- Mutsuzluğun Kaynağı -
Çoğumuzun, hatta hepimizin hayatta çok mutsuz olduğu zamanlar olmuştur. Bu anlar ne kadar geçmeyecek gibi görünse de mutsuz olduğumuz birçok zamanı geride bıraktık.
Dönüp baktığımızda ise gerçekten geçtiğini, sadece sabretmemiz gerektiğini görmüşüzdür. Ama biz insanlar mutsuzluk anında hemen umutsuzluğa kapılarak, hiç geçmeyecek, bitmeyecek gibi kendimize azaplar çektirip dururuz. Oysa geçmeyecek bitmeyecek bir şey yoktur. Koca bir ömrü geride bırakmış, toprak olmuş insanlar varken, acılarımızın geçmeyeceğini sanmamız gerçekten saçma. Evet bazen öyle acılar vardır ki derin hasarlar bırakır. Ama en sonunda acımız diner. Sabrettiğimiz sürece geçmeyecek acı yoktur.
O çıkmaz sokaklara hepimiz girmişizdir. Yolumuzu kaybetmiş, tükenmiş, her şeyin bittiğini düşünüp yenilmişizdir. Sanki dünyanın tüm yükünü biz sırtlanmışız gibi. Ama zaman geçtikçe acılar diner, hatıralar belki de hatırlanmazcasına unutulur.
Nedir bütün bunların sebebi?
Tek sebep zaman değil, artık o acılarla da bütünleşmiş olmanızdır. Ben her zaman acıları, ayrılıkları, tükenişleri yaşamın büyük bir parçası olarak gördüm. Çünkü acı çeken, büyük ayrılıklar yaşayan insanlar daha güçlüdürler.Çünkü onlar bunca ayrılığa, acıya rağmen güçlü kalabiliyorlar ise eğer acılarla bütünleşmiş, alışmış ve ayakta durmasını da öğrenmişlerdir. Ama gerçek Ayrılık yaşamamış bir insan daha güçsüzdür. Çünkü daha öncesinden yaşamamış olduğu acılar, ona taşıyabileceğinden daha ağır gelir ve artık tükendiklerini hissederek savaşmayı bırakırlar.
Savaşmayı bırakanlar ise kaybetmeyi hak etmiş insanlardır. Kaybetmeye başlayan insanlar, karanlık bir döneme girer ve yavaş yavaş karanlıkta yok olmaya başlarlar. Ve hayatın tüm güzelliklerinden habersiz, umutsuzluk, mutsuzluk içinde yaşarlar. Bu yüzden yaşadıkları hayat onlar için yaşamaya değer bir anlam ifade etmez. Mutsuzluk seviyeleri ise zirve yaptığı için, mutluluk onların elde edemeyeceği, asla ulaşamayacakları bir şey gibi görünür. O zaman mutsuzluk anında da bu sözü hatırlayalım;
" Hayat bana ne yaşatırsa yaşatsın, karşıma ne kadar kötü insan çıkarsa çıksın, ne kadar canım acırsa acısın şu üç şeyden asla vazgeçmeyeceğim; kendim olmaktan, iyi olmaktan ve nefes aldığım her saniye için mutlu olmaya çalışmaktan.."
(Audrey Hepburn)
Ve tabii Peyami Safa'nın şu sözü;
" Mutlu ol çünkü kimse senin üzgün olmanı umursamıyor. "