3.BÖLÜM;MANOLYALAR.

42 1 0
                                    

Beyaz evin biraz uzağındaydım.
Siyah gözlüklerimin ardından bakıyordum o kan gölüne dönmüş eski eve.
Yutkunamadım. Boğazıma bir yumru oturdu.

O eski görüntüler gözümün önüne gelmişti bile.
Unutmak mümkün değildi.
Kendime bunu yapmayacaktım. Eve girmeyecektim. Acı çekmek istemiyordum.

Aklım bunları söylerken, adımlarım ondan bağımsız eve yöneldi. Kapı hep açıktı.
İçeri girdiğimde tüylerim diken,diken olmuştu.

Mertin sesi. Annemin gülüşü. Babamın sevgisi.

Gözlerimin bulanıklığından etrafı göremezken gözlüğümü çıkardım. Etrafa baktım. Herşey aynıydı. Resim yaptığımız masaya kadar.

İlk önce mutfağa gittim. Annemin neşeyle yemek yaptığı mutfakta hiç bir ses yoktu. Annem yoktu.
Tezgaha baktım. Sonra ise mutfağın camından gözüken küçük oyun parkımıza.
Sonra ise üst kata çıkıp annemle babamın odasına girdim.

Yine herşey aynıydı. Biraz tozlanmıştı,ama odanın içerisi annem kokuyordu.
Daha fazla bu odada kalırsam dağılacak,asla toparlanamayacaktım.
Mertin odasını es geçerek kendi odamın kapısına gittim.

Odanın kapısında 'Biricik kızımız'ın'
Yazan pembe tabela vardı.
Kapı kolunu kavradım ve içeri girdim.
Kulaklarıma müzik kutusundan çıkan ses dolmuştu. Balerin dönüyordu, müzik devam ediyordu. Odam hâlâ aynıydı. Bir sürü oyuncak, oyun çadırları,kocaman kitaplığım,prensesli çarşafım.

Gözlerimden sicim sicim firar eden göz yaşlarını elimle silerek durdurmaya çalıştım.
Babaannem biliyordu. Burası ile elbet bir gün yüzleşmek için gelecektim.
Suçluydum. Biliyordum.

Arkamdan gelen çıtırtı sesi ile arkamı aniden döndüm. Arkamda kimse yoktu,ses uzaktan gelmişti. Müzik kutusu bu odadaki en ağır şey olduğu için alıp merdivenlere ilerledim.
Etrafıma baktığımda kimse yoktu,ya da görmüyordum.

Bu ıssız sikik köşkte biri beni öldürse kimsenin ruhu duymazdı.
O yüzden korkmaya başlamıştım.
Evin kapısına doğru koştum ve çıktım.

Burası bir hataydı. Bir daha asla gelmeyeceğim tek limandı.
Sadece iki adım uzakta olan arabama bindim ve köşkün otoban yoluna ilerledim.

🧊

Eve 2 saat yolculuğun ardından varabilmiştim.
Arabayı park edip evimin merdivenlerinden çıkarken,kapının aralanmış olduğunu gördüm.

Göz yaşlarımın ıslattığı kirpiklerimi kırpıştırdım ve kapı koluna uzanıp iyice açtım.
Vestiyerin üzerindeki süs bibloyu alıp evi gezdim. Arkadan bileğime bir el dolanması ile bağıracaktım ki ağzım kapatıldı.

"Ne güzel bir karşılama böyle."

Tanıdık ses ile gerilmiş bedenim rahatladı.
Arden elini ağzımdan ve bileğimden çektiğinde
Ona dönüp göğüsüne vurdum.

"Arden ödümü kopardın!Ne işin var evimde? Nasıl girdin?"

Sorumu önemsemeyerek salondaki koltuğa kendini attı.

"Neden ağladın?"

Sorusu ile gözlerimin ağrıdığını hissettim.
Yanındaki koltuğa oturacağım sırada belimden tutarak kucağına oturtturdu.
Ellerimi saçlarıma geçirdim ve birbirine girmiş saçlarımı ayırdım.
Arden çenemden tutarak yavaşça suratımı ona çevirdi.

|KAVANOZDAKİ KELEBEK.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin