toz duman, 1

103 12 28
                                    

"Aman abi, dikkatli tut onu." dedim kamyondan kolileri indiren abiye. Elinde tuttuğu kolinin içinde makyaj malzemelerim vardı. Ne yani? Gayet önemliydi bence.

"Tamam kızım, tamam." demişti abi bıkmış bir tavırla.

Gözlerimi makyaj malzemelerimin olduğu koliden diğer kolileri taşıyan abilere çevirdim. Kitaplarımın olduğu koliyi taşıyan abinin yanına ufak ufak koşarak ilerledim.

"Abi sen onu bana ver, yoruldun zaten."

"Yok, götürürüm ben."

Gülümsemeye çalışarak, "Yorulmuşsundur abicim sen, versene işte."

"Götürürüm diyorum kızım." demişti benimle inatlaşarak.

Çattık ya!

"Abi gözünü seveyim ver, sabahtan beridir burada dikilip duruyorum, hiçbir şey yapmadım. İçim rahat etmiyor ya!"

Sanırım duygu sömürüm işe yaramış olacaktı ki abi yukarıya doğru bakarak sabır dilemiş ve oldukça ağır olan koliyi bana uzatmıştı.

Koliyi alt tarafından tutup kucakladım. Kolinin büyüklüğünden önümü göremesemde kendime inanıyordum, başarabilirdim bence koliyi sapa sağlam çıkarmayı.

Ha gayret Çağla, YAPABİLİRSİN!

Derin bir nefes alıp vermemin ardından koliyi daha sıkı kavrayıp binanın girişine yöneldim. Kapıdan sorunsuz şekilde geçmiştim, merdivenlerde de kendimden aynı performansı bekliyordum.

İlk katı başarıyla çıktıktan sonra sıkıca tuttuğum koliyi basamağa bırakıp alnımda ki terleri sildim elimin tersiyle. Biraz soluklandım ve tekrardan kucakladım koca koliyi.

İkinci katıda sorunsuz çıkmıştım, neredeyse daireme varmak üzereydim. İçimden kendi kendime motivasyon konuşması yaparken bir şeye çarpmamla beraber sertçe yere düşmüştüm. Kolide yeri boylamıştı böylelikle.

Yaşadığım şoku atlatıp neye çarptığımı görmek için kafamı kaldırdığımda gri saçlı, hemen hemen benim yaşlarımda bir çocukla göz göze gelmiştim.

Çocuk elini uzatıp telaşla, "Çok pardon, çok pardon. Dalgındım biraz." demişti.

Hala olayın şokunda olduğumdan cevap vermeyip elini tutmakla yetinmiştim sadece. Elini tutmamla beni yavaşça kaldırmıştı.

"Gerçekten çok özür dilerim. İyi misiniz? Canınız acıdı mı?" diye sıraladı arka arkaya.

"İyiyim.." dedim kalçama giren ağrıyla, "Sanırım?"

"Hastaneye gitmek ister misiniz?" dedi mahçup bakışlarını bana gönderirken.

Abart sende, düştük alt tarafı.

"Hayır, hayır. Gerçekten iyiyim." diye itiraz ettim.

"Emin misiniz? Yakın bir hastaneye gidebiliriz, gerçekten."

Ağzımı açıp tekrardan itiraz edeceğim sırada çocuğun tam arkasında ki kapı açılmış, bakışlarım oraya dönmüştü.

"Berat sen hala gitmedin mi oğlum? Kendi kendine mi ko-"

Demek ismi Berat'tı. Lan bir dakika, bu Dorukhan değil mi?

"Çağla?" dedi kapıdan kafasını uzatan Dorukhan.

"Dorukhan?"

Dorukhan kapının arkasından çıkıp hızlıca yanıma gelip kollarını vücuduma sardı. Dorukhan'ı görmeyi beklemediğimden dolayı şaşırmıştım, biraz geçte olsa bende kollarımı ona sardım.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 06, 2024 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

toz duman, berat ayberk özdemirWhere stories live. Discover now