aklımda hiçbir şey yok şu an her şey uçtu ımdat ya.
Çok kontrol edemedim:(
***
Gece odasında film izlerken bir ses ile irkilmiş ve yerinden kalkmıştı Hoseok. İlk önce camdan bakmış fakat hiçbir şey göremeyerek perdeyi kapatmıştı ki, evden bir çığlık yükseldi. Hyunjin'e aitti bu ses.
Korkuyla aşağı inmek üzereyken patlayan silah ile çakıldı olduğu yerde. Eli ayağına dolanmış, kalbi ağzında atıyordu. Olmayan sakinliğini korumaya çalışarak sessizce indi aşağı. Salon mahşer alanı, kan revan içindeydi. Hyunjin ve Namjoon yerde cansızca yatıyor, Jimin hayvanı şekilde saldırıyordu etrafındakilere. Yeji başka biri tarafından mahsur tutuluyordu fakat boynundan kanlar akıyordu.
ISIRILMIŞTI.
Hoseok o an kendisine doğru gelen gözü dönmüş bir vampirle çığlık attı ve uyandı aynı zamanda. Hızlı hızlı nefes alıyor, algılayamıyordu hiçbir şeyi. Hızla komidinde duran lambayı açtı, aynı zamanda ev halkının da odasına toplanması bir olmuştu.
Jimin terden sırılsıklam olan adamın yanına adımlamıs ve omzundan tutarak sarsmıştı kendine gelmesi için. Çünkü Hoseok hala tek bir noktaya odaklanmış bir şekilde duruyordu. Namjoon odasına giderek sakinleştirici almış ve Hoseok'un boynuna batırmıştı. Eh, ona göre en kısa çözüm buydu.
Hoseok'un gözleri yavaş yavaş kapanırken Jimin onu yatırdı ve sessizce odadan cıktılar. Yarın elbet öğrenirlerdi ne olup bittiğini.
***
Taehyung kahvaltısını yaparken Yoongi ona bir şeyler anlatıyordu ama odağı onda değil, yakışıklı karşı komşusundaydı. İnkar etmek istese de aklına girmişti bir kere. Hele dünkü nazıkliği onu daha bir çekici yapmıştı.
Şöyle bir gerçek vardı ki nazik erkekler diğer tüm erkeklere bin basabilirdi.
Düşündüğü şeylerin sonu gelmeyeceğini anladığında kahvesini dikmiş ve Yoongi'nin laflarını ağzına tıkayarak kaçar gibi çıkmıştı evden. Kafeyi açmaya bir saat varken biraz yürüyüş yapabilir zihnini boşaltabilirdi. Yürüyüşe başlayalı henüz birkaç dakika olmuştu ki ileride Jimin'in biriyle konuştuğunu gördü, hayır daha cok bir tartışmaya benziyordu.
Gözlerini kısarak bakmaya başlamıştı, miyop olmak...,
Jimin'in göz renginde bir sıkıntı mı vardı? Yanlış mı görüyordu?
Farkında olmadan biraz daha yaklaştığında göz göze geldiler.Jimin şaşkınlığını hemen atıp güneş gözlüğünü taktı. Felix çoktan tüymüştü bile.
- Taehyung.
-Jimin.
-Nabersin?
Jimin yakalanmış olmanın verdiği zoraki gülümsemeyle sorarken Taehyung hala gözlerine bakmaya çalışıyordu. Jimin'in öfkesi dinmişti aslında Taehyungtan sonra. Çıkardı bu yüzden gözlüğünü.
Tae yanlış gördüğünü düşünerek gülümsedi.
-İyiyim öyle biraz yürüyüşe çıkmıştım, sen?
-Bende öyle.
Az önce ne oldu diye sormamak için dilini ısırdı ve karizmatik yüze baktı biraz daha. Ardından silkelen konuşmaya devam etti. Böyle sessizce bakışmak gergin bir atmosfere neden oluyordu.
-Ben gideyim artık, kafeyi de açmam lazım.
Aslında vardı daha ama biraz erken açmak sorun olmazdı.