Sen bana ruh üfledin

2.1K 122 88
                                    

Aşklarının başlangıç noktası olan, dudaklarının ilk kez birbirine değdiği o yeşil kanepenin önünde birbirlerine sıkıca kenetlenmiş, tek bir beden olmuş şekilde ne kadar süre oturup hıçkırarak ağladıklarını bilmiyordu Sadi ve Songül. İkisinin de birbirine olan aşkı ve öfkesi gözlerini kör etmiş ve kalplerine korku tohumunu salan "kaybetme" düşüncesi ruhlarını esir etmişti sanki. Titreyen vücuduyla Songül'ün ağzında tek bir tını vardı hala. "İnanıyorum Sana."

Sadi "inanıyorum sana" cümlesini her duyduğun da daha da sıkı sarmaladı Songül'ü. "Özür dilerim. Yaptığım her şey için. Sana yaşattığım her şey için özür dilerim." derken perişan olmuş hali sesinin her tınısından anlaşılıyordu.Songül'ün göğsünde olan başına çenesi yaslayıp sesli bir nefes verdi. İçinden binlerce kez şükrederken güçlü kollarında kaybolan küçük bedenin kas katı kesildiğini hissetti. Songül'ün çenesini tutup yüzünü yerden kaldırmaya çalıştığın da fark etti karısının şok geçirdiğini.Songül'ün yüzünü ellerinin arasına aldı usulca"Songül! Karıcım! Bak bana. Gözlerime bak hadi."

Boşluğa diktiği gözlerini kırpmadan Sadi'nin kollarını sıkıyordu Songül. Düzensiz nefesi, kararan gözleri ve takırdayan dişleri engel oluyordu konuşmasına. Sadi'nin sesi çok uzaktan gelen hoş bir tını gibi yankılanıyordu kulaklarında.

Sadi ne yapacağını bilmez bir halde sarstı Songül'ü bir kaç kez. "Yalvarırım Songül. Nefes al yalvarırım" diye bağırırken Songül'ün yarıda kesilen kısık nefesinde kaybolmuştu sanki. Tuttuğu gibi tek hamlede kucağına aldı karısını. Banyoya soktu elini yüzünü yıkayıp kendine gelebilmesi için. Ama Songül'ün ayakta duracak hali yoktu. Songül'ü belinden sıkıca kavrayıp akan soğuk suya teslim etti yorgun bedenlerini. İkisi birlikte aynı suyun altında ıslanırken Sadi yaşadığı korkudan Songül ise bedenini ele geçiren titremeden kurtulamadı bir süre.

Soğuk suyun altında  birbirlerine iyice kenetlenmişti Sadi ve Songül. Suyun ve Sadi'nin kalp atışlarının sesi birbirine karıştığında banyodaki sessiz çığlığı bölen Songül'ün ürkekçe sorduğu soru oldu. "Nasıl yaptın bunu bize?"

Sadi duyduğu soru ile kaldırdı başını hemen. "Songül" dedi yaşadığı korkunun boğazında yer ettiği yumru ile. "Asıl sen nasıl yaptın Songül. Nasıl dayadın o silahı başına. Ya kaybetseydim seni. Ya sana bir şey olsaydı." derken Songül'ü kollarından tutup sarsmaya başlamıştı.

"Sen nasıl yapabildiysen öyle. Sen getirdin beni bu hale. Öldürecektin ya kendini. Gözümün içine baka baka sıkacaktın kafana."

"Sadakatimden şüphe ettin Songül. Sana olan aşkımdan şüphe ettin. Beni sevmediğini söyledin."

"Ama seviyorum. Allah kahretsin ki çok seviyorum seni" dedi Songül Sadi'nin göğsünü yumruklarken. "Deli gibi değil delirircesine  seviyorum."

Sadi duyduğu cümle ile hasret kaldığı dudaklara bastırdı dudaklarını. Songül'ün alt dudağını emerken ellerini ince beline dolayıp iyice sabitledi onu kendine. Songül ellerini Sadi'nin boynuna doladı hemen. Mümkünmüş gibi iyice çekti Sadi'yi kendine. Sırılsıklam olmuş vücutları tek bir beden gibiydi şimdi. Sadi yavaş adımlara ilerledi Songül'e doğru. Banyonun fayansına çarpında durdu Songül. Akan suyun altında sadece Sadi'nin vücudunda hareket eden dudaklarını hissediyordu. Üşüyen bedenini alev topuna döndürense naif  ama bir o kadar tutluku olan öpücüklerdi . Derin bir nefes alıp Sadi'nin göğüslerine inen başını kaldırdı hızlıca. Dudaklarını Sadi'nin dudaklarına hapsettiğinde elleri Sadi'nin vücudunda dolanıyordu. Hız kesmeyen tutkulu öpüşmelerine nefes alabilmek için küçük bir ara verdi Songül. Alnını Sadi'nin alnına dayayıp gülümsedi.

Bir küçük sadgül meselesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin