Sanıldığı kadar korkunç olmayan şeyler var "Yalnızlık" gibi..🙃
Şu yaşıma kadar görüp, öğrendiğim, tecrübe edindiğim bir şey var. Kişi ancak gerçekten anlaşıldığını anladığı zaman hayattan zevk alır.
Şunu da eklemeliyim ki savaşlarını tek başıma verdiğim, kendimi yapayalnız hissettiğim ve acı çektiğim zamanlarda tanıdım uzakların yakınlığını ve yakınlarımın bana uzaklığını. İşte o zaman anladım insanın yaslanması gereken kişinin önce kendisi olduğunu.
Geriye ne kaldı derseniz, büyük yorgunluklar, affı mümkün olmayan kırgınlıklar ve keşke hiç tanımasaydım diye geçmişin tozlu raflarına bıraktığım kişiler kaldı.
Şimdilerde geriye dönüp her baktığımda hiç kimseye muhtaç olmamanın ve tek başıma ayakta durmanın huzurunu yaşıyorum.
İnsanları tanımak için önce onları zamana bırakmak gerekiyormuş, bu gerçeği de yeni yeni anlıyorum.
Evet adım çoğu zaman geçimsize, tavırlarım ise çekilmeze çıkıyor. Ama kimse bu hale nasıl geldiğimi, neden böyle davrandığımı anlamıyor. Herkes son sahneye bakıyor. Ne yaparsınız ki hayat böyle. Hayaller ayrı, gerçekler ise ayrı dünyalarda yaşıyor.
Adına yorgunluk diyor, adına yalnızlık, yaşanmışlık diyor ve zamanla her şeye alışıyor.
Yani biz insanlar anlaşılmak isteriz. Birileri bizi anlasın, dinlesin, sorunumuza çözüm bulsun. Yaptığımız en büyük hatalardan biri de bu aslında. Mutlu olmak için birilerine ihtiyaç duymak.
Oysa ben kendime yeterim bilinciyle yaşarsak, sorunlarımızı anlatacak kişi aramak yerine sorunlarımıza çözüm ararsak daha hızlı çözüme ulaşırız.
Elbette ki bir yakınımız olur anlatırız, rahatlarız. Fakat asıl demek istediğim amacımız anlatmak değil soruna çözüm aramak olmalı.
Yahut öyle bir zamana geldik ki gerçekten yakınım diyebileceğimiz insan sayısı çok sınırlı. Her derdimizi, her sorunumuzu hiç düşünmeden, bana karşı kullanır mı diye tereddüt etmeden anlattığımız insanlar belki çoğumuzun hayatında yoktur. Olmamasını büyük bir kayıp olarak görmemeliyiz.
Çünkü emin olun bazı insanlar iyi ki hayatınıza girmemiş. Belki büyük kırgınlığı o kişi tarafından yaşayacaktınız. Olmayan şeyleri de zorlamamak gerekiyor, bazen sadece zamana bırakmak, hayatı yaşamak çok daha doğru bir seçim oluyor.
Unutmayın bazı fırtınalar hayatınızı temizlemek için gelir.
Siz her daim geleceğe, aynı hataları tekrar yapmamaya, geçmişe takılı kalmamaya bakın. Biz bu hayata bir defa geliyoruz ve bir defa yaşıyoruz. Hayatımızı yaşamak varken neden başkalarına adayalım. Ve neden hayatımızdan kendi isteğiyle çıkan insanlara üzülelim, onlarda takılı kalalım da yeni insanlar tanımaya açık olmayalım.
Emin olun öyle insanlar girer ki hayatınıza, sizin hayatınızdan çıkan tüm insanların yerini doldurur.
Belki çok sevdiğiniz insanlar çıkar hayatınızdan, yerine kimseyi almazsınız, almak istemezsiniz. Ama şunu bilirseniz, siz onun için değerli olsaydınız sizinle kalırdı, diye düşünürseniz sizde gerçeklerin farkına varırsınız.
Kendinizi hayal edin. Güldüğünüz anları, kahkaha attığınız, tebessüm ettiğiniz, mutluluktan ağladığınız, en çok eğlendiğiniz, güçlü durduğununuz zamanları hayal edin.
Bakın da görün, ne kadar güçlü olduğunuzun farkına varın. Aslında sizin kimseye ihtiyacınız yok. Siz yalnız kalınca güçlüsünüz.
Çünkü birileri yanınızdayken güçlü olduğunuzda bunu onlara bağlarsanız ve gittiklerinde güçsüzleşirim kaygısına kapılırsınız.
Oysa güçlü olan sizsiniz, sizi güçlü kılan onlar değil. Bu bilince sahip olmanız için kendinizi sorgulamanız gerekir. Yalnızlık sanıldığı kadar korkunç değil, hatta alıştığınızda en çok zevk aldığınız şey olur.
Kendinize en çok vakit ayırdığınız zamanlar ise hep yalnız olduğunuz zamanlardır unutmayın.
Farkında değilsiniz ki yalnız kalmanın kendinizi yeniden bulmak olduğunu.
Hatırlatmak istiyorum ki amacım yalnız kalmak istemeniz değil, yalnız kaldığınızda da ayakta durabilmeniz.
Gezin tozun, sosyalleşin, arkadaşlarınızla eğlenin. Fakat gün geldiğinde yalnız kaldığınızda da ne yapmanız gerektiğini bilin.
Franz Kafka'nın şu sözü gelsin aklınıza;
" Yaşamın bana verdiği iki ders; çevreni gittikçe daralt, gereksiz kalabalıkların seni üzmesine izin verme.."" Hiç kimsenin ilgisine ihtiyaç duymadığın gün olgunlaşırsın, hiç kimseden beklentiye girmediğin gün yara almazsın, hiç kimseye bağlı kalmazsan kazanırsın." (Osho)
" Susarak Unutmayı,
Yaşayarak alışmayı,
Güvenerek aldanmayı,
Ve severek kaybetmeyi öğrenmiş her insan için yalnızlık; Dert değil sadece zevktir.."