31. İHANETİN ACISI
Korkudan vücudumuzdaki tüm uzuvlarımız titrerdi. Benim genelde o korkuyu fark edişim bacaklarım sayesinde olurdu.
Şimdi ise bacaklarım hiç durduramayacağım bir şekilde titriyordu. Avucumda tuttuğum telefonum titrerken, görüş alanım bulanıklaşmaması için kendimi sıktım.
Eflah, bana olan nefretini bir mesajla belli etmişti.
Gerçekten yaptıklarım onu benden nefret ettirecek düzeyde miydi? Oysaki onlar benim ailemi mahvederken ben ona nefretimi bile göstermemiştim.
Gözlerimi telefon ekranından alıp karşımda oturan ablama çevirdim. Etrafı ilgiyle süzüyordu ve ilgisi benim üzerimde değildi.
O an hiç düşünmeden oturduğum yerden çantamı da alarak ayağa dikildim. Bu hareketim titreyen bacaklarım için bir işkence olsa da ablamın bakışlarının bana uğramasını sağlamıştı. Ablama, başımla dış kapıyı işaret edip, "Hava alıp geleceğim. Bunaldım burada," dedim sakin tutmaya çalıştığım sesimle.
Ablam önce bana boş boş baktı, sonra da omuz silkip etrafı izlemeye koyuldu. Bu umursamaz davranışı ilk defa işime gelmişti.
Ablama son kez bakıp ona arkamı dönerek çıkışa doğru yürümeye başladım. Adımlarımı sakin ve her şey yolundaymış gibi atmaya çalıştım. Birkaç komiserin bakışları beni bulsa da bakışlarını çekmeleri çok uzun sürmemişti.
Kendimi dışarı attığım gibi ilk yaptığım şey temiz hava almak olmuştu. Kalbimdeki baskılayıcı acı ve korkudan titreyen vücudumun temiz havaya cidden ihtiyacı vardı.
Gözlerimi gökyüzünde biraz gezdirdikten sonra bakışlarımı elimdeki telefona çevirdim. Önce etrafımda tanıdık birileri var mı diye baktım, sonra da elimdeki telefonu çantama atarak karakolun çıkışına doğru yürüdüm.
Yaptığım aptalcaydı. Biliyordum.
Sadece tek istediğim onunla yüzleşmekti.
Karakolun biraz ilerisinde olan kafeye gözüm ilişti: yavaş ve sakin adımlarla oraya yürürken gözlerim çevrede dolandı. Birkaç insanla göz göze gelmek beni korkutmadı, aksine içimdeki isteği daha da diri tuttu.
Kafenin merdivenlerini çıkarken, dışarıdan kafeyi süzdüm. Sakin bir yere benziyordu. Umarım göründüğü gibi sakindir. Şu an gürültülü bir ortamı çekebileceğimi zannetmiyordum.
Kafenin kapısını itip içeri girdim. Yeşil gözlerim etrafta gezindi hızlıca. İçerisi fazla kalabalık değildi, bu iyiydi. Gözlerim bu sefer boş yer bulma ihtiyacıyla dolandı ve cam kenarında boş bir yer bulmam uzun sürmedi.
Cam kenarında oturmam böyle bir durumda mantıklı olmasa da şu an düşüneceğim bir şey değildi. Evet, ablam belki beni görebilirdi. Evet, Korkut görebilirdi. Evet, Yiğithan görebilirdi. Tanrım! Bu liste fazla uzundu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAŞ ON YEDİ |TAMAMALANDI|
Roman pour AdolescentsSuçlular Serisi I. KİTAP ❝Özür dilerim anne, ben bir suçluya aşık oldum.❞ ©2020 | mellifluoes