o t u z s e k i z

76 11 89
                                    

Demir...

Herkes sevmezdi karanlığı. Ürkütücü gelirdi, savunmasız hissettirirdi veya güvensiz. Oysa benim sığınağım karanlık olmuştu. Zifiri karanlık bana hep iyi hissettirirdi, asıl o zaman tüm gardımı indirirdim. Karanlığı en çok acılarımı da beraberinde gizlediği için severdim.

Bu yüzden tercihimi çoğunlukla siyah giyinmekten yana kullanıyordum. Verdiğim söz uğruna tek rengim bu değildi ama tek bir parça da bile olsa kullanırdım. En fazla azaltabilirdim ama vazgeçemezdim. Bana güvende hissettiren tek şey oydu artık.

Siyah deri ceketimi üzerime geçirdiğimde adımlarım da dışarıya doğru yol almıştı. Serin rüzgar saçlarımı da hareketlendirirken ağır ağır yürümeye başladım.

Bugün yine hiçbir yere sığamadığım günlerden birindeydim.

Okul yoktu bugün. Bu yüzden uyanır uyanmaz spor yaparken bulmuştum kendimi. Bedenime bakmayı hep sevmiştim ama şu zamana kadar bunu hiç düzenli bir şeye dönüştürmemiştim. Kendime iyi bakmamın tek sebebi kalp ağrımdı. Güzel olan ama acıya bürünen O'ydu

Derin bir nefes aldım. Yetmedi, bir kez daha aldım. Olmuyordu, onsuz nefes bile ciğerlerimde isyan ediyordu.

Sertçe yutkundum ve gelmek istediğim yere ulaştığımda kendimi yere bıraktım. Sırtım ağacın gövdesine yaslanırken başımı geriye attım ve gözlerimi yumdum.

Yine tüm yaşanmışlıklar baştan sona zihnime doldu. Yine acı nefesimi kesti. Hiçbir zaman rahat nefes alamayacağımı biliyordum. Zaten o gittiğinden beri hiçbir şey eskisi gibi olmamıştı, olmayacaktı.

İçimi çürüten bu acı ancak gözlerimi sonsuza dek yumduğumda peşimi bırakacaktı.

Tanıştığımız günden son anımıza kadar ki süreci düşünmek, tekrar ve tekrar zihnimde bu anıları yaşamak ve aynı acıyı birçok defa hissetmek devamlı yaptığım bir şeydi. Elimde değildi. Onsuz olsamda onsuz yaşayamıyordum.

"Demir… Seni çok seviyorum, biliyorsun değil mi?"

"Sen benim mucizemsin, kalan kısacık vaktimde bana ışık olansın. Demir, sen benim her şeyimsin."

"Lütfen, bana söz ver… Gideceğimi biliyordun, hep biliyorduk," Kendini tutmaya çalışsada gözlerinden yaşlar süzülmüştü. Uzanıp onları anında sildim. Onun ağlamasına dayanamıyordum. "Tüm renklere küsmeyeceğine söz ver, sonbahar yüzünden yaza arkanı dönmeyeceksin. Ben gidiyorum diye sen de öyle olacaksın diye bir şey yok. Anlıyorsun beni, değil mi? Senin mutsuz olacağını bilirsem yapamam Demir, bana söz ver."

O hastane odasında verdiğim söz yüzünden hâlâ buradaydım.

Bazı sözler hiç verilmemeliydi. Bazı vedalar hiç edilmemeliydi. Ve bazı sevişler, bu kadar can yakmamalıydı.

Annemi çok küçük bir yaşta kaybetmiştim. O kadar ufaktım ki onun suretini anımsayamıyordum bile. Yıllar sonra ilk kez bir fotoğrafı elime geçtiğinde tanışmıştım annemle. O güne dek annem nasıl görünürdü bilmezdim.

Hâlâ sesini bilmiyorum mesela. Gülünce nasıl görünüyor, benimki gibi gözleri kısılıyor mu bilmiyorum. Kokusu asla soluyamacağım kadar uzaktı bana. Hiçbir zaman gözlerinin bana değdiğini göremeyecektim.

Babam ise tam bir umutsuz vakaydı. Annemden sonra mı böyle olmuştu bilmiyorum ama baba kelimesinin asla yakışmayacağı birisiydi. Hayatım boyunca ona en fazla birkaç kez bu sözcüğü kullanmıştım.

Hayatımın büyük bir bölümünde babam ile yaşasamda ben kendi kendimi büyütmüştüm. Hep tek başına ve yalnızdım. Umursanmayan, asla görülmeyendim. Bir hiç olandım.

Sonra o gelmişti. Tüm çıkmazlarımda bana umut olmuştu. O beni kurtarmıştı ama ben onu kurtaramamıştım.

Kalbime çöken ağırlık içimi yaktı. Boğazımda hiç geçmeyen yumru varlığını korurken nefesim tıkandı. Gözlerimin yandığını hissedebiliyordum ama kendimi sıktım. Sonuna kadar dirensemde yanaklarımdan süzülen ıslaklığa engel olamadım.

Ellerimin arasından kayıp gidişi benim de sonum olmuştu. Onunla yaşamış ve onunla da ölmüştüm.

Bana yaşamı hissettiren güzel yeşil gözlerini hayata kapadığı an benim de yaşamım son bulmuştu.

Yine uzun bir süre orada kaldım. Bu ağacın yanında geçirdiğimiz güzel anıları düşündüm. Kahkahaların sesini uzaktan duyar gibi oldum. Gözleri parlayarak bana bakışını ve zamanla da soluşunu yüreğim sancıyarak düşündüm.

Kaybedene kadar değerini bilmezsin, derlerdi. Ben değerini bilmiştim, varlığının mucizeliğini hep hissetmiştim, o hâlde neden gitmişti?

Usulca kalktım oturduğum yerden ve ağır adımlarla uzaklaştım oradan. Sanki olabilirmiş gibi daha yorgun hissediyordum kendimi. Acı hep yoğundu ama bazı anlar bunu daha fazla kaldıramayacak kadar güçsüz hissediyorum.

Eve doğru yürürken sahil yolundan gitmeye karar verdim ve rüzgâr saçlarımla dans ederken yönümü değiştirdim. Düşüncelerimi susturmak zordu. Geçmişe dönmemek ve onu hayal etmemek ise imkânsız.

Kısa bir süre sonra gördüğüm ikili adımlarımın durmasına neden oldu. Kayra ve Elçin.

Birlikte buradaki açık tavuk pilavdan almış ve bir yandan gülerken bir yandan da sohbet ediyorlardı. Bakışlarım Elçin'in yüzünde gezindi. Gülümsemesi öyle büyüktü ki bu beni bile şaşırttı. Onu tanıdığımdan bu yana böylesine gülebileceğini hayal bile edemezdim.

Uzaktan bile olsa gözlerindeki parıltı azımsanmayacak kadar belirgindi. Tüm bedeni kahkahalarından dolayı sarsılırken bir eli karnına gitti. Gülmekten yorulmuştu.

Onu böyle gülerken ve yemek yerken görmek beni şaşırtsa da Kayra'nın bunu yapabileceğini biliyordum. O Elçin'in hep aradığı, yolu yanlış kişiye düşse bile sonunda doğrusunu bulduğu kişiydi. Onun gözünü açacak ve hayata döndürecek, onu kurtaracak kişiydi.

Ara ara konuşmalarımızdan ve dertleşmelerimizden benzer acılara sahip olduğumuzu anlamıştık. Ailelerimizden yaralıydık, bu yaşımıza kadar onlardan ufacık bir sevgi kırıntısı görmemiştik ve yalnızdık. Çok yalnızdık.

Ona hep iyi davranmıştım ama buna rağmen kalp kırıklığının sebebi olmaktan kaçamamıştım. Onu incitmeyi hiçbir zaman istememiştim ama çok acı çekmişti. Güzel kalbi benim yüzümden uzun bir süre yara almıştı.

Şimdi ise Kayra sayesinde tüm o yaralar kapanmış ve hiç açılmamış hâline geri dönmüştü. En başından beri istediğim gerçekleşmiş ve beni unutmuş, sonunda onu mutlu edebilecek birine kalbini emanet etmişti.

Başka şartlar altında olsaydık onunla arkadaş olmayı çok isterdim. Onun gibi iyi bir arkadaş ile konuşmak ve vakit geçirmek güzel olurdu eminim ki ama yaşananlar bu ihtimali çizip atmıştı. Şimdi sadece benden uzakta mutlu bir hayat sürmesini istiyordum. Hep hak ettiği o hayatı yaşamasını istiyordum.

Bakışlarımı onlardan çekip beni göremeyecekleri şekilde uzaklaştım. Kısa sürede eve ulaştığımda yine yalnızlığımla baş başaydım.

Tüm bir ömür boyunca peşimi bırakmayan yalnızlık.

Kendime baktım. Senin de istediğin gibi çok sağlıklıyım ve verdiğim her bir sözü tuttum. Ne renklere küstüm ne de yaza arkamı döndüm. Gülümsemenin mucizeliğini unutmadım. Senin aksine uzun uzun yaşıyorum ve her bir anın da kıymetini biliyorum.

Fakat tek bir şey; hiçbir zaman mutlu hissedemiyorum.

Hiçbir şekilde içimdeki bu acı terk etmiyor benliğimi ve aklımdan çıktığın bir an bile yok, güzel kızım.

Tüm zaman boyunca ve hâlâ sana kavuşacağım anı sabırsızlıkla bekliyorum.

Başka bir hayatta yeniden kavuşalım, olur mu benim güzel, biricik kızım?


ezberimde yüzün
silmek öyle kolay mı?
kaderimde bir düğüm
çözmek öyle kolay mı?

Yara İzi ❧ ᴛᴇxᴛɪɴɢHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin