4 Ağustos 1383
Harrison malikanesi ve civarı pek nadir duyulan bir ses ile yankılanmaktaydı. Öyle ki uşaklar bahçeye çıkmış sesin geldiği camın altında tedirgin bir bekleyişteydiler ve köy yolundan geçen birkaç atlı da merakına yenik düşmüş gibiydi. Kahya Doris aralarından birini derhal kaleye gidip Lord Ferguson çağırması için görevlendirmişti. Adelard Harrison malikaneye kıyameti getirmişti ve ona Louis Harrisonun sesi de eşlik etmekteydi. Seslerin yükselmediği sakin ve huzurlu bu ev neredeyse olmamış birşey tanıklık ediyormuş gibiydi...
"Sen ne yaptığını sanıyorsun Ha!" Adelard dişlerini sıkarak oğlunun üzerine yürüdü.
"Adelard, Louis yeter" Maeve elini ağzına kapatıp birbirlerine diklenen baba oğula baktı.
"Ne yapmışım ben! Kendi isteklerimi ve doğrularımı belirtmem ve kabul ettirmiş olmam sana ne diye bu kadar dert oldu baba!" Louis bağırdı.
"Bana danışmadan nasıl böyle birşey yaparsın!" Adelard olduğu yerde bir tur dönüp titreyen eliyle masadaki mektubu alıp oğlunun göğsüne çarptı.
"Ben yanlış birşey yapmadım!" Louis mektubu alıp yere attı. "Bana bağırmayı kes!"
"Louis lütfen!"
"Benim hakkımda, bana danışmadan nasıl böyle bir karara varırsın. Ne demek sürgün fessi!"
"S-sürgün fessi?" Maeve gözlerini kırpıştırdı.
"Hakkın olanı almak ne zamandan beri hata oldu ha! Senin yapamadığını yaptım diye mi bu öfke!" Louis gözlerini irice açarak babasına doğru bir adım attı ve aynı anda yüzüne yediği tokat ile dişlerini sıktı.
"Adelard!" Maeve ikisi arasına girerek oğlunu ardına aldı.
"Çık dışarı karışma Maeve!"
"Bağırma anneme!"
"Oğlunun evleneceğini biliyor musun Maeve?" Adelard karısına baktı.
"Louis?" Maeve arkasını döndü "B-bu nereden... Kim?"
"Sonra konuşalım anne..." Louis annesinin yüzünü avuçları arasına alıp dolan gözlerinden akan bir iki damlayı sildi. "Bu gözlerden akan her bir damlanın hesabını soracağım yemin olsun"
Adelard dudaklarını dişleyip burun kemiğini sıvazladı hata etmişti. Ona herşeyi olduğu gibi anlatarak ve bunu kabullenmesi isteyerek yanlışların büyüğünü yapmıştı.
"Neler oluyor!" Noah merdivenleri koşarak çıkıp kapı önünde titreyen yeğenini kollarından tuttu.
"B-bilmiyorum dayı." Laura güçlükle konuştu. "İngiltereden bir mektup geldi ve..."
Noah yeğeninin başını okşayıp onu kenara çekti. Ardından kapıyı beklemeden açıp içeri baktı. "Ne bu hal! Sesiniz yolun başından duyuluyor!"
Maeve dişlerini sıkarak ağabeyine baktı. "Bu adamı sakinleştir Noah yoksa ben yapacağım!" Kadın kocası ve oğluna bakıp odadan çıktı.
"Beğendin mi yaptığını!"
"Sen hala ne diyorsun!" Louis babasına yeniden bağırdı.
"Louis!" Noah yeğenine döndü. "Çık dışarı sakinleş"
Louis hararetle aldığı nefesleri dizginlemeye çalışarak kapıyı ardından çarptı.
"Adelard geç otur iyi görünmüyorsun" Noah adamı oturtup su verdikten sonra yakasını açıp nabzını dinledi. Oldukça hızlıydı. "Sakin ol"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM MELEĞİ
Ficción históricaÖyle tutkuluydun ki hayata başlarken... Şimdiyse küçücük bir çiçek teselli ediyor seni... Aradaki o büyük boşluğun adı, Aşk olsa gerek... Cezmi Ersöz Geçmişin sırları açığa çıktığında intikam uğruna hayatını baştan sona değiştirmeye karar veren genç...