On yedi saat. On yedi saattir yoldayız ve sonunda krallığın içine girmiştik. Artık geriye kalan sadece saray yoluydu. Baş muhafız at üstünde girmemizin doğru olmadığını söylemişti ama onu dinlemeye pek niyetim yoktu. Bütün damian halkının caddelere sokaklara döküldüğünü fark etmiştik. Egin krallık kapısının önünde hepimizi durdurup varis tacını giymem konusunda ısrar etmişti. En azından at üstünde gitsem bile herkes kraliçelerinin kim olduğunu bilmiş olacağını söylmişti.
Sonunda artık saray kapılarının önüne gelmiştik ve kapılar açılmıştı. Artık sadece ben, rai, esra, korhan, vusat, ethan ve egin kalmıştık. Hepimizde atlarımızdan inerek yürümeye başlamıştık. "Keşke surların önünde yürümeye başlasaydık ya, sırtım ağrıyor sanki sert demirler ile sırtıma vurmuşlar gibi hissediyorum." Hepimiz gülmeye başladığımızda korhan anlamaz gözler ile bize bakıyordu. "Ne kötü bişi mi dedim ya?"
"Hoşgeldin kardeşim, yakında anlarsın." Vusat korhan'ın yanından mutlu mutlu gülümseyerek uzaklaştı ve hepimiz arkasından bakmaya başladık. "Kesinlikle onu takmaya başlamamız gerekiyor yoksa en sonunda neler yapıcak ben kestiremiyorum artık." Dememle birlikte ethan yanıma gelip kolunu omzuma atmıştı. "Kesinlikle katılıyorum bu gidiş hiç iyi bi gidiş değil." Ethan genelde kendi doğrularında ilerleyen biriydi ve bizide o yoldan sürükleyip bir çok olay ve iftiradan kurtarmıştı.
Yaklaşık beş dakikalık yürüyüşün ardından en sonunda saray kapısına çıkan merdivenlerin önüne gelmiştik. "MAJESTELERİ, EKSELANSLARI KRALİÇE İLYRA HAZRETLERİ, KRALLIĞINIZA VE EVİNİZE HOŞGELDİNİZ." Daha merdivenlere adım bile atamadan gelen o yüksek ses herkesi bi anlıkta olsa korkutmuştu. Özellikle saray kapısında bulunan bir kaç soylu kadını. Merdivenlerin sonuna geldiğimizde ise sadece o soylu kadınlar değil bir kaçta aziz ve azize'nin de orada olduğunu görmüştüm.
"Majestileri, ben baş azize anna, bu günden sonra size ben eşlik edicem." Belki yirmi belki de otuzlarının başında olan biriydi. "Lütfen beni takip edin size saraynızı tanımayım kraliçem." Diyerek arkasını dönüp büyük kapılardan içeri girmişti, hemen arkasından bizde o kapılardan girip bizi oradan bekleyen kaderimiz ile yüzleşmiştik. Kaç kişi toplanmıştı sarayın bahçesine? Her biri sanki günlerdir burada bekliyorlarmış gibiydi. "Majestileri onlar sadece sarayda yaşayan belirli bir kaç soylu."
Dahası mı vardı? Hayır bu kadarını kesinlikle çok fazlaydı. Şuan bu bahçede bulunan herkes sadece onlar bile vican soylularının iki katıydılar. Bu kadar çok soylu demek bir çok olay ve entrikaya da yol açardı. Ne yapicam ben ya? Kesinlikle burada büyümedim diye bir ara tanrıçaya dua etmem gerekiyor. Eğer annemden sonra burada büyüseydim büyük ihtimalle oradan oraya sürüklenip dururdum.
"KRALİÇE İLYRA, SARAYINIZA VE KRALLIGINIZA HOSGELDINIZ." Hepsi bir ağızdan konuşmuştu sanki, sarayın bahçesinden öyle bir uğultu yükseldi ki eğer başka biri olsa burada bir muhafız alayı karşılaması vardı sanabilirdi. Ama aksine durum daha farklıydı.
"Hepinizi burada görmek benim için bir onurdur. Umarım krallığıma ve diyarımıza uygun bir kraliçe olabilirim." Hepsi konuşmam bittikten sonra başlarını eğip tekrardan beni selamlamıştılar. Merdivenlerden aşağı inmeye başladığımda egin hemen arkamdan hareketlenip sağ tarafımda yerini aldı. Geri kalan herkes ben geçtikten sonra kafasını kaldırıp sessizce fısıldamaya başlıyordular.
"Burası sarayın ana merdivenler, bu merdivenlerin altından geçerek taht odasının arkasında ki dinlenme odanıza geçebilirsiniz kraliçem. Burasıda taht odası." Yan tarafımızdan ki büyük kapılar açıldığında bakışlarım içeriyi dikizlemeye odaklanmıştı. Odanın en sonunda büyük bir taht bulunuyordu.
Bu taht siyahtı ve kırmızı yakutlar ile süslenmişti. "O artık size ait kraliçem." Egin kulağıma bu sözleri söylediğinde içimde garip bir his oluşmuştu. Artık ait olduğum yerde ve doğuştan gelen tüm haklarım ile birlikte bana ait olan herşey artık bendeydi. Buna nasıl alışacaktım bilmiyorum ama bildiğim şey artık buradaydım. Kendi hikayemin sonunda.
Peki ya bundan sonra ne olacaktı? Kraliyet tacını giyicem diyarı ve krallığımı idare edicem, bütün sevdiklerimden ayrı kalıcam. Ulu soyun ruhları bana bi bebek verdiğinde ise gidip rahatça yaşayabilir miydim? Bunun cevabı kesinlikle bir belirsizlik karmaşası. Bide beni asla tahta istemeyen diğer kral kraliçeler ve damian kraliyet soyluları olacaktı elbet. Onlara karşı kesinlikle çok fazla dikkatli olmalıydım.
Özellikle vican soylulari nasıl biri olduğumu biliyorlar, bugünden sonra onların tanıdığı ilyra olmamak için elimden geleni yapmam gerekiyor ama bi yandan da insanların sevgilerini de kazanmam gerekiyor. Bu çok zor olucak kesinlikle. Özellikle yer altı krallığı gibi bütün krallıkları kendine esir tutmak isteyen bir canavar krallığı varken bu gerçekten çok zor olacaktı. Kesinlikle en ufak bi açıklık bile vermemem gerekiyor.
"Kraliçem, iyi misiniz? Geziyi bask abi gün yapalım en iyisi galiba biraz erken oldu. Henüz daha buraya alınamadığı doğal olarak." Kafamı soluma doğru döndürdüğümde bana bakan azizeyle göz göze gelmiştim. "İyiyim azize anna, sadece dalmışım. Hayır başka bi güne gerek yok bütün bilmem gereken önemli alanların yerlerini bilmem lazım." "Nasıl isterseniz kraliçem."
Kaç saat geçmişti bilmiyorum ama artık bu turun son bulması gerekiyordu. En sonunda bir odanın kapısının önünde durduk ve azize anna dönüp bana büyük bir gülümseme ile baktı. "Ve buda son oda olan sizin odanız kraliçem."
Odanın kapıları açıldığında anında içeri giren azizeyi takip ettim. Bu oda şimdi bana mı aitti. Bu oda çok güzeldi. Odayı siyah ve kırmızı renkleri hakim alır iken odanın içinde aynı zamanda büyük bir kitaplık yer almaktaydı. Kitaplığın önünde durduğumda gözlerim her bir kitabın ismine bakıp daha önce okuduğum kitaplar var mı diye kitapları yolluyorum.
"Majestileri galiba odada en çok dikkatinizi çeken şey kitaplar oldu. O zaman yarın sizi kraliyet kütüphanesine götürmeme izin verin." Omzumun üstünden hen bir kaç adım arkamda ki azizeye baktım. "Bu çok iyi olur yarın için bana plan yaptıysanız hemen iptal edin yarın bütün gün kütüphanede kalıp damian hakkında kitapları okuycam."
"Nasıl emredersiniz majestileri." Azize odadan ayrıldıktan sonra içeriye baş kahya, baş hizmetçi ve bir kaçta hizmetçi gelmişti. "Majestelri diyarın güneşi kraliçe ilyra'yı selamlıyoruz. Majestileri ben bu sarayın baş kahyası oxan. Bugünden itibaren ben ve baş hizmetçi sizin her emrinizi yerine getiricez ve bide arkada ki bütün bu hizmetçiler sizin bundan sonra emrinizde olucak olan hizmetçiler.
Bu kadar çok şeyin bir günde olması biraz garip geliyordu ama belkide bir gün geri gelirsem diye galiba himayemde kimlerin olacağını belirlemiştiler. Ama yinede her şey bana çok farklı geliyordu. Bunun sebebi galiba o krallıkta ki düzene alışmış olmam dı galiba ama yinede herşeye rağmen sanki kendimi bulmuşum gibi hissediyorum ve bu bi bakımdan içimde anlamsız bir huzurun bulunmasını sağlıyordu.
"Majestileri burada mısınız?" Sesini duymam ile birlikte kafamı sallayıp kendime geldim. "Evet, evet buradayım sadece dalmışım." Kahya ve baş hizmetçi bana gülen yüzlerini sunarak yanımdan ayrılıp tekrardan eski yerlerini almıştılar. "Majestileri affınıza sığınarak söylüyorum, eğer yanlış bir şey söylersem lütfen beni affedin ama büyük atanız kurucu kraliçemiz kraliçe anaise çok benziyorsunuz hatta benzemekle kalmıyorsunuz neredeyse aynısınız." O kadar haklıydı ki yıllardır herkes beni büyük kraliçe atama benzetiyor ama onun bi portresini görme fırsatım olamadı hiç ve kendisini hep çok merqk etmişimdir. "Hayır bu affedilecek bişi değil ben yıllardır bunu duyuyorum ama henüz büyük atamın bir portresini ya da resimini göremedim."
Bana bakışlarında sanki bi hüzün ya da mutluluk vardı ama seçemiyorum ve baş kahya oxan arkasına dönerek hizmetçiye bir kaç şey söyledi ve kız onu başıyla onaylayıp selam vererek odadan çıktı. "Sadece bir kaç dakika bekleyin majestileri." Dediği gibi bir kaç dakika sonra odanın kapısı çalınarak açıldı ve tekrardan o kız içeri girip reverans yaparak elindeki kitabı baş kahya oxana verdi. Oxan ondan aldığı kitabı benim yanıma gelerek bana uzattı. "Artık burada olduğunuza göre bunu size vermek benim için bir onurdur majestileri." Bana uzattığı kitabı aldığımda üstünde yazan yazı dikkatimi çekmişti. 'DAMİAN'IN ULU KRALİÇELERİ' Kitabın kapağını açtığım vakit ilk sayfada bir yazı belirdi.
'Damian kraliçelerini ve tarihini anlatan bu ulu kitap yeni damian kraliçesi ilyra'yı saygıyla ve hürmetle selamlıyor.' Bu yazıyı okuduktan sonra diğer sayfaya geçtim ve direkt karşıma atam kraliçe anasının bir portresi çıkmıştı. Tekrardan sayfayı çevirdiğimde üstte yazan yazı dikkatimi çekmişti. 'Kraliçe Anais'in Hayatı' sayfanın diğer tarafında ise 'Kraliçe Anais'in Yaptığı Bütün Kraliyet İşleri'.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Damian'ın sırrı
FantasíaAilesi soyu ve krallığı hakkında çok şey bilmeden büyüyen ilyra on altıncı doğum gününde diyarın tahtına çıkıp bi anda hem kendi krallığı damian'ın hemde diyarına kraliçesi olmuştu. Ama onu bekleyen ihanetler sırlardan habersizdi. Bir çok kez bir se...