[TAMAMLANDI]
Ben onu dışarıdaki tehlikelerden korumak için görevlendirilmiştim, aşık olmak hiç hesabımda yoktu.
-
Başımı eğip altımdaki Eymen'e baktım. Gözlerinde gerçek korkuyu görebiliyordum. Yutkunup daha sıkı tuttu gömleğimi. Gözlerimiz birbirin...
"Müsaitim, duştan çıktım şimdi. Siz ne yapıyorsunuz?" dedim ıslak saçlarımı karıştırıp.
"İyiyiz iyi. Mahallede düğün var ona hazırlanıyoruz hep beraber çıkacağız birazdan. Bu küçük zilli seni özlemiş ondan arayayım dedim. Veriyorum."
"Hangisi lan?" desem de Miraç duymamış telefonu kardeşlerimden birine vermişti.
"Abi, nasılsın?"
Halide'nin neşeli sesini duymamla istemeden gülümseyip "İyiyim bebeğim benim sen nasılsın?" dedim.
Kıkırdayıp "Sadece bana bebeğim diyorsun dimi abicim?" dedi tatlı sesiyle. Halide her ne kadar soğuk sessiz sakin bir kız olsa da bu tarz hitapların çok hoşuna gittiğini biliyorduk hepimiz. O yüzden ona her zaman bebeğim derdim. Her kardeşime farklı hitabım vardı neredeyse.
"Evet, sadece sen bebeğimsin, güzelim beni-"
"Hazar çantamı sana mı vermiş-" Benimle eş zamanlı konuşan kişiye, kapının önündeki Eymen'e döndüm. Gözleri iri iri açılmış bana bakıyordu. Ben daha bir şey diyemeden kapıyı geri kapatıp çıkmıştı.
Aceleyle "Abim seni sonra arayayım olur mu? Çok öpüyorum." deyip telefonu kapattım. Odadan olduğum gibi geri çıkıp hemen yandaki Eymen'in odasına girdim.
"Eymen Bey, bir şey mi istemiştiniz?"
Beni görmesiyle "Hii!" gibi bir şey söyleyip arkasını döndü.
"Efendim iyi misiniz?" Endişeyle birkaç adım atıp yaklaştım. Hafifçe omzundan tutup kendime çevirmeye çalıştım ama dönmedi. "Eymen Bey? Gözünüze mi bir şey oldu?"
Yeniden omzunu tutup, kendime döndürdüm. Elleriyle yüzünü kapatmıştı. Bileklerinden nazikçe tutup "Eymen Bey?" dedim. Cevap vermiyordu.
Geriye doğru bir adım atacağım sırada bedenimden ve saçlarımdan süzülen sular zemini ıslatmış olmalı ki ayağım kaymıştı. Yatağa doğru düşerken istemeden bileğinden tuttuğum adamı da beraberimde düşürmüştüm.
Ben yatağa Eymen üzerime düşmüştü.
Küçük bedeni tamamen üzerimdeydi. Ellerini iki yanımda sabitlemiş şaşkın gözlerle bana bakıyordu. "Hazar..." diye mırıldandı sessizce.
Hemen birkaç santim önümdeki dudaklarına bakmamaya çalışarak yutkundum. "Efendim?"
Üst dudağını yalayıp kalkmak için bir hamle yaptı. Ve aleti, benimkine sürtünüp hemen üzerinde durdu. Ben inlememek için alt dudağımı ısırırken, o kendini tutamamış olmalı ki dudaklarından küçük bir inilti çıktı. Anın saçmalığı ve tansiyonu beni geriyordu. Üstelik kendimi onu öpmemek için çok zor tutuyordum. Ve o beni çok zorluyordu.
Utanmış olmalı ki gözlerini kapatıp dudaklarını birbirine bastırmıştı. Daha fazla kendini kötü hissetmemesi için belinden tutup onu üzerimden kaldırmaya çalıştım.
Beceremedim.
Doğrulmaya çalışırken adamı kucağıma oturtmuştum.
Ve sanırım havlu belimden kaymıştı.
.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
