Sabahleyin uyandığımda odama göz gezdirdim. Buraya fazla alışamamıştım. Bazen hala babamın ölmediğini bunun da kötü bir rüya olduğunu düşünüyordum. Ancak ne yazık ki herşeyin gerçek olduğunu anlamak fazla süremi almıyordu. Havlumu alıp duş almak için banyoya gittim. Sıcak suyun başımdan Aşağıya akarken bıraktığı his sakinleşme mi sağlıyordu rahatlatıyordu. Ellerimi soğuk dayansa değdirdiğimde irkildim. Dışarıya çıkıp saçlarımı kuruladım düzleştirip açık bıraktım. Üzerime pembe salaş tül t-shirt'le mavi dar paça pantolon giydim. Altımda siyah vanslarımı giyip dedemin yanına gittim.
"Günaydın"dedim mutlu bir şekilde
"Günaydın bugün evde ne yapacaksın bakalım?"
"Okula gidicem derslerimden baya geri kaldım herşeyi toparlamam gerekiyor"
"Istersen gitmeyenilirsin"dedi
"Gidicem"diye yanıtladım.
Masadan kalkarken "Görüşürüz"dedim cevap bile vermesine izin vermeden direk çantamı alıp evden çıktım. Okula giderken bana nasıl davranacaklarını düşünüyordum. Son günkü fiyasko ve babamın ölmüş olması onlara baya malzeme vermişti. Eminim herkes benimle dalga geçecekti. Okul kapısına gelince derin nefes alıp içeri girdim gözlerimhep yerdeydi ama herkesin beni delil geçen bakışlarını hissedebiliyordum. Gariptir ki herkesin bana bakması dışında herşey normaldi hatta eskiden daha iyi. Tenefüse çıkınca Ezginin yanına gittim
"Nasılsın?"diye sordum
"İyi. Sen?"diyince
"İyi" dedim ve bu kadar nedenini anlamamıştım ama aramızda bir soğukluk vardı. Ondan sonra Ezgiyle bi daha hiç konuşmadık. Akşam olup eve dönerken Sameti gördüm kafamı direk çevirdim bişeyler olmuştu bundan emindim. Eve geri gelince dedemi gördüm.
"Ne oldu dede erken gelmezdin?"
"Sorun yok akşama misafirlemiz var hadi odana çık üstünü değiştir" bende ilk önce oflasamda sonra uyuşuk uyuşuk odama gittim. Sabah duş aldığım için bi daha almadım. Dolabımı açtığım anda ağzım o şeklini aldı. Bu kadar elbise hangi ara gelmişti yada hangi ara bu kadar düzgün bir sırayla konuşmuştu. Ellerimi elbiselerin o yumuşak dokusunda gezdirdim çok güzellerdi. Aralarında çok açık olanlarda vardı ama genel olarak açık değildi. Elime kırmızı sırtı açık mini bir elbise aldım ama ben bunu asla giyinmezdim. O yüzden dolabın üstüne koydum. Siyah diz hizasında yarım kollu bir elbise alıp giydim tam üstüme göreydi. Altına siyah babetlerimi giyinip ucu kalp olan narin bir kolye taktım saçlarım ise dağınık örgüydü baya beğenmiştim. Makyaj yapmadım Aşağıya dedemin yanına indim tam ağzını açıp bişey söyleyecekken kapı çaldı. Adknı öğrenmediğim bir çalışan kapıyı açtı. İçeriye önce bit adam girdi boyu uzundu yakışıklıydı ama biraz yaşlanmıştı dedemle sarılıp merabalaştılar. Ardından dedem beni gösterdi adam bana baktı dedem
"Bu benim torunum adı Sarah onu bulduğum için çok şanslıyım"gğlümsedi bende aynı şekilde karşılık verdim. Adam uzun bir süre bana baktı ardından
"Bana genelde Mert Bey derler"dedş ama hala beni süzen bakışlarını görebiliyordum
"Annene benziyorsun hemde fazlasıyla"dedi ona kaşlarını çatarak baktım annemi nerden tanıyodu acaba dedem olduğu yerden huzursuzca kıpırdan dı bende annemle arlarında bişey geçtiğine emin oldum
"Tanıştığımıza memnun oldum"dedim
"Bende"dedi ardından biri girdi dedem gülümsedi onu sevdiğini belli ediyordu
"Oo hoşgeldin Bora seni buralarda görürmüydük"dedi adının Bora olduğunu öğrendiğim çocuk önce bana ardından da dedeme baktı
"Uğrayayım dedim nasılsın" dedem omzuna vurdu "Iyi seni torunumla tanıştırıyim Sarah" bana döndü gülümseyerek
"Ben Bora Hasbay tanıştığımıza sevindim"
"Bende"diyebildim sadece ellerinden geçen Akım beni dedirtecek güçteydi çünkü. Ardından dedem bizi yemeye çağırdı hep beraber oturduk Bora yanıma oturdu eliyle masadaki sürahiyi almaya çalışırken Yanlışlıkla hepsini üstüme döktü ben hemen geri çekilip üzerimi temizlerken bana
"Özür dilerim yanlışlıkla oldu"dedi o an olduğum yerde kaldım özür dilerim,özür dilerim bu iki kelime beynimin her yerini dolduruyor ve bana babamın ölümünü hatırlatıyordu Yanıma gelen o kişiyi "Seninle daha önce karşılaştık mı?" Dedim şüpheyle
"Hayır"dedi ama tereddütlü gibiydi. sonra kendime saçmalama Sarah seni daha önce hiç görmedi o nasıl olurda o olur dedim ve yemeyimizi yemeye devam ettik. Dedemle Mert Bey şirket ile ilgili konuştular bizde Borayla yemek yedikten sonra ona evi gezdirebilmek için dolaşmaya başladık. Bana
"Hangi okula gidiyorsun?"dedi
"Atabey koleji"
"Neden puanın düşükmüydü"dedi şaşırmıştım neden sordu diye
"Hayır iyiydi ama olmadı bende oraya gitmek zorunda kaldkm"dedim.
"Neden oraya gitmek zorundaydım?"diyince boğazıma bir düğüm yerleşti.
"Babam öyle istedi"dedim birden yumuşadı
"Özür dilerim ben tamamen unutmuşum gerçekten"gülümsedim"Önemli değil bilerek yapmadığına eminim.
Kitaplığına gitti ve bakmaya başladı "En sevdiğin yazar kim?"
"Suzanne Collins yazdığı kitap çe ana karakteriyle bana bir sürü şey öğretti bu yüzden onu severim."
"Çok garip bir kızsın"şaşırdım.
"Neden ki ne farkım var benim örnek ver mesela"dedim düşündü
"Bilmiyorum işte ama farklısın" birden"Aşka inanırmısım?"dedi ona baktım düşündüm en sonunda
"Hayır aşk diye bişey yoktur bağlanmak vardır aşk ilk önce kasıp kavurur ama sonra durulur bağlanmak ise bir ömür boyunca kasıp kavurur" bu cevabı beklemediği kesindi kesinlikle diğerleri gibi aşka inanırım onsuz hayat olmaz gibi bir şey dememi bekliyordu ama beklentisi olmamıştı. Tam bir şey diyecekken dedem çağırdı aşağıya inecekken kolumdan tutup
"Farklı olduğunu söylemiştim" gülümsedim "Hadi gidelim artık" dedim birlikte aşağıya indik dedem
"Sarah bahçeyi yeni düzenledik Boraya göster beğenecekmi bakalım" dedi bende
"Tamam"dedim beraber dışarı çıktık bahçede renk renk çiçekler vardı etraf loş ışıkla aydınlatılmıştı
"Daha önce hiç gelmedin mi?"dedim oda
"Hayır babam gelir ama ben gelmem şirket işleri bana göre değil" dedi "Demek öyle" dedim arkamızdan Mert bey seslendi boralar gidicekti elini uzattı elini sıktım. Tam gözlerime bakıyordu bende aynı şekilde
"Yarın sinemaya gidelim mi?"dedi
"Olur" dedim ellerimiz hala birlikteydi gülümsedi
"O halde yarın görüşürüz"dedi gülümsemesi çok sevimliydi bende gülümsedim
"Yarın Görüşürüz o halde" sonunda elini çekti ve gitti bende direk odama çıktım üstümü değiştirdim ve çantamı hazırlayıp yattım. Yarının nasıl olacağını çok merak ediyordum içimden bir ses birşey olacağını söylüyordu. Ezgiyle konuşmam lazım ayrıca onuda ikna etmeye çalışıp bizimle sinemaya gelmesini sağlamalıydım. Umarım gelirdi onunla sorun her neyse konuşmam lazımdı. Sonra aklıma Samet geldi acaba ne olmuştu ona bana karşı bi şeyler hissetmeye başlamışmıydı acaba. Sonra bu düşüncelerimden vazgeçtim samet olmazdı bana karşı hiç güzel davranmamıştı. Sevgilisiyle önümden geçtiği gün hala aklımdaydı ve o günün akşamında babamın arabada patlayıp ölmesi. Düşüncelerimden hemen vazgeçtim ve yarına odaklandım Bora iyi bir insana benziyordu Mert Beye gelince ona fazla ısınamamıştım onu iten bir şey vardı ve ben bunu kelimelerle ifade edemiyordum. Kulaklıklarımı taktım ve Keremcemden berbatı dinledim o şarkıyı çok seviyordum. Ardından gözlerim yarının verdiği heyecanla şarkı daha bitmeden yavaşça gözlerim kapandı. Ve ben rüyalara daldım..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Umudumsun
ChickLitŞu hayatta kimse bana değer vermemişti. Babam deseniz annemin katili olduğumu düşündüğü için benden nefret etmişti. Annem ise doğum sırasında ölmüştü. Yani anlıcağınız bana değer veren en ufak birisi bile yoktu. Birisi Hariç ama o da kendisine aşık...