【ALVIN】
Lucien'in evine geçmeden önce kendi daireme gittim ve üstüme rahat bir şeyler giydim. Bunu yaptıktan sonra, onun evine gitmeye hazırlandım ama küçük, iğrenç bir hamamböceği ile karşılaştım ve tahmin edin ne yaptım.
Hiçbir şey. Kesinlikle hiçbir şey.
Çığlık attığım ve bir psikopat gibi odanın içinde zıpladığım kısmı atlarsanız, ölü gibi davrandım. Uçabildiğini fark ettiğim için onu öldürmeye bile kalkışmadım. (Hamam böceklerinden korkuyorsanız, uçabilenlerle savaşmamanız gerektiğini bilirsiniz. Bunlar kelimenin tam anlamıyla Şeytan'ın vücut bulmuş halleridir.)
Sonra elimde en sevdiğim yastığımla Lucien'in yanına gittim. Evet, favori bir yastığım var. (Beni yargılamayın, yoksa ben de sizi yargılayacak bir şey bulurum.)
Lucien'le yatağında yan yana yatarken, bakışlarımızı boş tavana dikmişken, ona evde hamam böceğiyle olan küçük olayı anlattım ve gülmeyi bitirmesi yaklaşık on beş dakika sürdü, yine de onu uzaya göndermek istemem sadece birkaç dakikamı aldı.
"Hey, nasıl oldu da henüz doğru kişiyle tanışamadın?" Merakımın onu rahatsız etmesine veya üzmesine yol açmamasını umarak sordum.
"Gerçekten bilmiyorum... Sadece hayatımı geçirebileceğim birini buldum diye düşünürken sonunda yine beni hayal kırıklığına uğratıyor. Bu biraz kulağa bencilce gelebilir ama demek istediğim, sonunda her zaman başka birini buluyorlar ya da baştaki tanıdığımdan farklı oluyorlar. Ya da bazen öyle cümleler sarf ediyorlar ki, onlara olan ilgimi kaybetmeme neden oluyor."
"İnsanlar her zaman hayal kırıklığına uğratır, ha?" Derin bir iç çektim.
"Yani, her zaman değil..." diye söze başladı. "Sanırım hayal kırıklığına uğradığım zaman herkese kapılarımı kapatıyorum."
Bunun üzerine neredeyse kalbim yerinden çıkacaktı. Bunun beni neden hem özel hem de çaresiz hissettirdiğini anlayamıyordum.
"Seni hayal kırıklığına uğratmamaya çalışacağım..." dedim kısık bir sesle. "Umarım sen de beni hayal kırıklığına uğratmazsın."
"Bunu neden yapayım?" diye sordu küçük bir sırıtışla. "Seni üzmemek için her şeyimi veririm."
Hayır... Bu kötüydü. Nedense midem düğüm düğüm olmuş ve bir uçurumdan itilmiş gibi hissetmiştim. Başka bir deyişle, insanların birine âşık olduklarını anlatırken hep bahsettikleri o kelebekler, şu an karnımda aralıksız kanat çırpıyordu.
Hoşlanıyor muydum? Mümkün değil. Lucien'e karşı hiçbir şey hissetmiyordum. Biraz bile. Cehennemde kar yağmasına eşdeğer bir durumdu.
"Hey, müzik dinlemek ister misin?" diye sordu. "Henüz uykum yok, biraz kafamızı dağıtabiliriz."
"Olur." dedim. "Kimim ki böyle bir teklifi reddedeyim?"
Başını sallayarak komodinin üzerinden telefonunu aldı ve kulaklığı kaptı, "Bunları daha hiç kullanmadım, bu yüzden kulak kiri veya başka bir şey için endişelenmene gerek yok."
"Bilgilendirdiğin için teşekkürler?" Kulaklığın birini alıp kulağıma yerleştirmeden önce sessizce kıkırdadım. Aynısını o da yaptıktan sonra, sonunda bir şarkı bulana kadar telefonunda gezindi. Ardından telefonunu yatağın üzerine, ikimizin arasındaki boşluğa koydu ve rahat bir nefes alarak iki kolunu da başının arkasına yerleştirdi.
"Mystery of Love?" nefesim kesildi. "Bu şarkıya resmen âşığım."
"Call Me By Your Name izledin mi?" diye sordu bana bakarak.
"Hayır, izlemedim. Ya sen?"
"Ben de izlemedim. Ama filmin şarkısını dinler dinlemez âşık oldum."
"Yine de Love Victor'ın daha iyi olduğunu duydum." diye konuyu açtım. "Görünüşe göre karakterler arasındaki uyum çok iyiymiş ve aynı zamanda birçok konuya değiniyormuş."
"Belki bir ara birlikte izlemeliyiz." diye teklif etti. "Sen de istersen tabii."
"Çok isterim." diye gülümsedim.
Sonra üzerimize sessizlik çöktü. Şarkının geri kalanı boyunca konuşmadık ve sonunda şarkı sona erdiğinde, yan tarafına döndü ve bir süre yüzümü inceledi.
"Yan yana yaşadığımız üç yıl boyunca neden benimle hiç konuşmaya çalışmadın?" diye sordu. "Amacım iğnelemek falan değil, sadece gerçekten merak ediyorum."
"Utandım sanırım? Taşındığın gün senin için kurabiye yapmayı planlıyordum ama biliyorsun ki yemek yapma becerilerim berbat ötesi. Peki, sen neden hiç gelmedin?"
"Seni her zaman arkadaş grubunla takılırken gördüm ve yük olmak istemedim, anlıyor musun? Hayatının bu haliyle memnun gibiydin. Çevremde insan tutamayan birisi olarak, sana adım atarsam her şeyin yine kötüleşeceğini düşündüm." diye bitirdi acı bir kıkırdamayla. "Özgüvensiz biriyim."
"Aslında anlıyorum. Ama arkadaşlarım senin için şimdiye kadar tanıştıkları en harika insan olduğunu düşünüyorlar, yani yanılmışsın işte değil mi?"
"Sadece onlar mı? Sen öyle düşünmüyor musun?" Kendini beğenmiş bir gülümsemeyle kaşını kaldırdı.
"Ben de öyle düşünüyorum." dedim hiç duraksamadan. "Sen gerçekten tanıştığım en harika insansın. Uzun, çok uzun zamandır hiç kimseyle bu kadar eğlenmemiştim."
"En son ne zamandı?"
"Eski sevgilimle, belki?" İç çektim ve tavana baktım.
Bir süre sonra sessizliği bozdu. "Umarım eski sevgilinden daha iyi olabilirim." diye yanıt verdi.
"Zaten öylesin." dedim ona bakarak.
"Gerçekten mi?"
"Gerçekten."
Ondan sonra arkamı döndüm ve üzerimize yine sessizlik çöktü. Bu sefer biraz daha uzun süre sessiz kaldık ve birkaç saat önce kendime sorduğum soru tekrar aklıma geldi.
"Hey, Lucien?" Yumuşak bir sesle konuştum ve o da sessiz bir mırıltı çıkardı.
"Benimle çıkmayı düşünür müydün?"
Ağzımı açtığım an pişman olmuştum. Bunu neden ona sordum ki?
Utanç dolu saniyelerden sonra gelen tek şey sessizlikti. Yavaşça ona dönüp baktım ve acı gerçek suratıma çarpsa da rahat bir nefes aldım. Çoktan uykuya geçmişti bile.
Yüzümde sevecen bir gülümsemeyle, telefonunu kenara koymadan ve gece lambasını kapatmadan önce kulaklığı ikimizin de kulağından çıkardım.
"İyi geceler, Lucien."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pest Control 🕷
Ficção Adolescente❝Saat gecenin 3'ü, ne istiyorsun?❞ ❝Odamda hamam böceği var benim için öldürür müsün?❞ 〤 Alvin 24 yaşında olmasına rağmen böceklerden çok korkan biridir. Bu nedenle, bir gece dairesinde hamamböcekleri gördüğünde daha önce hiç konuşmadığı, çekici yan...