"yujun hadi geç kalıyoruz,bizi bekliyorlar hızlı ol!"
jia bir yandan erkek kardeşine seslenirken bir yandan da ayakkabılarını giymeye çalışıyordu.
yujun'un hazırlanması ablasına göre uzun sürmüştü çünkü daha önce sesini dahi hiç duymadığı, yüzünü sadece fotoğraflardan gördüğü babasının ölümünün 6. yılı için çizdiği resmi özenle katlayıp zarfa koymaya çalışıyordu.
sonunda zarfı kapatıp üstüne küçük bir yapıştırma yapıştırdıktan sonra koşarak kapıya geldi ve ayakkabılarını hızlıca giyip evin kapısını çekerek arabaya doğru koştu, arka koltuğa yerleşti ve yolculuğa başlamak için hazır olduklarını söyledi.
"yıllar sonra hyunjini görecek olmak çok garip geliyor, öyle değil mi minho?"
minho direksiyon başında seyir halindeyken jisungun dediğiyle hafif bir tebessüm yerleştirdi yüzüne
"öyle gerçekten, felix olmadan görecek olmak daha da garip.."minhonun cümlesiyle jisung arkasına dönüp çocuklara gülümsedi, onlar babalarını hiç tanımadılar sadece amcalarının anlattıkları ile yarım yamalak tanıdılar felix'i, onlara göre Felix gerçekten pırlanta gibi bir insandı. sert bakışlarına hiçbir zaman maruz kalmamış olsalar da felixin içindeki şefkatli adamı bilirlerdi, babalarını asla kötü hatırlamamışlardı. zaten felix de bunu isterdi.
45 dakikalık bir yolculuğun ardından yıllardır uğramadıkları evin önünde durdular, herkes arabadan indi karşılarında duran küçük müstakil eve bakmaya başladılar. hâla aynıydı, hiçbir yerine dokunulmamış boyası sökülen duvara yeni boya bile vurulmamıştı. bu ev felixten hyunjin'e kalmıştı ve bu yüzden hyunjin hiçbir yere ellememişti, ellerse ve bir değişiklik yaparsa burayı da yıkacağını düşünüyordu.
çünkü hyunjin 6 yıl önce kendi evinin yıkılışını kendi gözleriyle izlemişti, sadece birkaç kurşun ile.
jisung ve minho çocukların ellerinden tutup kapının önüne kadar geldiler ve zile basıp kapının açılmasını beklemeye başladılar.
yaklaşık 2-3 dakika sonra bir orta yaşlı kadın kapıyı açıp gülümseyerek onları karşıladı, hyunjine seslenip üstüne bir hırka giyerek dışarı çıktı ve hep beraber hyunjini beklemeye başladılar. kadın hyunjinin annesiydi.
birkaç dakika sonra hyunjin kafasında şapkasıyla kapıda belirdi, minho ve jisung uzun zaman sonra hyunjini görmenin sevinciyle birbirlerine baktılar ve gülümsediler. hyunjin değişmişti, uzun saçlarını kestirdi ve siyaha boyadı.
kesmeyeceğine dair sevgilisine söz verdiği saçlarını kesmişti.
ihtişamlı takılarından geriye sadece felix ile aldıkları çift yüzüğü kalmıştı ellerinde.
olur da dönemezsem bu yüzüğü sakın çıkarma hyun, başka birini sevene kadar, beni unutana kadar sakın çıkarma.
jisung koşarak kollarını hyunjine sıkıca sardı, çok özlemişti kardeşini, yılların hasreti vardı içinde. sung'un ardından minho da hyunjine sarılıp iyice hasret giderdikten sonra jisung heyecanla konuştu
"haydi haydi, daha bizi bekleyen 5 kişi daha var binin arabaya kaptanımız Minho!"
jisungun enerjisi herkesi güldürürken hyun ve minho, 5 kişi detayını fark edip hafif tebessümle birbirlerine bakıp başlarını salladılar ve arabaya bindiler.
evet onları 5 kişi bekliyordu, 1'i toprak altında 4'ü ise evlerinde.
* * * * *