Detaylı anlatım smut içerir!
Masadan ikimizin de eşyalarını alıp, lavabodan sonra kendini dışarı atan Tae'ye yetişmek için koşarak çıkmak istiyordum mekandan.
Ondan hemen önce barın arkasına ne zaman geçtiğini bilmediğim Yoongi sevgilisine içecek hazırlarken masadaki beni farketmiş olmalı ki zor da olsa sesini duyurmuştu bana.
Yanına gidip, "Tae dışarıda, beni bekliyor. Her şey için teşekkürler." diyip elini sıkmış, bar taburesinde oturan Hobi'ye de kısa bir sarılma vermiştim. Vedalaşıyorduk.
"Jimin'i ve Namjoon Hyung'u göremedim, söylersiniz."Aceleci oluşumdan bir şeyleri anlamışlardır diye düşünüyorum. Ben bardan ayrılırken Hobi'nin sesini duymuştum arkamdan "onlar az önce çıktı."
Benden önce çıkmış olmaları vicdanımı rahatlatmıştı, burda olsalardı vedalaşmam gerekecekti ve şu anda istediğim tek şey bir an önce kendimi dışarı Tae'nin yanına atmaktı.
Dışarı çıktığımda Tae'yi görmek için bir kaç kez etrafa bakınmam gerekmişti ve bu bir kaç saniye bile beni deli gibi korkutmuştu. Eşyaları bende olsa da beni bırakıp gidebilecek potansiyeli vardı biliyorum.
Neyse ki girişin az ötesinde, bir ağaca yaslanmış bekliyordu. Yanına gittiğimde hemen doğrulup yürümeye başlamıştı. Ben de yanında yürürken ne söylemem, ne yapmam gerektiğini düşünüyordum.
İlk defa bardan biriyle çıkmıyordum. Bazen arabada, yada taksiyle gittiğimiz adreste ne yapacağımız belli olurdu o zamanlar. Ama şimdi farklı hissediyordum. Yanımdaki bedene hissettiklerim saf ihtiyaç yada şehvet değildi. Evet şehvet yakıp kavuruyordu içimi ama ona olan romantik hislerim de asla susmuyordu.
Mesala elini tutma isteğimi bastıramıyordum bir türlü yada bir kolumla bedenine sarılıp öyle yürümeyi tercih eden tarafım hep bir fırsat kolluyordu.
Ama Tae, yürüdüğümüz yoldaki kare taşların çizgilerine basmamak gibi bir oyun tutturmuştu çoktan. Sanki dakikalar önce ateşli bir öpüşme yaşamamışız gibi, bedenlerini birbirine bastıran biz değilmişiz gibi... Bana ise sadece gülümseyerek onu izlemek kalıyordu.
Bir kaç cadde vardı geçmemiz gereken ve genellikle mekanlardan çıkan sarhoş insanlar yada köşe başlarında birbirini yiyen çiftler görüyorduk.
Bir elimde hala Tae'nin eşyaları varken zorla da olsa bir sigara yakmış ve bir kaç adım önümde çocuk gibi yürüyen Tae'ye seslenmiştim.
"Sigara ister misin?"
Arkasını dönüp bir yüzüme bir de taşıdığım ona ait olan eşyalara bakmış umursamadan dudaklarıma götürdüğüm sigarayı almıştı parmakları arasına.
"Sağol." Yeni yaktığım dalı alıp dudaklarına yerleştirip yeniden arkasına dönmüş ve tek elini kaldırarak söylemişti. Tam bir serseri gibi davranıyordu ve bu yeni bir sigara yakarken yarım ağız gülümsememe neden olmuştu.
O akşam onu arabayla bıraktığım o köşeye gelene kadar yolculuğumuz böyle devam etmişti. İki bina arasından dar bir sokağa girerken ilk defa arkasına bakıp beni kontrol etmiş ve yine hemen önüne dönmüştü.
Az ilerideki köşede çöp karıştıran sokak kedilerine bir şeyler söylerken onu tüm detaylarına kadar tanımak istediğimi bir kez daha şiddetle farketmemi sağlamıştı.
Garip biriydi Kim Taehyung. Bazen en sert kayadan yapılmış gibi dimdik, geçilmez; bazen de içindeki çocuk onu ele geçirmiş gibi ele avuca sığmaz...
Bir apartmanın önünde durduğunda hala taşıdığım çantasına uzanıp kolayca aldığı anahtar ile dış kapıyı açmış ve önce benim geçmemi beklemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zenne - TaeKook
FanfictionTeninin üzerinde kayan bir buzdur uzak bakışlarım... Semekook #1 Powerbottom #1