Merhabalar biz geldik! Keyifli okumalar dilerim. Oy ve yorumlarınızı eksik etmezseniz çok mutlu olurum.instagram; iremilkiin
wattpad: iremilkinnAriana Grande- Positions
Hayatta çoğu zaman şansa inanmazdım. Şans insanların kendine bulduğu bir kılıftı bana göre. Şansı kendimiz elde edebilirdik. Kendi şansımızı kendimiz yaratabilirdik. Şu an kapısından girdiğim atölye bana bunları düşündürüyordu. Burası için çok çabalamıştım, günlerce uykusuz kalmıştım. Bazen hiçbir şey yolunda gitmeyecek diye ağlamıştım, bazen yaptığım işlerden aldığım övgülerle gururlanmıştım. İyisiyle kötüsüyle bugün buradaydım ve buraya sahiptim. Bu şans değildi. Birçok insan bunu şans olarak görüyordu. Ailemin maddi durumu iyi olduğu için bu sayede buralara geldiğimi düşünüyorlardı. Ama bunlara kulaklarımı tıkamayı öğrenmiştim, öğrenmek zorunda kalmıştım. Çünkü eğer kulağımı tıkamasaydım şu an ki halde olmazdım. Bazı şeyleri görmezden gelmek gerekiyordu. Düşüncelerle boğuşmuşken kafamı toplayıp derin bir nefes aldım. Bugün yine sabah erkenden kalkıp rutin işlerimi yapmıştım. Yolda gelirken de poğaça alıp gelmiştim.
''Günaydın herkese! İşlerinizi bırakın çayları kapın gelin sıcacık poğaça aldım.'' Yüksek sesle dediğim şeyle hepsi kafasını işlerinden kaldırıp bana baktı.
''Ama çok iş var.'' Sena'nın mızmızlanmasıyla bıkkınca nefes verdim. Bu dünyada tanıdığım en işkolik insandı.
''Bırak şimdi işi, kahvaltı yapalım hep beraber. Sonra çalışırız.'' Elimdeki poğaça dolu poşeti masaya bıraktım. Çok geçmeden Ali de tepsi de çaylarla beraber gelmişti. Masaya güzel bir ziyafet kurup yemeye başladık. Konu tabi ki yine iş olmuştu ama en azından herkes bir yudum çay içip bir şeyler yemişti. Gerçekten çok güzel bir ekiptik. Onlarla çalışan patron ilişkisinden daha çok arkadaş gibiydik.
Bol sohbetli geçen yirmi dakikadan sonra Sena'nın zoruyla masadan kalkıp işlerimize dönmüştük. Ben de odama girip kumaşları dikmeye başladım. Bu iş için başkası vardı ama kumaşlarla ilgilenmeyi seviyordum. Geçen bir saatten sonra kumaşlarla işim bitmişti. Odadan çıkıp mutfağa yöneldim. Kahve içmek şu an bana iyi gelecekti. Çok sık kahve tüketmezdim ama bazı günler vücudum resmen kahve diye bağırıyordu. Bugün de o günlerden biriydi. Kendime bir kupa kahve doldurup odama döndüm.
Semih'in okul partisi yaklaşıyordu ve ben birkaç gündür ona partide giymesi için takım elbise dikiyordum. Kravatından gömleğine kadar her şeyiyle kendim ilgileniyordum. Bundan haberi yoktu ona sürpriz olacaktı. Hala takım elbise arayışındaydı ama içine sinen hiçbir şey bulamıyordu. Bugün son detaylarla ilgilenip artık ona hediye edecektim. Simsiyah bir takım elbiseydi. Beyaz gömleği ve mavi kravatı vardı. Süs olsun diye mendil de dikmiştim. Mendilin üstünde adı yazıyordu. Kendimi kaptırmış dikimle uğraşırken kapı çaldı.
''Gel!'' Diye seslendim.
Sena elinde kumaşlarla içeriye girmişti.
''Kalite kontrol zamanı.'' Gülüp kumaşları kontrol etmeye başladım. Bazen aldığım kumaşta bir sorun çıkıyordu ve bunu çok sonra fark ediyordum. Ondan dolayı artık dikmeden önce kumaşları bir gözden geçiriyordum. Semih'in takım elbisesini kenara itip Sena'nın getirdiği kumaşlarla ilgilenmeye başladım. Yaklaşık yarım saat sonra kumaşlarla işim bitmişti ve ben tekrardan Semih'in takım elbisesine odaklanmıştım.
Boynumun ağrısıyla eğildiğim yerden dikleştim. Gözlerimi önümdeki takım elbise ve gömleğe çevirdim. Saatler sonra bitirmiştim ve şu an karşıda gördüğüm görüntü tüm yorgunluğuma değmişti. Her şeyiyle harika olmuştu. Suna teyzeden Semih'in gömleğini ve pantolonunu alıp ona göre ölçü almıştım. Umuyordum ki ona tam olacaktı. Gözlerimi takım elbiseden çekip saate çevirmemle sekize geldiğini gördüm.. Ayağa kalkıp toparlandım. Semih için diktiğim eşyaları da alıp odadan çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HENNA
General Fiction''Ne işin var burada?'' ''Seni görmeye geldim.'' Tek kaşım kalktı. ''Sebep?'' ''Bir sebebi mi olması lazım? Seni görmek istedim sadece.'' 29072023