"Hayır neden evde benden küçük varken hala markete ben gidiyorum, ağlayacağım!" Diye isyan ettim ve elimdeki poşetleri daha sıkı kavradım. Eşref amca cuma namazına gittiği için iki sokak ötedeki bakkala gitmek zorunda kalmıştım ve bu benim için büyük bir şeydi. Evden çıkmış, iki sokak öteye gitmiş bir de dolu poşetlerle geri geliyordum. Benim gibi bir tembel hayvan için bu büyük bir şeydi.
Yunus iti bakkal denilince hemen sıvışmıştı. İhale bana kalmıştı. Neler yaşadım ya! Neler yaşadım ya?! İsyan ede ede yürümeye devam ettim. Parkın önünden geçerken duyduğum ıslık sesiyle o tarafa döndüm. Mahallenin kekosu Mücahit bankta semt oturuşu yaparken sırıtarak bana bakıyordu. Elini kaldırıp göğsüne götürdü ve selam verdi. Bana elini veren kolunu kaptırır koçum. "Şt adanalı, gel buraya!" Diyerek yanıma çağırdım.
Banktan zıpladı ve yaylana yaylana yanıma geldi. "Buyur ablam." Dedi elindeki tesbihi tutarken. Benden iki yaş küçüktü. Beni mahallenin ablası ilan etmişti kendi kendine. "Bir el atta, şunları eve taşıyalım be adanalı. Belim koptu." Dedim. Mahallede ona adanalı derdik çünkü adanalıydı. Yani mantıken. Arada Adana ağzıyla konuşurdu ve bu benim çok hoşuma giderdi. "Ayıp ettin abla." Dedi ve elimdeki birkaç poşeti aldı. Etrafıma baktım ve "Maraz Ali'n yok mu?" Dedim. "Yok işi vardı. Çağırayım mı?" Dedi gülerek. "Yok, Yok kalsın." Dedim hemen. "Yapma be abla. Yanık sana çocuk görmüyor musun?" Bahsettiğimiz kişi Okan'dı. O da benden iki yaş küçüktü ama o bana abla gözüyle bakmıyordu. Ama ben ona kardeş gözüyle bakıyordum. Benim gözümde top oynayan o minik veletlerden farksızdı.
"Görmüyorum Müco. Hadi yürü." Dedim ve önden yürümeye başladım. "Abla mahalleye komiser taşınmış doğru mu?" Hiç girme ablam o konulara, hiç girme! Kafamı salladım ve "Doğru." Dedim. "Yapma ya." Dedi kendi kendine. Noldu Müco, bi tutuştun gibi? "Hayırdır adanalı, bir sorun mu var?" Adanalı bana baktı ve kafasını iki yana salladı. "Bizde sorun olmaz abla, biliyorsun. Sadece birkaç pürüz var ondan." Dedi gevşek gevşek. Gülerek kafamı salladım ve "bilirim ablam, bilirim." Dedim.
Evin önüne geldiğimizde bir araba geldi ve karşı evin önünde durdu. Bu Çınar'ın arabasıydı. Arabadan indi ve ensesini ovdu. Yorulmuş gibi duruyordu. İste, nöbetini de ben tutayım ömrüm. "Selamlar komşum." Dememle Çınar bana döndü. Eli hala ensesindeyken kafasını hafifçe eğerek selam verdi. Arkamdan "hass-" Sesi duymamla o tarafa döndüm. Adanalı biraz eğilmiş benim arkamda duruyordu. "Müco, napıyorsun?!" Dedim. "Abla arkan hep tüy olmuş onları siliyorum."
Çınar bir iki adımda yanımıza geldi ve arkamda duran Mücahit'e baktı. "Oo, yürüyen sabıka da burdaymış. Sen bu mahallede mi oturuyordun?" Adanalı yavaş yavaş arkamdan çıktı ve elindeki poşetleri birden yere bırakıp saygıyla eğildi. Bense şokla bir anda bıraktığı poşetlere baktım. "Ooo, saygılar komiserim. Bende bu mahalleye bir komiser taşındığını duymuştum ama siz olduğunu hiç tahmin etmemiştim. Kader işte. Sürekli yollarımızı birleştiriyor." Dedi gülerek.
Bir Çınar'a, bir Mücahit'e bakıyordum. "Siz tanışıyor musunuz?" Çınar adanalıya gülerek baktı ve kafasını salladı. "Evet, sağ olsun her gün karakola ziyaretime gelir." Mücahit'e bizi rezil ettin bakışları attım ve Çınar'a bakarak "Ne gerekçeyle komiserim?" Diye sordum. Çınar biraz Düşünüyormuş gibi yaptı ve "çok sebebi oluyor ama genelde darp, darp değil mi Mücahit? Sanırım öfke problemleri var." Mücahit gülerek ikimize baktı.
Müco kulağıma yaklaştı ve "valla öfke problemlerim varmış Ahu abla." Dedi. Sessizce "git tedavi ol lan o zaman!" Dedim ve Çınar'a döndüm. "Ne güzel mahallenin insanlarıyla kaynaşmışsınız." Dedim gülerek. "Aynen aynen. Acayip kaynaştım." Dedi imayla. Evet hepsi teker teker karakola düşüyordu. Çok güzel kaynaşıyorlardı.
"Hop Müco!" Birinin bağırmasıyla hepimiz o tarafa döndük. Bağıran kişi Okan'dı. Beni gördü ve gülerek yanımıza gelmeye başladı. Adanalı arkamda ağzının içinden "lan gelme git!" Diyordu. Okan yanımıza geldi ve "selam Ahu." Dedi. Hala Çınar'ı görmemişti. Kafamla geri selam verdim. "Naber nasılsın? Bende iyiyim işte, hep seni düşünüyorum." Lan ben daha cevap vermedim ki?!
"Okan." Dedi Müco ve Çınar'ı gösterdi. "Komesrimize de bi selam ver kardeşim." Okan gözlerini zar zor benden ayırdı ve Çınar'a baktı. Bakar bakmaz "hasss-" Dedi ve "selamünaleyküm komserim." Diyerek çevirdi. Çınar ellerini beline koyup güldü. "Aleykümselam, aleykümselam." Dedi. Sanırım sinirleri bozulmuştu. Evet bir anormal bendim bu mahallede Çınar.
Ediyle büdü bir anda süt dökmüş kediye dönmüşlerdi. "Bu mahalleye taşınan komiser siz miydiniz komiserim?" Dedi Okan. "Evet bendim. Sizde bana sürpriz yumurtadan çıktınız." Dedi. Baya eğleniyordu. "Ee komiserim, sevdiniz mi mahallemizi?" Dedi Müco. Çınar'la iyi anlaşmaya çalışıyordu. "Alıştım alıştım. Güzel mahalle." Okan bir anda lafa atladı. "Güzel tabii komiserim." Dedi ve bana döndü. "Mahalle de güzel, içindekiler de güzel." Alık alık bana bakıyordu. "Ya ne güzel, ne güzel." Dedim sahte bir gülümsemeyle.
"Evet, evet. Sessiz, sakindir mahallemiz. Öyle yasa dışı şeyler, kavga, dövüş olmaz burda.", Müco hala Çınar'a yaranmaya çalışıyordu ama Çınar artık bunlara inanmayacak kadar çok şey duymuştu bu mahalle hakkında. Üzgünüm Müco. "Sen bu dediğine inandın mı cidden?" Dedim yan yan ona bakarken. "Sizin olduğunuz yerde sakinlik ne mümkün Mücahit?" Dedi. Siz derken onlarla siz miydi yoksa benli siz miydi?
"Doğru, Ahu abla varken zor biraz." Mücahit'in söylediği şeyle sinirlerim yavaş yavaş tepeme çıkmaya başlamıştı. Mücahit'e baktığımda sırıtıyordu. Dişlerimin arasından "komik mi lan?!" Dedim. Okan Müco'ya bir tane geçirdi ve "ablanla doğru konuş lan!" Dedi ve bana baktı. "Ahu'nun olduğu yer huzurdur bir kere." Çınar çatık kaşlarla ve anlamaz gözlerle bir bana, bir Okan'a bakıyordu.
"Ne lan yalan mı? Ayrıca Ahu abla ne çabuk unuttun bizle adam dövmeye geldiğin günleri? Masum ayağı yapma kurban olayım." Dedi sırıtarak. Ulan hepiniz sözleştiniz mı beni Çınar'a rezil etmek için?! Gülerek Çınar'a baktım ve "gençliğimde çok can yaktım." Dedim. Hayretle bana bakıyordu. "Ahu duruşuyla dosta güven, düşmana korku salar." Dedi Okan gururla gülerek. Ablasının gülü senin bu gurur niye?
Eski hatalarım şuan canımı bağlıyordu. Şuan burdan ağlayarak kaçmak istiyordum. "Sizin de geçmişiniz çok karanlıkmış Ahu hanım." Dedi imayla. Sadece gülmekle yetindim. Ne desem boştu. Zaten çırpındıkça batıyordum. "Neyse, ben gideyim artık." Dedi ve ediyle büdüye baktı. "Karakola artık daha az ziyaretime gelin." Dedi nasihat verir gibi. İkiside saygıyla eğildi ve "tabii komiserim." Dediler. Bense "iyi günler." Diyebildim. Aynı şekilde o da bana iyi günler Dedi.
Çınar gittikten sonra sinirle iki avele döndüm. "Ahu," Demesiyle Okan'a baktım. "Seni dava edeceğim. Sürekli aklımdasın be." Dediği şeyle yüzümü buruşturdum. Çınar da böyle mi hissetmişti yani? Yok, bence ben gayet güzel söylemiştim. Gözlerimi devirerek ona baktım. "Bana bak deli yürek, bana ahu deme, bana abla de. Ablan yaşındayım lan ben senin!" Sırıtarak "Abla demeyim lazım olur." Dedi. Sertçe koluna bir tane geçirdim. Müco aramıza girdi ve "bize yakışmaz ablam, sakin ol." Dedi. Şimdi ikisini birbirine sürtüp kıvılcım çıkaracaktım.
"Bırak adanalı vursun. Onun vurduğu yerde gül biter be!" Dedi bağırarak. "Lan sus gül bahçesine çeviririm seni!" Dedim sinirle. Sinirle poşetleri aldım ve son kez onlara dönüp "Bana bakın, mazi sizinle benim aramda. Bir daha kimseye bahsetmeyin." Dedim. İkiside kafasını salladı. Onları arkamda bırakarak eve gittim. Bu mahalle beni ruh ve sinir hastalıklarına tıkacaktı!
...
AY SELAM. Umarım iyisinizdir ve umarım bölümü begenmissinizdir. Çınar'daki bu nazda yeto yani. Neyse ben gidenzi, öptüm. Behlül kacar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli ile divane
ChickLittam giderken arkamı döndüm ve "komiserim bir şey söyleyebilir miyim?" Dedim. "Buyur." güler yüzümü göstererek "Komiserim vallahi çok iyi insansınız, beni affettiniz değil mi?" Dedim. Yüzü yumuşamasada "Affettim, affettim." Dedi kafasını sallayarak...