Bölüm 4

149 8 1
                                    

Binaya zar zor girdikten sonra elimdeki öküz ölüsü poşetlerle yukarı çıkmaya koyuldum . Tabii yeni komşuların da eşyaları çıkıyordu o sırada yukarı o yüzden insanların işine engel olmamak için acele etmeye çalışıyordum ama bu allahın cezası poşetleri ne kadar kolay çıkartabilirim ki ?

İlk kata zar zor çıktıktan sonra önümde daha beni bekleyen 2 kat daha vardı , ya böyle bir binaya neden bir asansör yapmazsınız ki! Kendi kendime oflarken arkamdan bir ses duydum

"Yardım etmemi ister misiniz?"
Arkamı döndüğümde benden biraz küçük gibi duran ve daha önce görmediğim bir çocuk bana bakıyordu .

"Ah şey teşekkür ederim "
Poşetleri elimden aldı ve bana ;

"Kaçıncı katta yaşıyorsun ?" Diye sordu.

Aslında elimdeki 3 poşeti de almasını beklemiyordum , o üç öküz ölüsü poşeti nasıl çıkartacaktı ki yukarı diye şaşkınlıkla düşünürken sorusuna cevap vermem gerektiğini hatırlayıp mahçup bir şekilde;

"En üst kat ." dedim .

O poşetlerle ben de onun arkasından yukarı çıktık . Vardığımızda yorulduğu çok belliydi ama bunu belli etmemeye çalıştığını çok net bir şekilde anlayabiliyordum.

"Yorulmuş olmalısın , keşke hepsini tek başına çıkartmaya çalışmasaydın poşetler çok ağırdı . "

"Önemli değil , o kadar da ağır değildi ."
(Tabi tabi görebiliyorum .)

"Peki o zaman , çok teşekkür ederim tekrardan "

"Rica ederim "

Onu daha önce burada hiç görmemiştim bu yüzden acaba burada mı yaşıyor diye merak etmiştim , ve aptal merakımı yenilip ;

"Şey acaba burada mı yaşıyorsun? Seni daha önce hiç görmemiştim "

"Aslında burada yaşamaya başlayacağız desem daha doğru olur . Bugün taşınıyoruz biz ."

Ahhh o zaman sanırım bu çocuk yeni taşınan komşuların oğlu falandı? Neyse daha da birşey merak etmeyeceğim , neden bu kadar meraklısın Y/n cidden !

" Ah demek öyle ", ( ah ne demeliydim ki ? Hoşgeldin desem mi? Yok canım , köy muhtarlarının köy girişine astırdığı köyümüze hoşgeldiniz yazıları gibi .
E eviniz hayırlı olsun mu diyim ? Neyim ben emlakçı falan mı ? )
Ben kendi düşüncelerimle cebelleşirken ;

"Şey bu arada adın ne ?"

Sorduğu soru karşısında şaşkınlıkla kaldım . Aslında abartılı birşey sormadı çocuk adımı sordu ama , yine de garip gelmişti.

"Y/n ben, senin adın ne?"

"Şey Bohyuk benim adım "

Biz konuşurken aşağıdan kalın bir ses ; "Bohyuk! Neredesin sen ? Hadi daha taşınacak çok şey var! " diye bağırdı .

"Şey üzgünüm ama gitmem gerek , görüşürüz Y/n " dedi ve aşağı indi.

" Acaba çocuk kaç yaşında ? Benden küçük olduğu kesin . " Diye kendi kendime fısıldaşırken büyükannem kapıda belirdi ;

"Ah Y/n geldin mi? Yorulmuşsundur kesin "
dedi ve poşetleri içeri aldı , bende onunla birlikte eve girdim .

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
~The boy that I met in Summer ~ /  Jeon WonwooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin