☬ 12 ☬

1.3K 225 328
                                    

Bölüm: 12

Birden sanki başlarının ucuna şimşek çakmış gibi bir ses duyduklarında ikisi de anında yataktan korkuyla doğrulmuş, gözleri sesin geldiği yere, pencereye kaymıştı. Tahtadan olan pencerenin kanatları rüzgar yüzünden açılmıştı ve duvara çarpıyordu. İkisi de açık olan pencereden dışarıdaki kapalı havayı, şiddetle yağan yağmuru çok iyi bir şekilde görebiliyordu. Koyu gri gökyüzünde tekrar şimşek çaktığında Jeongguk inleyerek kendisini yatağa bıraktı ve örtüsünü başına geçirip Taehyung'a arkasını döndü.

Tavrını gören Taehyung Jeongguk'un örtüyle kapattığı sırtından başını çevirip ilk önce güçlü rüzgar yüzünden açılmış olan pencereden içeri giren ve yere gelen yağmur damlalarına, sonra da tekrar şimşek çakan gökyüzüne baktı. "Her doğum gününde fırtına olduğunu söylediğinde sana inanmalıydım."diye mırıldandı dışarıya bakmaya devam ederken.

Rüzgar tekrar esince tüyleri diken diken olmuş, o da örtüyü omuzlarına kadar çekmiş ve yatakta biraz geriye gidip sırtını duvara yaslamıştı. Daha dün uyumalarından önce hava sımsıcaktı, bu yüzden Choi Hanesine geldiklerinden beri olduğu gibi üstsüz uyumuşlar ama tabii ki de değişen hava sebebiyle şimdi üşümüşlerdi.

"Çok güzel."derken gözleri hala koyu gökyüzünde ve iki de bir şimşekler yüzünden parlayan bulutlardaydı.

Önceden Jeongguk, doğum gününün yaklaşmasıyla ilgili kutlama hazırlığı yapan Choi Hanesi'ne doğum gününde fırtına olacağı için kutlama istemediğini söylemişti ama kimse onu dinlememişti. Hem hava her zaman olduğu gibi kavurucuydu, hem de gökyüzünde bir tane bile bulutun olmadığı bir haftadaydılar. Ve herkes onlara öğretilen bilgilere göre sadece başkentte fırtına olduğunu biliyordu çünkü burada asla fırtına olmaz, sadece bereket için bulutlar sakince gözyaşlarını bırakırdı. Bu, hayatları boyunca böyleydi. O yüzden kaba olmamak için Jeongguk'a  gülümseyip hazırlıklarına devam etmişlerdi.

Taehyung, Jeongguk'un ona fırtınalı bir günde doğduğunu söylediği zamanı hatırlıyordu ama o zaman her doğum gününde fırtına olduğundan bahsetmediği için Jeongguk'un kutlamadan kurtulma amaçlı böyle bir yalan söylediğini düşünmüştü.

Tekrar yakınlarında bir yere şimşek çaktığında ve oda bir saniyeliğine beyazlaştığında Taehyung gülümsedi. "Her doğum gününde böyle mi oluyor gerçekten?"

Jeongguk iç geçirdi. "Evet."dedi boğuk bir sesle. "Pencereyi kapatır mısın? Görmek istemiyorum."

"Ama ben görmek istiyorum!"dedi Taehyung. "Çok güzel, Jeongguk! En son Kim Ormanı'nda böyle fırtınalı bir hava görmüştüm ve bu beş kış öncesiydi."

Jeongguk örtüyü indirip kafasını örtünün altından çıkarıp ona döndü. "Kim Ormanı mı?"dedi merakla. "En Kuzey'e mi gittin?"

"Tabii ki de gittim!"dedi Taehyung da ona dönerek. "Kutsal Mavi Ay Günü için siz Kuzey'e gitmiyor musunuz?"

Jeongguk kafasını eğip iki yana salladı ve o da yatakta doğrulup Taehyung gibi sırtını duvara yasladı. "Cliff Hanesi, Ateş Krallığından kimseyi kabul etmiyor.  Zaten Cliff Hanesi'ne gidebilmek için Kim ve Jung Hanelerini de geçmek gerek ama biliyorsun, oralar Toprak Krallığı'nın... Ateş Krallığı sadece ticaret amaçlı Kuzey'e veya diğer krallıklara gidiyorlar ama ben hiç gitmedim. Ama babam ticaret dışında da kutsal yerlere sahip olmak istediği için hep kuzeye doğru fetihlerini yapıyor."

Taehyung kafasını salladı. Kendisinin Kral ve Jeongguk ile karşılaşması da ateş başkentinin kuzeyindeki Büyülü Orman'da gerçeklemişti. Ormanda yaşayan ve kuzeydeki Toprak Krallığı ile güneydeki Ateş Krallığı arasında tampon bölge olan Hwaa Hanesine ait bölgeye saldırmışlar, cadılarını öldürmüşlerdi. Taehyung'un annesi de ateş askerlerinin kurbanı olmuştu o gün. Taehyung, annesiyle olduğu zamanlarda öğrendiği kadarıyla Kral Jeon, ilk başta kuzeye batıdan gitmeyi planlamıştı. Ateş Krallığının batısında ve Ateş Denizi'nin ardında olan Toprak krallığının topraklarını kuzeye bağlayan köprülerini askerleri için kullanacaktı. O yüzden önceden Bereketli Topraklar adındaki toprakları savaşta kazanmıştı ama zamanla o toprakların çoraklaşmasıyla şimdiki adı Çorak Topraklar olan yeri ele geçirmişti ama ilerisine gidememişti. Çorak Topraklar'da askerler bataklıklara saplanmış, toprakların çoraklaşmasıyla oluşan kum fırtınaları ise askerlerin gözlerine zarar vermişti. Çorak Topraklar'dan geri çekilseler de Kral Jeon savaşına aralıklarla devam ediyordu. Savaş için yeterli parayı, askeri topladığında tekrar ve tekrar bir yerlere saldırıyor, cadıları öldürüyor, insanlara eziyet ediyordu. Kutsal yerlere ulaşmak için kutsal olmayan davranışlar sergiliyor, insanları yakıyor ve her varlığa zarar veriyordu.

shameless | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin