Minho.
"Nasıl olmuşum?"
Sorduğum soruyla, hyunjin telefondan başını kaldırıp bana bakmıştı. Gözlerinde yine aynı parlayan şeyleri görebiliyordum.
"Olm madem böyle şeylerin var niye giyinmiyorsun?"
"Sus hyun. Sırf senin aşkın için gidiyorum."
"Belli belli. O yüzden bu kadar özenle hazırlanmışsındır.
"Hyun!"
"Tamam tamam kızma."
Siyah bel çantamı alıp hyunjin'e birelikte evden çıktık. Ben kapıyı kitlerken hyunjin omzuna dokunup duruyordu.
"Yine ne var hyunjin?"
"Arkana bak."
Arkama baktığımda, sabah seungmin ile bildiğim araba vardı.
"Ciddi olmazsın."
"Bu onun arabası mı?"
"Maalesef..."
Bizi bekleyip, beklemediğini anlayamıyordum derken, arabadan şoför inerek annesini kaybetmiş çocuklar gibi beni çağırıyordu.
"Efendim, efendim! Lütfen bu arabaya binin."
"Sağ o-"
Hyunjin, sözümü bitirmeden beni kolumdan tutup arabaya sürüklemişti.
"Tabii bineriz, çok sağ olun."
Hyunjin'e ters ters baksam bile, onun yüzünde güller açıyordu.
"Bizi bu arabaya neden bindirdin? Hem ne yazdın öyle de adam araba gönderdi?"
"Çok bir şey değil ya. Alt tarafı, 'arkadaşımla gelicem ve bu saatte dolmuş bekleyemem araba gönderin' yazdım."
"Bir de emrivaki yaptın yani?"
"Öyle de denebilir."
"Hyunjin, ne yap ne et, şu an önümüzde duran şoföre dua et canım arkadaşım."
Hyunjin biraz tırsarak geri çekildi. Yine de o yüzündeki gülümseme kaybolmuyordu. Hyunjin'e olan sinirimi çıkartamadığım için göt üstü oturmak bile zor geliyordu bana.
"Geldik efendim buyrun."
Şoför kapımı açarak, yüzeysel bir göz gezdirme yapmıştı. Burdaki herkes mi garip olur anlamıyorum ki? Biz indikten sonra şoför arabası ile uzaklaşmıştı. Biz ise restoranta baka kalmıştık.
"Olm bu seninle ilk tanıştığımız restorant değil mi?"
"Evet o."
"Hatta içeride asılı bir fotoğrafımız da var!"
Hyunjin gülerek ilerlemeye başlamıştı. Bense hâlâ içeri girip girmemekte tereddüt ediyordum.
"Hadisene!"
Hyunjin'in yanına gidince birlikte yürümeye başlamıştık. Sürgülü kapı açıldığında, jeongin elinde dosya ile koridorun ortasında bekliyordu. Bize bakınca gözleri açılmıştı. Hyunjin'i beklemiyordu sanırım.
"Biz de sizi bekliyorduk, buyrun lütfen."
Ben onların önünden yürüyordum, onlar da arkadan geliyorlardı. Masaların olduğu yere gelince seungmin'i gördüm. Orda oturmuş, elindeki şey her neyse dikkatlice onu inceliyordu.
Hyunjin'in kulağına yaklaşıp "umarım buna değer." diyerek, seungmin'in yanına gittim. Onlar jeongin ile bir masaya geçip oturmuştu.
"Merhaba."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
beyzbol topu - 2min
FanfictionÜnlü beyzbol oyuncusu seungmin'in zafer sevinci ile attığı top, oraya zorla getirilmiş, oyunla alakası bile olmayan birinin kafasına denk gelir.