Nilay Çağlayan'nın
Ağzından...Derin bir nefes aldım. Tam karşısında, birazcık gerisindeydim. 7 ay. tam 7 ay dır buraya geliyor ve içimi döküyorum. Artık bunu bir terapi olarak görmeye başladım.Yada belkide sadece takıntıdır benimkisi. Bir iki adımda yanına geldim, buz gibi soğuk mermerden oluşan taşına oturdum. ellerimi isimsiz mezar taşında gezdirdim ve konuşmaya başladım.
"Merhaba, ben geldim. "
Ses yok. Çünkü o bir ölü.
"Bugün tam 7 ay oldu. Seninle tanışalı. "
Gene ses yok. Çünkü konuşamaz.
Aklım aylar öncesine giti. buraya ilk geldiğim güne.
7 ay önce:
Gözümden akan yaşları durdurmaya çalışıyordum ama olmuyordu. Yaşadıklarımı artık bedenim kaldırmıyordu. Yolda yürüyordum.biyandanda peçete ile yüzümü temizliyordum. İnsanlar bana bakıyorlardı ama umursamıyordum. Sonra bir anda durdum kalbim... Kalbime bir sancı girdi ilk önce .sanki bir el tutuyordu kalbimi ve sıkıyordu.
Elimi kalbime koydum .Bir süre gözlerimi kapattım ve geçmesini bekledim ama geçmedi. Gözlerimi açtım etrafıma baktım, Caddede çok fazla bir insan yoktu. Yolun karşı tarafında bir mezarlık vardı. Neden bilemem ama oraya gitmek istedim. adımlarım o tarafa doğru yöneldi. Belkide içimi dökücek birisine ihtiyacım vardır. Beni yargılamadan dinlicek birisine, beni anlamasada benim, beni anladığını düşündüğüm birine, belki sırımı paylaşacağım birine, belki derdimi anlatacağım birine. kısaca konuşmaya ihtiyacım vardır. Karşı tarafa Geçtim ve Mezarlığın girişine geldim. Kalbimdeki o sancı hala geçmemişti. Neydi bu? neden böyle hissediyorum? Mezarlığa girdiğimde etrafa şöyle bir baktım. işte burası huzurun dünyası, ölülerin dünyası. burada kimse kimseye kötülük edemezdi. Bazen keşke bir ölü olsam diyorum o zaman hiç bir şeyle savaşmak zorunda kalmazdım. Gözüme takılan şey mezarlığın en köşesinde siyah mermerden olan, etrafında hiç mezarlık olmayan bir mezardı. Ne garip tıpkı bana benziyodu.
Tekti... Tektim. Adımlarımı oraya yönlendirdim Ve soğuk mermere oturdum. Toprağı kupkuruydu üstünde hiç çiçek yoktu. Oda benim gibi kimsesiz kalmış anlaşılan. Ama ben onu yalnız bırakmicam. Bir süre burda kaldım. içimden gelen herşeyi anlatım. sonra kalktım üstümü sirkeledim. Yarın tekrar gelmek üzere mezarlıktan çıktım. ne tuhaf az önce kalbimde bir ağrı vardı şimdi ise yok. İstemsizce dudağımın kenarı yukarı doğru kıvrıldı. Mutlu olmuştum ama niye? mutlu olmam için bir neden yoktu. Eve doğru ilerlemeye başladım. Annemin yüzünü görmek zorunda kalacağım için Bir an gene moralim bozuldu ama bu çok uzun sürmedi. yolda giderken yağmur yağmaya başladı, sokaktaki insanlar saklanıcak yer arıyorlardı. Bense kaldırımın ortasında durmuş, onları izliyordum. onların bu tatlı telaşı beni keyiflendirmiş ve yüzümde geniş bir gülümsemeye yer açmıştı. Benim gerçekten konuşacak birilerine ihtiyacım varmış. Kendimi son derece huzurlu hissediyorum.Günümüz
"Kafanı şişirdiğimi biliyorum, seni burada huzurlu uykundan ediyorum ama lütfen bana kızma olurmu. "
dedim. Yanımda getirdiğim çiçekleri toprağına diktim sonrada su döktüm. Anlamadığım bir şey vardı. buraya ektiğim çiçekleri biri sürekli yonuyordu. Kim yapıyor bilmiyorum ama bir elime geçirirsem sıkı bir kavga edicektim. Hayır yani ölü birinin çiçeğinden ne istersin ki galiba bu dünyada ölülerede huzur yok. İşim bittiğinde suyu bir kenara bıraktım. Bu gün olanları anlatım ona sonra ona cevap vermiceğini bilsemde bazı sorular sordum. Onunla burada konuşurken yüzüm asla düşmezdi, hep bir gülümseme olurdu dudaklarımda.
Konuştuğum kişinin adını bile bilmiyorum. Mezar taşında ismi yazmıyor, düz taş sadece. Bu yüzden ben kendim ona bir isim verdim. İsimsiz dedim ona. Basit ve saçma gelen bir kelime gibi ama aslında çok şey ifade ediyor
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mezarlıktaki mucize
AventureSadece yolda yürüyordum. Bu kadardı. Mezarlığın karşısından geçiyordum. sonra ansızın durdum. mezarlığa doğru döndüm. Neden bilmem içeriye girmek istedim. hislerimi tanımadığım, beni yargılamadan dinliyecek tek kişi varsa o da bu mezarlardan biridir...