bekar bir baba olan jeon jungkook, üniversite öğrencisi olan yan komşusunun uçuk yaşam tarzı ile on yaşındaki küçük kızı arin için kötü bir örnek olacağını düşünüyordu. tek sorun ise, arin kesinlikle çok havalı olduğunu düşündüğü yan komşuları lisa'...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
i drink what you leak and i smoke what you sigh
∴
Jungkook sabaha taptaze bir şekilde uyanacağını sanmıştı. Sadece sanmıştı.
En nefret ettiği şeydi daha alarmı çalmadan uyanmak. Telefonunun ekranına bakıp asıl uyanması gereken saatten çok daha erken uyandığını görmek tüm sinirlerini bozmuştu.
Daha da sinirini bozan şey aslında uyanmamış, uyandırılmış olmasıydı. Sabahın 6 buçuğuydu ve yan daireden bir şeyleri parçalıyormuşçasına sesler geliyordu. Jungkook komodininin üstündeki gözlüklerini gözlerine yerleştirip hızlıca yataktan kalktı. Yan taraftaki kız yapıyordu, biliyordu. Canına tak etmişti.
Geçen günkü gibi kapısına dayandı. Kapıya sertçe vuruyor, bir yandan da uzun uzun zile basılı tutuyordu. Dairenin içinden gelen kafa patlatıcı sesler tüm apartmanda mı yankılanıyordu yoksa sadece Jungkook'un beyninin içinde mi anlamaya çalışırken açılmayan kapıyla beraber daha da sinirlendi. Dümdüz bir insan bu saatte dan dan ne yapıyor olabilirdi ki?
Sinirle içeri geçti, balkona çıktı. Henüz güneş her yeri aydınlatmaya yetecek kadar ısı vermiyordu. Buna rağmen o kadar sinirle dolmuştu ki ince tişörtünün içinde titreyen vücudnu fark etmemişti bile. İşlevsiz duvardan yandaki balkona doğru uzandı ve seslendi, "Buraya bak velet."
Perdesi çekilmemiş camlardan içerisi net şekilde gözüküyordu. Jungkook şaşırmadı, tam bir 'velet' eviydi. Duvarlar poster, raflar biblo doluydu ve tavana boydan boya asılmış peri ışıklarına bir de sahte sarmaşık dolandırılmıştı. L koltuğun üstünde bir sürü kitap ve kağıt-kalem gelişi güzel fırlatılmış gibiydi. Nispeten dağınıktı. Orta sehpanın üstü farklı renklerde mumlarla doluydu ve bir de yanmakta olan bir tütsü vardı. Bu kız kesinlikle bundan daha ergen olamazdı.
Kısa şortunun üstünde crop ve belinde bağladığı oduncu gömleğiyle Lisa salonda, ağzında sigara, elinde çekiçle, yerde parça parça duran bir eşyaya vurup duruyordu. Kendisine seslenildiğini açık olan cam sayesinde duydu. Dudaklarının kenarı sinsice havalandı. Balkona çıkmadı, camdan kafasını uzattı, "Sana da günaydın," dedi gıcık bir sesle, "Uyandırdım mı yoksa?"
"Bilerek yapıyorsun, değil mi? İnat olsun diye evde eşya mı parçalıyorsun?"
Lisa dudağını büzdü, "Yo," dedi, "3 hafta önce aldığım kitaplığı monte edesim geldi."
"Tam şuan mı?" diye tısladı Jungkook. Lisa sigarasını parmaklarının arasına aldı. Kafasını yana yatırıp kötü şekilde tebessüm etti, "Bilmem farkında mısın ama özel alanıma giriyorsun. Sanırım polis çağıracağım."
Jungkook imayı gayet de anlamıştı. Dili sinirle ağzının içinde geziniyordu, "Güzelce rica ettiğimde müziği kısmış olsaydın polis çağırmama gerek kalmazdı."
