varışımın yetmiş birinci günü.

Hiçbir şey yapmak istemiyorum. Sadece yatağımda oturup duvarı izliyorum. Arkadaşlarım kendime gelmem için çığlıklar atıyor. Duyamıyorum ki. Duysam onları dinleyeceğim. Biri kulaklarımı bıçakla oyarak yerlerinden sökmüş gibi, sanki akan kanlar duyuşumu boğuklaştırıyor.

Eskiden ne yaptığımı hatırlayamıyorum. Ne yerdim? Ne içerdim? Ne izlerdim? Ne dinlerdim? Artık müziği sevdiğimden bile emin değilim. İşimi yapıyorum, çünkü paramı kazanmam gerekiyor. Gerçi neden para kazandığımı da bilmiyorum. Harcamıyorum ki.

Aklım hiç harcamadığım ama kazanmaya devam ettiğim parama gidince yemek alıp almadığımı hatırlamaya çalıştım. İnmiş miydim hiç sitenin marketine?

Yatağımdan kalkıp tüylü halıma ayak basınca çatırt sesi geldi. Yere baktığımda yedikten sonra paketini çöpe atmakla uğraşmak yerine yere attığım cips paketine bastığımı gördüm, içinde kalan son cips tanesi topuğumun altında ezilmişti.

Yürüyüp odamdan çıktım ve mutfağa gidip buzdolabını açtım. Yemek yoktu ama bir portakal vardı. Bunu yiyebilirdim. Hemen alıp oturma odasına geçtim ve koltuğa oturdum. Soymaya çalıştım ama beceremedim, bu yüzden baş parmağımı üst kısmına bastırmayı denedim. Tam içine sokamadığım için tırnağım kabuğuna sertçe sürtünüp kırıldı. Kan yavaş yavaş avuç içime doğru akarken portakalı soydum ve bir parçasını ağzıma atıp çiğnemeye başladım.

Elim tamamen portakal suyu olmuştu. Dudağımın kenarlarından da akıyordu. Siyah televizyon ekranına bakarak yemeğimi yerken telefonum çaldı. Portakalı sol elime alıp sağ elimle telefonu açtım. Hoseok'tu.

"Merhabalar Taehyung bey nasılsınız?!"

"Hyung lütfen bağırma, başım ağrıyor."

Kulağımda tuttuğum telefonum portakal suyu yüzünden elimden kayıyordu, hemen geri bırakmak istiyordum.

"Pardon, biraz enerji gelir sanmıştım. N'apıyorsun?"

"Oturuyorum." dedim düz bir sesle.

Hoseok hemen pes edip neredeyse ağlar bir tonda konuşmaya başladı. "Taehyung... Farkındayım çok zor bir dönemden geçiyorsun ama lütfen biraz kendin için bir şeyler yap, olur mu? Bak kaç ay oldu, tek yaptığın oturmak. Bir çık dışarı hava al, oksijen gitsin beynine."

"Çok yorgunum."

"Tamam en azından otururken bir şeyler yap, kafanı dağıt."

Bakışlarım önümdeki masadan karşımdaki televizyona ilişti.

"Tamam."

Hoseok içini çekti.

"Senin için çok endişeleniyoruz..."

"Biliyorum."

Bir süre sessiz kaldıktan sonra mırıldandı. "Yap bir şeyler, tamam mı?"

"Tamam."

"Görüşürüz."

Aramayı bitirince gözlerim ağır ağır kumandayı aradı. Tam önümde olduğunu fark edene kadar birkaç dakika etrafa baktım. Televizyonu açtığımda ne izleyeceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu.

YouTube'u açıp aşağı kaydırmaya başladım. Hiçbir şeyi açasım gelmedi. Karşıma BlackPink'le alakalı bir video çıktı. Önce yine aşağı kaydırdım. Sonra duraksayıp geri yukarı çıkıp videoya baktım. Knowing Bros'a çıkmışlardı. En son 2017'de çıkmışlardı galiba. Şimdi yine oradalardı. Bir bakmak istedim. En azından evde ses olsun istedim. Bu sessizlik beni bazen korkutuyordu, sanki her an biri gelip bana saldıracakmış gibi...

İzledim, izledim.

Garip bir şey oldu.

Eğlendim.

Özellikle de Jungkook'un arkadaşı olan, beni sıra dışı bir şekilde hafif olsa da bir saliseliğine gülümsetmişti.

Özellikle de Jungkook'un arkadaşı olan, beni sıra dışı bir şekilde hafif olsa da bir saliseliğine gülümsetmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

☁︎☁︎☁︎

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

☁︎☁︎☁︎

Oy atmayı, yorum yapmayı ve beni takip etmiyorsanız da sakın takip etmeyi unutmayın. Öpüldünüzz efenim💜💅🏻

𝐁𝐥𝐚𝐜𝐤 𝐓𝐨 𝐓𝐡𝐞 𝐏𝐢𝐧𝐤 | 𝐓𝐚𝐞𝐋𝐢𝐜𝐞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin