Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
indila, tourner dans le vide
Kim Taehyung yeni yetme biri değildi; ne kadar bir ilişki yaşama konusunda kendini geri planda tutmuş olsa da arzu duyma ve şehvet duyguları konusunda deneyimliydi. İnsanlar neden bu duyguları yaşadığını küçümser, dile getirmekten utanırdı, bilmiyordu. Şehvet duygusunu kontrol edebiliyordu. Ailesinin olmadığı zamanları değerlendiriyor, kendine dokunuyor, hayallerini süsleyen birini buluyordu mutlaka. Taeri yüzüne kapanmaya başlanan ve kilitlenen kapının nedenini anlamak için o yaşlarda küçük olsa da, kız kardeşine uygunsuz bir durumda yakalanmaması gerektiğini biliyordu.
Jeon Jungkook hayatına girdiği andan beri tüm duyguları en uç noktalarda yaşamaya alışmıştı. Onu seviyor, ona tapıyordu. Jungkook'un mutluluğu için her şeyi yapmaya hazırdı. Mutluluğu en tepede, hüznü en derindeydi. Gece yarısı gözlerini rüyadan araladığında o saklı duygu tüm benliğini ve bedenini sarmıştı. Jungkook, Romeo ve Juliet oyunundaki beyaz kıyafetleri içinde dans ediyordu. Oda aynalarla çevriliydi ve ona dönüktü. Jungkook her aynada farklı bir yansımaya sahipti. Zarifti. Parmak uçlarında yükseliyor, kapalı gözleriyle vücudunu hareket ettiriyordu. Kısa gömleği beyaz teninin kıvrımlarını ortaya seriyor, Kim Taehyung'un dudaklarını teninde gezdirmek istemesine neden oluyordu. Güzelliği baş döndürücüydü. Ani bir hareketle belini kıvırıyor, vücudunun üst kısmını yarıya kadar eğiyor, Taehyung'un rüyasının içinde bile uç noktalarına kadar titremesine neden oluyordu.
Jeon Jungkook gözleri kapalı dans ediyor, Kim Taehyung'u ateşlerin içinde zarafetiyle tek başına bırakıyordu.
Gözlerini araladığında terlemiş ve ateşler içindeydi. Kasıklarından başlayan baskı bedenine yayılıyor, belini bükmesine neden oluyordu. Jungkook'u hemen yanında, elleri teninde gezerken hayal etmeden duramıyordu. Beyaz tenine dokunduracağı öpücüklerin geride bırakacağı izleri düşünüyordu. Parmakları pijamasından içeri girmeden hemen önce komodininin üst çekmecesine uzanmış, kremi almıştı. Parmaklarına sürdüğü soğuk krem titremesine neden olmuştu. Jungkook'un en gizli noktalarını keşfetmek için duyduğu ihtiyaç ile parmakları penisini sarmış, ritmik hareketlerine odaklanmıştı. Dudakları tek bir sesin odaya dökülmemesi için sıkıca birbirine kapanmıştı. Gözleri kapalıydı, başı yastıkta geriye doğru gitmişti. Jungkook'u doldurduğunu, içinde kıvranırken geriye giden başını, açıkta kalan boynunu, beyaz teni hapseden dişlerini düşündü. Belini kıvırışını, adını ihtiyaç dolu bağırışını hayal etti. Çok güzeldi, Jeon Jungkook'u bir kez olsun hayal etmeden duramazdı.
Kim Taehyung dudaklarına işkence etmeyi keserek sevgilisinin adını mırıldandı; eli kirlenirken derin nefesler alıyor, göğsü inip kalkıyordu. Saçları alnına yapışmıştı. Gözleri yorgunlukla beyaz tavanı izliyordu. Boğazı tutmuş olduğu iniltilerinden kurumuştu. Bir an kendini aptal gibi hissetti. Jungkook huzurlu bir uykunun içindeydi ve o, bir arsız gibi onu hayal ederek kendine dokunmuştu. Hisleri öylesine birbirine karışmıştı ki, ağlamak istedi! Elini pijamasından çıkardı, herhangi bir yere dokunmamaya çabalayarak ayaklandı. Odasında bir banyo olduğu için şanslıydı, gecenin bu saatinde banyoya girme nedeni için kimseye hesap vermesi ya da rahatsız etmesi gerekmiyordu.
