8. BÖLÜM

43 9 3
                                    

Hayat neden bu kadar acımasız?
Sonunda sevildiğimi hissettim diye buraya mahkum edilmiştim.

Hep kendimi suçlamıştım hayatta
'onu yaptım o yüzden işim olmadı', 'bunu yaptım o yüzden üzüldüm'
gibi saçma saçma sebepler edinmiştim.
Şuan da aynısını yapıyordum. Bu yaptığım kendimi yıpratmaktan başka bir işime yaramıyordu.

Çocukluğumda psikolojik tedavi görerek az da olsa kurtulmuştum ama 4 yıl önce geçirdiğim olaylar yüzünden daha farklı psikolojik rahatsızlıklarım diğerlerinin üzerine binerek fena bir hale gelmişti.

Ailem beni çok yıpratmıştı. Boşanmaları, babamın yeniden evlenmesi, annemin olumsuz sonuçlanan evlilik adımları. Ve bütün bunlar yetmezmiş gibi gidip bir sevgili edinmem. Kabus gibi geçen yılların ardından birde bu salak mağaraya tıkılıp kalmak delirmek için mükemmel sebepti.

Kafamda ki onca düşünceyi geriye atarak kafamı dağıtmak için Kerem'e
seslendim.

-"Kerem kaç gün oldu?"

-"Ne kaç gün oldu?"

-"Buraya sıkışıp kalalı."

-"Bilmiyorum Ela'm o günden beri saymayı bıraktım."

Kurduğu cümle canımı yakmıştı. Işığa
az da olsa kavuşup aslında kavuşamadığımızı anlayıp yıkıldığımız
o günden beri sanırsam üç gün geçmişti.

Açlık artık katlanılmaz bir hale gelmişti. Yemeklerimiz bitmişti. Ve bizim bitmemize de çok az kalmıştı.
Bu dağa çıkma fikri hayatımda aldığım en kötü karardı. Pişmanlığımı sonuna kadar yaşıyordum.

-"Aklım almıyor ya kaç gündür ortada yokuz ama bir Allahin kuluda bizi aramıyor mu?"dedi İnci.

-"Arıyorlardır. Belki şuanda mağaranın girişini açmaya çalışıyorlardır."dedi Ömer.

-"Sen bu dediğine inanıyormusun Ömer? Sana soruyorum çünkü ben artık inanmayı bıraktım."dedi İnci.

Bir şeyler demek için kendimi hazırlıyordum fakat o an yerde inleyen Kardelen'e gözüm takıldı. Çok acı çekiyordu. Hem hamilelikten hemde açlıktan baya bir kilo kaybetmişti. Normalde onu hiç sevmem ama bu hali çok üzücüydü, hepimizden daha çok yıpranmıştı.

-"Kardelen ağrıların arttı mı?"dedim.
Kendini zorlayarak cılız bir sesle cevap verdi.

-"Evet çok ağrım var. Geçmek bilmiyor."
dedi.

-"Ah sevgilim seni böyle gördükçe kayaları parçalayıp çıkarmak istiyorum buradan."dedi Ömer.

Birbirlerini çok seviyorlardı. Ömer'in Kardelen'i bu halde gördükçe aklından neler geçirdiğini tahmin etmek zor olmuyordu.


Kardelen ağrılarının biraz da olsa dinmesi için kendini uykunun kucağına atmıştı. Ömer de Kardelen uyudu diye uyumuştu. Onları uyur halde izlemek bizimde uykumuzu getirmişti. Biraz oturduktan sonra bende kendimi uykunun huzuruna bırakarak gözlerimi yumdum.

-Saatler Sonra-

Gözlerimi yavaşça araladım. En son hatırladığım şey Kerem'in omuzuna düşen kafamdı. Kafamı doğrulttuğumda Kerem'i göremeyince çok paniklemedim sonuçta bir şeyler yemeyip içmesek bile tuvalet ihtiyacımız oluyordu. Bir süre gözlerim kapalı bekledim. Ama hâlâ Kerem gelmeyince meraklanıp ayağı kalktım.
Ve o an fark ettim ki Sevim de burada yoktu. Aklıma bir şüphe düştü ama konduramadım. Yavaş adımlarla ses gelen bölmeye yaklaştım. İçeri girmeden sessizce konuştuklarına kulak verdim.

BİR ARADA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin