Karşımda duran kişiye gözlerimi büyüterek bakmaya devam ettim. Kafam iyice karışmıştı ve ben ne yapacağımı ve ne diyeceğimi bilemiyordum. Karşımda duran kişi beraberinde bir sürü soru işareti de getirmişti.
"Senin burada ne işin var?" diye sordum. Sorduğum sorunun cevabından korkuyordum.
Ukala bir kahkaha attı.
"Beni beklemiyordun değil mi?" diyerek gözlerini gözlerime dikti.
Ben de Meltem gözlerini kaçırana kadar bakmayı sürdürdüm. Kim derdi ki Meltem'in böyle işlere karışacağını o sadece baba parası yemeyi bilirdi. Kafam daha fazla karışmaya başlarken bir taraftan da başıma ağrılar girmişti.
"Evet, senin böyle bir işin içinde olacağını tahmin etmiyordum." Dedim.
Bir süre ikimizde sustuk. Çaktırmadan Gökmen'e baktığımda benim ne tepki vereceğimi bekliyor gibiydi.
Sakin kalmaya çalıştım fakat sinir katsayım yükseliyordu. Fark etmeden tırnaklarımı ellime batırmaya başlamıştım. Ne zaman krize girsem aynı şeyi yapardım. Kendimi sakin tutmaya çalıştım. Fakat karşımdaki ikili hiçbir şey söylemeden öylece oturmaları sinirlerimi bozuyordu.
Ellerimin içi terlemeye başladı yanaklarım ısındı ve kalbim hızlıca atmaya başladı. Ne yazık ki artık kendimi tutacak durumda değildim.
Hızla ayağa kalkıp Gökmen'in önündeki tepsiyi alıp duvara attım. Ani çıkışımla ikisi de ne olduğunu anlamamışlardı. Raftaki bibloyu alıp pencere camına fırlatıp camı tuzla buz ettim. Elime geçen ne varsa sağa sola fırlatıp gördüğüm şeyi tekmelemeye başladım.
Bu sırada Gökmen ve Meltem şaşkınlıklarını atmış beni zapt etmeye çalışmışlardı. Fakat kriz anlarımda inanılmaz derecede güçlü oluyordum.
Meltem'i duvara fırlatıp Gökmen ile boğuşmaya başladım.
"Bırak beni." Diye çığırdım.
Gökmen arkamda ellerimi kelepçe şeklinde tutuyordu.
"Meltem çabuk ip getir." Diye bağırdı.
Meltem duvarın dibinde korku dolu gözlerle beni izlerken gökmenin ne dediğini algılayamamıştı.
Gökmen melteme baktığında onun ip getirecek durumda olmadığını fark etti.
Elini kemerine attığında daha fazla debelenmeye başlayıp çığlık attım. Tırnaklarımı eline geçirmeye çalıştım.
Gökmen beni duvara yapıştırıp ellerimi kemerle bağladı. Daha sonra odadan çıkıp gitti. Onun gitmesiyle kemerden kurtulmaya çalıştım. Fakat çok sıkı bağladığı için bir türlü kurtulamadım.
Gökmen odaya geri döndüğünde elindeki şırıngayı gördüm.
"Hayır." Diyerek geri geri yürüdüm.
Gökmen yanıma yaklaşmaya başladığında kaçmak için yer baktım fakat gökmen ani hareketle şırıngayı koluma bastırdı. En son duyduğum şey meltemin çığlıkları oldu.
***
Kavak ağaçları rüzgarın etkisiyle sanki dans ediyormuş gibi sallanıyorlardı. İki tane kız çocuğu kavak ağacının altında oyun oynuyordu.
Kızlardan birisi pembe çizgili elbise giymiş. Diğeri kırmızı çiçekli elbise giymişti. Pembe elbiseli kızın siyah uzun saçları esmer teni vardı. Pembe elbisenin içinde çok güzel görünüyordu.
Kırmızı elbiseli kızın sarı omuzunda biten saçları mavi gözleri vardı. Bu bendim benim küçüklüğümdü.
Pembe elbiseli kız "Elbisen çok güzel." Dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLAMBAÇ
ChickLitBu bir intikam hikayesi değil sadece küçük bir ödeşme hikayesi… Ailesi tarafından hiç ilgi ve sevgi görmemiş genç bir kız. Ve ailesini kaybetmiş bir delikanlı. Ünlü bir otel, kanlı bir geçmiş ve kaybolan miras. Saklanan gerçekler ve oynanan oyunla...