chapter: eight'

239 24 49
                                    




Minho
Jisung
bugün doğum gününmüş çocuklar söyledi
doğum günün kutlu olsun

Gönderildi 19:23

Minho
Jisung
?
neredesin
uyuyor musun yoksa
neyse
rahatsız etmeyeyim
tekrardan doğum günün kutlu olsun

Gönderildi 22:35

Minho
neden hiç cevap vermedin hala

Gönderildi 23:51

Minho
hey Jisung

Gönderildi 00:43

Minho
endişelenmeli miyim?

Gönderildi 01:12

Minho
neden hala bakmıyorsun

Gönderildi 01:59

Minho
umarım uyuyorsundur?

Gönderildi 02:06

Minho
sikmişim saatini geliyorum

Gönderildi 03:27

***

Minho, hızlıca telefonunu eşofmanının cebine attıktan sonra kapıya yönelip ev ve arabanın anahtarlarını, askılıktan da deri ceketini son olarak da ayakkabılıktan ayakkabılarını giyip çıkmıştı. Merak ediyordu ne olduğunu. Uykusu derindir, uyuyordur diye geçirdi içinden çünkü bugün okulda da hep uyuduğunu görmüştü.

Arabayı çalıştırıp hızlıca gaza bastığında eskiden kitaplarını almaya gittiği o eve sürüyordu arabayı.

Minho'nun hafızası çok güçlüydü. Her şeyi anında hatırlayabilirdi ve Jisung'un evinin yolunu unutmamıştı.

Çok geçmeden evin önünde arabayı park etti ve anahtarla kilitleyip hızlı adımlarla Jisung'un oturduğu binaya yöneldi.

Asansöre binip ikinci kata tıkladığında asansörün yukarı çıkmasını bekledi. Yaklaşık yirmi saniye sonra asansörden inip 5 numaralı dairenin önünde durduğunda önce kapıyı hafifçe tıklattı ve beklemeye başladı. Ancak içeride ne ses ne de soluk vardı.

Biraz daha yüksek sesle tıklattığında ilki gibi bir sonuç almıştı.

Kafasını kapıdan çekip yerde gezdirmeye başlayınca durduğu paspasın üstünden çekilip onu havaya kaldırdı. Anahtar olabilir diye düşünmüştü. Ve düşüncesi de doğru çıkmıştı.

Paspasın altından çıkan anahtarı alıp kapının deliğine sokmadan önce yine bir kere daha kapıyı tıklattı. Belki bu sefer açarlar diye düşündü. Ama yine üçüncü kez aynı yanıtı aldı; sessizlik.

Anahtarın ucunu anahtarlığa sokup bir kez sağa çevirdiğinde kapı hemen açılmıştı. Ev karanlıktı, fakat koridorun sonunda bir yerde soluk sarı bir ışık yanıyordu. Minho saygısızlık olmasın diye ayakkabılarını çıkarıp köşeye koydu, yavaş adımlarla koridora doğru yürümeye başladı. Fakat evden hala ses çıkmıyordu.

Bir terslik olduğunu düşünmeye çoktan başlamıştı ki kapısı yarı açık olan, sarı loş ışığın olduğu odanın önünde durdu.

Azıcık açık olmasına rağmen yine de şansını deneyerek kapıyı tıklattı.

"Hey, Jisung sen orada mısın? Gelebilir miyim?"

Cevap yine belliydi; derin sessizlik.

"Eve girmiş olabilirim ama odana girmek için cidden iznine ihtiyacım var, gelebilir miyim Jisung-ah?"

die for youHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin