f i n a l

115 15 189
                                    

5 yıl sonra...

Herkesin içinden çıkamadığı, yolunun hep çıkmaz sokağa düştüğü ve kendini bile bulamadığını hissettiği zamanlar olurdu. Yalnız hissederdin kendini, hem de öylesine derinden hissederdin ki bu duyguyu artık sana acı verirdi, katlanamayacağın bir noktaya gelirdi. Aldığın nefes bile can kırıklarına dönüşür, içinde parçalanmadık yer bırakmazdı.

Her şey; her an, her denk geliş yakardı canını. Hatayı hep kendinde arardın. Arar, arar, bir sürü de sebep bulurdun. Çünkü insan en çok kendine yüklerdi tüm nefretini. En çok kendine acımasız davranırdı.

Oysa kendi değerinin farkına varsan, en çok da bazı şeyleri başkalarında aramak yerine bunu kendine sen versen... Sevsen kendini, değer versen, acımasız olmasan... Belki her şey düzelmezdi ama hayat senin için daha iyi bir yer olurdu. Keyif alırdın yaşamaktan.

Kimseye muhtaç olmadığını, kendine sadece kendinin de yetebileceğini anladığında zaten tüm güzellikler seni bulurdu. Sen kendini iyileştirdiğinde, hayatın da iyileşirdi.

"Elçin!"

Önümdeki duvara asılı resime gözlerim dalmışken beni bundan ayıran annemin sesi olmuştu. Yüzümde bir tebessüm oluştuğunda ona döndüm ve yüzündeki mutlulukla bana doğru geldiğini gördüm. Bugün yeni işindeki ilk günüydü. Bir süre bazı işlerde çalışmış ama sorun yaşadığı için bir süre sonra çıkmıştı. Şimdi ise bir arkadaşının da yardımıyla şirkette onu çok da zorlamayacak bir işte çalışmaya başlamıştı.

"Kızım, her şey çok güzel görünüyor!" Heyecanla etrafına bakınıyordu. "Hayal ettiğimden bile iyi. Zaten senin bu işi en iyi şekilde yapacağından yana kuşkum yoktu."

Dudaklarımı birbirine bastırdım. "Teşekkür ederim, anne. İyi ki geldin."

"Elbette geleceğim!" Bir yandan çantasını karıştırırken bana kısa bir bakış attı. Küçük bir kutu çıkardığında ise bunu beklemediğimden şaşırmaktan kendimi alıkoyamadım.

"Anne... Ne gerek vardı buna?" Dudaklarım yukarı doğru kıvrılırken bana uzattığı hediyeyi ellerimin arasına aldım.

"Böylesine özel bir günde tabii ki kızıma bir şeyler alacağım." Uzanıp bana sıkıca sarıldığında ben de kollarımı ona doladım. "Teşekkür ederim."

Bir süre sonra annem diğerleri ile konuşmak üzere yanımdan ayrıldığında tekrar yalnız kaldım. Bu durum gözlerimin tekrardan önümdeki tabloya yönelmesine sebep olduğunda bir kez daha inceledim onu. Gözlerim ağır ağır her bir çizgisinde, renginde geziniyordu. Bana verdiği hissiyatı yeniden tadarken yavaşça yutkundum.

"Gece Yağmuru."

İşittiğim ses ile birlikte yüzümde bir gülümseme oluşurken tabloya bakmayı sürdürdüm. O ise ağır adımlarla yanımdaki yerini aldı. "Neden, Gece Yağmuru?"

Dilimi dudaklarımda gezdirip ıslattım ve tekrar gülümsedim. "Kendini gecede bulanlar için. Belki kaçışı, belki teselliyi onda bulanlar için. Onu çizdiğim gece tüm hislerimi akıttım. Sakladığım ne varsa döktüm birer birer ve ona karışmasına izin verdim. En iyi dostu gece olanlar, acılarını geceye fısıldayanlar ve gözyaşlarını yağmurun akıtmasını seyredenler için, Gece Yağmuru."

Kısa bir sessizlik oldu aramızda. Alçak sesli konuşmalar ve ara sıra gülen insanların sesleri ortak oldu bize. Bu esnada ise ikimizin de gözleri resimdeydi. Ona bakmasam bile bunu hissedebiliyordum.

"Seninle gurur duyuyorum."

Gözlerimin yandığını hissettim. Bu üç kelime tüm dengemin bozulmasına neden olurken bakışlarım ona döndü. Parlayan güzel gözleri tüm içtenliğiyle bana odaklanmışken gözyaşlarımın akmaması için kendimi sıktım.

Yara İzi ❧ ᴛᴇxᴛɪɴɢHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin