1| İş Başvurusu
"Menemen hazır, doluşun."
Miraç'ın sesini duymamla yüzümü yıkayıp tuvaletten çıktım. Odama uğrayıp şarjda bıraktığım telefonumu alıp saati kontrol ettim, neredeyse öğlen olacaktı. Telefonumu eşofmanımın cebine atıp mutfağa girdim. Gürcan çayları doldururken Miraç herkesin tabağına bir şeyler pay ediyordu. Yeni uykudan uyandığı belli olan Mehmet'in saçlarını okşayıp yanına oturdum. Hale hemen kucağıma yerleşirken yanağına bir öpücük kondurup daha rahat oturmasını sağladım. Halide'de o sırada karşımdaki sandalyede oturmuş elindeki bezle çatalını temizliyordu. "Düşürdüysen başka çatal vereyim abim?" dedim.
Başını iki yana sallayıp "Gerek yok abi." dedi.
Ben ona gülümserken sofraya yeni oturan Gürcan "Yalnız ekmek bitmiş, birinin alması lazım." dedi.
Tüm gözler Mehmet'e döndüğünde yeni ergenliğe giren kardeşim göz devirdi bize. "Daha dün aldım ya?"
"Dün aldıysan bugünde alabilirsin yani abim?" dedim gülerek. Oflayarak sofradan kalktı, zaten hepimiz -kendi de dahil- yine onun gideceğini biliyorduk. "Oflama abiye. Pantolonumun cebinden al parayı."
Biz beş kardeştik. En büyük çocuk bendim, benden sonra sırasıyla Gürcan, Mehmet ve ikizler yani Hale'yle Halide geliyordu. Miraç'la beraber altı kişi aynı evde yaşıyorduk ve halimizden oldukça memnunduk. Miraç ise benim yıllardır en yakın arkadaşımdı. Çocukluğumuzdan beri yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmemişti ve bu yılın başlarında ev arkadaşı olmuştuk. Çocuklarla iyi anlaşabiliyor, ev işlerine elinden geldiğince yardım ediyordu. Ondan iyi ev arkadaşı da arkadaş da bulamazdım.
"Abi..." dedi Gürcan gözlerini kaçırıp "...benim akbil sıfırlanmış da..." Utana sıkıla söylediği şeye gülümseyip saçlarını karıştırdım.
"Hallederiz abisi." dedim gülümseyip. Gürcan'ın bu yıl sınav senesi olduğu için son birkaç aydır gergindi. Patlamaya hazır bomba gibi geziyor sürekli olarak ders çalışıyordu. Şimdi ise üniversite sınavına sadece 2 hafta kalmıştı. Bu yüzden derse ara vermesini istemiştim, yine de her gün kütüphaneye gidip birkaç saat de olsa ders çalışıyordu. Haliyle akbilin de doldurulması gerekiyordu.
"Abi..." dedi bu sefer de Mehmet "...bizim okulun gezisi varmış da, mezun olacağımız için hoca hepimizin gelmesini rica etti. Pikniğe gidilecekmiş. Ücrette 25 liraymış."
Çayımdan bir yudum alıp "Tamamdır abim, gidersin." dedim. Mehmet ortaokuldan mezun oluyordu, aralarında en hızlı büyüyen oydu. 4 yaş küçük olmasına rağmen neredeyse Gürcan'la aynı boydaydı şimdiden sıpa.
"Aaa abiiii..." diye hevesle konuşmaya başladı kucağımdaki Hale "...biz şimdi okula başlayacağız ya, bize yeni çanta alalım mıı?"
Meyve suyunu ağzına uzatıp içmesini sağlarken "Alırız fıstığım, Halide'm sende istiyorsun dimi?" dedim.
Halide sarı kıvırcık saçlarını kulağının arkasına sıkıştırıp "Benim çantam var zaten abi." dedi. Tombiş yanaklarını ısıra ısıra sevesim vardı onu. Hale'yle ikisi bu yıl ilkokula başlayacaklardı. Hale her ne kadar süslü, enerjik, istekleri bitmeyen bir çocuksa Halide'de o kadar sessiz sakin, gerekmedikçe konuşmayan bir çocuktu. Bu yaşında bile derdi bana zahmet olmamaktı.
Ona yine de bir çanta alabileceğimizi söylemek üzereydim ki telefonum çalmaya başlamıştı. Bir elimde Hale'nin belinden tutarken boştaki elimde cebimden telefonumu çıkardım. Mahalleden taşınan çok sevdiğim bir abimdi arayan. "Efendim abi?" diyerek cevapladım aramasını.
"Hazar'ım, nasılsın koçum çocuklar nasıl?"
Neşeli sesiyle beni de gülümsetmişti Nurullah abi. "İyiyiz abi asıl sen nasılsın görüşemiyoruz kaç zamandır?"
"İyiyim be oğlum nasıl olalım çalışıyoruz. Ne diyeceğim ben sana, şu bizim şirkette eleman açığı var. Büyük patron kendine özel koruma arıyor. Aklımdaydın sen ama unutmuşum haber vermeyi. Bugün başvurular yapılacak, ilgilenir misin aslanım?"
Hevesle görmeyeceğini bilmeme rağmen başımı sağlayıp "İlgilenmez miyim be abim?" dedim.
Heyecanlı sesime kahkaha atıp devam etti "E hadi işin yoksa Cv'ni de kap gel bir saate, konumu atarım ben sana birazdan."
"Tamamdır abim, çok sağ ol hakkını ödeyemem."
"Hadi hadi kerata, görüşürüz bekliyorum."
Telefonu kapatmasıyla merakla bana bakan aileme çevirdim bakışlarımı. "İş buldum lan."
Hepsi sevinçle bir şeyler söylerken pek odaklanamamıştım onlara. Çünkü gerçekten heyecanlıydım. Yemeği bitirmeyi beklemeden kalkıp hazırlandım. Miraç'ta benimle beraber evden çıkarken çocukları Gürcan'a emanet etmeyi unutmamıştık.
Bir saat olmadan şirkete varmıştım. Kapıda beni karşılayan Nurullah abi sağ olsun içeride kaybolmadan başvurunun yapılacağı yere gitmiş Cv'mi teslim etmiştim. Benim gibi başvuru yapan neredeyse 15-20 kişi vardı. Maaşın çok yüksek olduğunu duyduğum için şaşırmamıştım bu duruma. Hemen ardından bizlere beklememizi, seçilen 5 kişinin mülakata gireceğini söylemişlerdi. Bu sebeple neredeyse yarım saat beklemiştim diğer adaylarla birlikte.
Yarım saatin sonunda sekreterlerden biri olduğunu öğrendiğim kızın gelip onaylandığımı söylemesiyle kendimi büyük patronun kapısının önünde bulmuştum.
Heyecanla nefesimi tutarken kapı açıldı. İçeride yalnızca o vardı. Kendinden emin bakışlarıyla, dik duruşuyla oturduğu masada bizi karşıladı.
Eymen Kandemir, çok otoriter bir adamdı.
.
yeni bi macera naber gaahgsah
patron-koruma-holding sever misiniz bilemiyorum her kurguda farklı bi ilişki işlemeyi sevdiğim için kusur kalamazdım
Eymen ve Hazar'ın hayatına hoşgeldiniz burası oldukça karışık ama merak etmeyin çok eğlenicez :)
24.04.2023
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Say Yes To Me | bxb
Roman d'amour[TAMAMLANDI] Ben onu dışarıdaki tehlikelerden korumak için görevlendirilmiştim, aşık olmak hiç hesabımda yoktu. - Başımı eğip altımdaki Eymen'e baktım. Gözlerinde gerçek korkuyu görebiliyordum. Yutkunup daha sıkı tuttu gömleğimi. Gözlerimiz birbirin...