Ölen insanları yıldızlara benzetirlermiş. Babaannem ben küçükken öyle söylemişti. Annemi çok özlüyorum diye ağladığım bir gün, sanırım üzüntüm geçsin diye böyle bir yalan uydurmuştu bana. İşe de yaramıştı aslında. Ne zaman annemi hatırlamak istesem hep başımı kaldırıp gökyüzüne bakar, annem ile konuşurdum. Yanımda olsa nasıl olurdu diye düşünürdüm. Fakat babamın vefatından beri onu hatırlamak için hiç böyle bir şey yapmamıştım ve bu durum beni şu an aşırı derecede rahatsız ediyordu. Babamı da çok seviyordum ben. Evet, pek vakit geçirmişliğimiz yoktu ama beni ne kadar sevdiğini, onun için ne kadar önemli olduğumu özellikle onun ölümünden sonra çok daha iyi anlıyordum.
"Ne düşünüyorsun?" dedi yanıma uzanmış şekilde benimle beraber yıldızları izleyen Ali.
"İnançlarımızın kuvvetini." dedim derin bir nefes alarak.
"Örnek vermek gerekirse?" derken başını hafifçe bana doğru çevirmişti.
"Küçükken babaannem, annemin yıldız olduğunu ve beni oradan izlediğini söylemişti." dedim gülerek. "Bunun mümkün olmadığını bilmeme rağmen, inancım tam."
"Neden mümkün olmasın?" dediğinde şaşırarak ona bakmıştım. Ben daha çok gülmesini veya ne bileyim işte bunu beklemiyordum.
"Nasıl mümkün olsun?" dedim alaycı bir tavırla.
"Belki de yıldız sadece benzetmek amacıyla ihtiyaç duyulmuş bir varlıktır. Yani babaannenin bunu söylemekteki asıl amacı annenin seni izlediği ve yaptıklarından haberdar olduğudur." dediğinde başımı çevirip ona baktığımda gayet ciddi olduğunu gördüm.
"Sen de babanın seni izlediğini mi düşünüyorsun?" diye sordum bir anda. Hemen pişman olmuştum zaten. "Özür dilerim." dedim yutkunmasını izledikten sonra.
"Düşünmüyorum." dedi net sesi ile. "Biliyorum."
"Sence ne düşünüyorlardır hakkımızda?" dediğimde o da başını çevirerek gözlerime baktı bir süre.
"Annen; senin büyüyüp çok güzel ayrıca çok da iyi kalpli bir kız olduğunu görünce mutlu olmuştur." dedi tebessüm ile. "Baban ile buluştukları zaman sevinmiş ve beraber senin başarılarını izlemeye başlamışlardır. Bu da onları gururlandırmıştır." dediğinde gözümden firar eden yaşlara engel olamamıştım. "Babam ise, senin gibi bir eşim olduğu için mutlu olmuştur. Hep nasihat ederdi. 'İyi bir iş seni yükseltir, kötü bir iş ise batırır. Fakat iyi bir eş seni yüceltirken kötü bir eş seni bitirir. Battığın işten çıkabilirsin fakat bittiğin an bir daha asla filizlenemezsin.' derdi. Şimdi ise kendimi güçlü, köklü bir ağaç gibi hissediyorum." derken baş parmağı ile burun kemerime akan bir damla yaşı silip güç verir şekilde gülümsedi.
"Çınar ağacı." dedim gülümseyip burnumu çekerken. "Sen tüm ailenin babası, yani çınar ağacısın. Ondan hepimizin gölgende saklanması. Heybetinin duydurduğu bu güven, o güzel his bu yüzden." dedim gülümsememi iyice büyüterek. "Evet, evet. İşte bugün seni anlatabileceğim o tanımı buldum." deyip, tavanda açtıkları o kocaman pencereden tekrar yıldızlara baktım. "Annem, babam ve hiç tanışmadığım diğer babam. Bu aile için sakın endişelenmeyin çünkü bizim çok kuvvetli ve hepimize yetecek kadar geniş gölgesi olan, çok büyük bir çınar ağacımız var. Ve hepimiz çok mutluyuz, siz de mutlu olun." bir süre öylece bekledim. Hiçbir tepki vermeyen Ali'yi bekledim. Yanında ben varken bile yalnız kalmak istediğinde kalsın istedim ama başaramadım. Dönüp ona baktığımda yıldızlara bakarken gözlerinden usulca akan yaşları görünce bir an donakaldım. Ne yapacağımı, ne diyeceğimi bilemediğim bir anda idim ve zamanın durmuşluğu kalbine bir hançer misali batıyordu.
Elim yavaşça o güzel yüzüne gitti. Parmaklarıma değen sıcak yaşlar ile kalbimdeki hançer biraz daha derinleşti. Kim bilir ne acılar çektin, ne acılar çekiyorsun Korkmaz Ali Atabey. Bu güzel gözlerin içerisine hapsolan o karanlık ne çok acı veriyordur sana. Ne çok pes etmek istemiş ama ailen için o acılara göğüs germişsindir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TRABZON GÜLÜ
Novela JuvenilDikkat: Bu kitap tam bir aile sıcaklığı hissettirir. Gereksiz entrikalara ve +18 sahnelere ev sahipliği yapmaz. Bu güzel yolculukta bana destek olursanız sevinirim. ~~~~~~~~~~ Hani daha ne olabilir ki dediğimiz bir an vardır ya, işte ben o anı yaşa...