Yüksek bir yerden düşme hissi ile gözlerimi aralayıp kafamı kaldırdım ve duvarda asılı olan saate baktım. Son dersteydik.
"Hiç uyanmasaydın ya."
Yeonjun'un gülerek konuşması üzerine güldüm ve dersi doldurmak için giren nöbetçi hocadan izin alıp tuvalete gittim elimi yüzümü yıkamak için.
Buz gibi su ile yüzümü yıkayıp kendime geldiğimde ise yeniden sınıfa döndüm.
Dersimiz edebiyattı fakat Bay Kim bugün gelmemişti. Onun yerine İngilizce hocamız Bay Jeon ders doldurmak için gelmiş ve sınıfı serbest bırakmıştı, ses yapmamak şartı ile. Peki bizim sınıf bu şarta uyuyor muydu?
"Sessiz olun, olmayacaksanız dağılın!"
Kesinlikle hayır.
Bay Jeon elinde ki kitabı kapatıp sinirle sınıfa doğru seslendiğinde herkes susmuş ve sessizce yerlerine geçmişti. Bay Jeon ise memnuniyetle kitabını okumaya geri dönmüştü.
Bende sınıfa ve Bay Jeon'dan nasıl korktuklarına gülüp kafamı yan tarafımda duran cama doğru çevirdim dışarıyı izlemek için lakin okulun diğer binasının çatı katında gördüğüm genç ile gülüşüm aniden solmuş ve gözlerim sonuna kadar açılmıştı.
"Bay Jeon, lavaboya gidebilir miyim?"
Elimi kaldırarak acele acele izin istediğimde benim aksime sakin hareketlerle masanın üzerinde ki ayracı kitabın arasına koymuş ve kitabı kapatarak bana dönmüştü; "Daha az önce geldin Taehyun."
"Yeniden gitmem gerek."
"Peki, git."
Bay Jeon izin verir vermez kelimenin tam anlamıyla koşarak sınıftan çıktım ve diğer binanın çatısına çıkmak için merdivenleri çıkmaya başladım.
Merdivenleri çıktıktan sonra çatıya açılan kapının önüne geldiğimde nefeslenmeden kapıyı açıp koşar adımlarla çatının ucunda duran gencin yanına gittim ve kolundan tuttuğum gibi geriye doğru çektim.
Geriye doğru çekmemle dengesini kaybeden çocuğu belinden kavradım ve canının acımaması için üzerime düşmesine izin verdim.
Yere düştüğümüzde yakınlığımızdan dolayı kulağından dışarıya sızan müzik kulaklarıma ulaştı.
"Bırak beni ağlayayım."
"Bir adamın ağlamaması gerektiğini söylüyorlar."
"Bende şarkının ağlamasına izin verdim."
Ben şarkının verdiği hava ile istemsizce gözlerimi kapatırken o hızla üstümden kalkmış ve "Ne yapıyorsun sen!" diye bağırmıştı.
Yerden kalkıp üzerimi silkeledim ve kollarımı açarak derin bir nefes aldım; "Gördüğün gibi nefesleniyorum."
"Madem nefesleniyorsun ne diye beni geri çektin?"
"Manzaramı kapatıyordun."
Verdiğim cevap ile kaşları mümkünmüş gibi daha çok çatılmıştı; "Ne halin varsa gör."
Benimle baş edemeyeceğini düşünüp ya da uğraşmak istemediği için, ki ikinci seçenek daha olasıydı, üzerimden kalktıktan sonra çıkarttığı kulaklıklarını geri takmış ve yanımdan geçmek için hamlede bulunmuştu fakat sert olmayacak bir şekilde bileğini tuttuğum için durmak zorunda kalmıştı.
Boştaki eliyle kulaklıklarını yeniden çıkartıp bana döndüğünde sinirle bir şekilde konuşmaya başladı; "Şimdi de mi manzaranı kapattım?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Call Out My Name || ᵗᵃᵉᵍʸᵘ
FanfictionBirbirimizi bulduk. Yıkık bir yerden çıkmana yardım ettim. Beni rahatlattın. Ama sana aşık olmak benim hatamdı. Seni ilke koydum. Sana gururla ve açık bir şekilde sahip çıktım. Ve zor zamanlarda seni yanımda tuttuğumdan emindim. Bu yüzden adımı söyl...