16|Ölümün Taze Kokusu [Y]

259 22 5
                                    

•Önceki bölüm sonu açıklamasını okuduğunuzdan emin olun
---------------------------–---

"Min Yoongi!" henüz 9. Sınıf olan Min Yoongi, gelen sesle arkasını döndü.

Müdür Han Jisung, ona sesleniyordu. Hızla yanına ulaşıp konuştu.

"Efendim, hocam?"

"Odama gel, hemen." delikanlı başını olumlu anlamda salladı. Görüntüsü hoşuna gittiği için taktığı numarasız gözlüklerini düzeltti ve müdürün arkasından gitti.

Ukala bir tip değildi, egolu hiç değildi. Annesi hariç kimseden sevgi görmemiş, sevgi sözcüğünü tanıyamamıştı. Sahi, neydi sevgi? Ona göre, sevginin henüz bir tanımı yoktu. Sevgi... Sevgi, sevgiydi işte. O kadar.

Müdür Han, sakince sandalyesine yerleşti. Derince nefes verip yüzüne buruk bir gülümseme yerleştirdi.

"Yoongi, bilmem hatırlıyor musun? İlk okula geldiğinde, okuldaki piyanoyu görünce kahkaha atmıştın. Hızla piyanonun başına geçip yeni besteler bulmaya başlamıştın. Hatta, Ölümün Taze Kokusu, diye bir parçan vardı. Hatırlıyor musun?" delikanlı, başını evet anlamında salladı.

"O parçanı neden yazmıştın?" Yoongi, omuz silkti.

"Şey... Annem, ölüm hakkında ne düşündüğümü sormuştu. Ben de kelimelerle açıklayamadım, bir parça besteledim. Onu anneme dinlettiğimde, ağlamaya başladı. Bana daha önce hiç o kadar sıkı sarılmamıştı. Yani sanırım." Han, titrek bir nefes verdi.

Nasıl söyleyecekti bu çelimsiz oğlana, annesinin bu Dünya'dan göçtüğünü? Nasıl sağ kalacaktı bu genç beden, o derin acıyla? Belki de kalamayacaktı.

"Yoongi, annen... Galiba sana bir daha o kadar sıkı sarılamayacak." başından aşağı kaynar sular dökülmüştü. Neydi bu his? Kalbine kramlar giriyordu.

Yoongi kalbine doğru götürdü elini. Midesi ağzına gelmişti. Kaydı gözleri, kapandı yavaşça göz kapakları. Yığıldı yere, kırıldı gözlüğü. Burnundan sızdı biraz kan, attı nabzı. Öyle bir attı ki, bir daha o kadar hızlı atamazdı.

Revirde açtı gözlerini, kar gibi beyaz olan tavana baktı. Kar... Kar görünce sevinçle zıplardı, Yoongi. Pek bir severdi. Annesi de öyle. Artık sevmiyordu, Yoongi. Annesinin, kar gibi beyaz olan mezar taşını da öyle.

Görmek istemiyordu o mezar taşını, tabii ona göre beyaz değildi. Siyahtı. Simsiyah. Annesinin ölüm sebebini az çok tahmin edebiliyordu. İntihar.

"Bakar mısınız?" odadaki hemşireye seslendi, delikanlı. Hemşire apar topar yanına geldi. Yoongi konuştu.

"Bay Han, o nerede?" hemşire sakince cebinden telefonunu çıkardı.

"Alo... Evet... Hmhm... Pekâlâ, bekliyoruz." telefon kapanınca gülümsedi.

"Geliyor." Yoongi kafasını olumlu anlamda salladı. Sakince beklemeye başladı.

Bay Han, kapıyı tıklatıp içeri girdi. Hızla Yoongi'nin yanına adımladı.

"Nasılsın?"

"İyiyim efendim, sağolun. Şey, ben detayları soracaktım." Han iç çekti, onun içinde zordu bu. Bir öğrencisine annesinin ölümünü anlatmak...

"Odasında bulmuşlar, her yerinde yara izleri varmış. Babanın yaptığı sanılıyor. İntihar etmiş annen, minik bir not bırakmış. Karakoldan alacaksın onu, zaten ifaden alınacak. Birkaç gün izinlisin." sonrasında klasik üzgün olduğunu belirten konuşmalar dönmüştü.

Neden? Neden bunlar başına gelmişti. Annesinin narin parmakları, kendisini öldürebilir miydi? Becerebilir miydi bunu? Hayır, hayır... Asla. Babasının o kirli, simsiyah elleri yapmıştır her şeyi.

Babasının elleri, fiziksel olarak temizdi evet. Fakat ruhsal olarak, asla. Her şey onun suçuydu, hem de her şey. Annesinin boynunu sıkışları, genç kadının morarmış suratı... Hepsi aklındaydı, silinmiyorlardı.

Kendisine attığı tokatlar, yediği tekmeler. İşittiği azarlar, yönelimi yüzünden kendi babasından gördüğü zorbalıklar. "Orospu" damgası yemişti. Bunlar zordu, fakat Yoongi güçlüydü.

Kimse bilmiyordu bedenindeki yaraları. Bilmelerine de gerek yoktu. Kimse şu zamana kadar bilmemişti, şimdi bilseler ne değişecekti ki? Kimisi acıyacaktı, kimisi zorbalık yapacaktı. Böyleydi insanlar. Kendilerinden güçsüz olanı ya ezer, ya da sözde yardımlarıyla kendi vicdanlarını rahatlatırlardı.

Yoongi'nin bunlara ihtiyacı yoktu, annesine ihtiyacı vardı...

~~~
Selam

Fice bayadır bölüm atamıyorum özür dilerim

Şu sıralar vaktim oldukça diğer fici yazıyorum ama artık ona da pek vaktim yok

Okuldan dokuzda çıkıyorum eve gelince yorgun oluyorum o yüzden üzgünüm zor oluyor fic yazmak

Elimden geldiği kadar yazacağım bölüm kısa baya bunun için de üzgünüm

Lütfen oy verip yorum atmayı unutmayın

are you falling in love? | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin