Üvey babam beni pencereleri açık arabayla havaalanına götürdü. İzmir'de hava otuz sekiz dereceydi; gökyüzü masmavi ve bulutsuzdu. Ayrılırken Sedat'ı rahat hissettirmek için mutlu davranıyordum. Annem kanserden öleli 3 ay olmuştu, Sedat onun babamdan sonraki eşiydi. Onu severdim iyi birisiydi fakat annemin ölümünün ardından onunla yaşamaya devam edemezdim.
Şimdi kendimi hiç hatırlamadığım küçük bir kasabaya sürgün ediyordum.Büyük bir korkuyla yapıyordum bunu. Orayı sevmiyordum, sürekli yağan yağmuru ve soğuğu sevmiyordum.
İzmir’i seviyordum.Güneşi ve kavurucu sıcaklığı seviyordum.O canlı,kocaman şehri seviyordum.
‘’Berk’’ dedi Sedat bana uçağa binmeden önce belki bininci kez. ‘’bunu yapmak zorunda
değilsin.’"Gitmek istiyorum"
diye yalan söyledim.Yalan söylemeyi hiç beceremezdim,ama son zamanlarda
bu yalanı çok sık söylediğim için,sesim ikna edici çıkıyor.
‘’Ahmet’e selam söyle.’’
‘’Söylerim.’’
‘’Yakında görüşürüz,’’ diye ısrar etti.’’ İstediğin zaman eve dönebilirsin.Bana ihtiyaç duyarsan
hemen yanına gelirim.’’Ama bu sözün arkasındaki fedakarlığı gözlerinde okuyabiliyordum.
‘’Benim için endişelenme,’’ dedim.’’
Her şey çok güzel olacak.
"Her şey için teşekkür ederim, baba."
Bir süre bana sıkıca sarıldı ve ardından uçağa bindim,Sedat gitmişti.
Saatler süren uçak yolculuğu ardından kasabaya varmıştım.
Amcam bütün bu olan biten hakkında oldukça duyarlı davranmıştı.Onunla sürekli olarak
yaşayacağım için memnundu.Beni çoktan liseye kaydetmiş ve bir araba almama da yardım edeceğini söylemişti. Ama işler amcam ile şüphesiz biraz tuhaf olacaktı.İkimiz de laf kalabalığı yapan insanlar
değildik,ama buna rağmen ne söyleyeceğimizi de bilemezdik.Bu kararım karşısında tıpkı herkes gibi fazlasıyla şaşırdığını biliyordum,Buradan hoşlanmadığım bir sır değildi. İndiğimde yağmur yağıyordu.Bunu bir kehanet olarak görmedim yağmur engellenemezdi.Güneşe çoktan veda etmiştim.Ahmet beni polis arabasıyla bekliyordu.Kendimi buna hazırlamıştım. Çünkü polisti.
Bütçemin çok az olmasına rağmen yeni bir araba almak istememdeki
en büyük etken kasabaya üzerinde mavi kırmızı ışıkları olan bir araba içinde getirilmek istemememdi.Hiçbir şey trafiği bir polisin yavaşlatağı kadar yavaşlatamazdı.Uçaktan sendeleyerek indiğimde Ahmet bana tek koluyla garip bir şekilde sarıldı.
'' Seni görmek güzel Berk''dedi,beni yakalayıp durdurduğunda gülüyordu.
''Pek değişmemişsin. Sedat nasıl?''
''O iyi.Seni görmek de güzel, amca''Yüzüne karşı Ahmet demeye iznim yoktu.
Sadece birkaç çantam vardı.İzmir kıyafetlerimin çoğu burası için fazla inceydi.Sedat'la ben,kış gardırobumu tamamlamak için kaynaklarımızı birleştirmiştik ama yine de bu yetersiz
kalmıştı.Eşyalarımın hepsi arabanın bagajına kolaylıkla sığdı.''Senin için iyi bir araba buldum,hem de ucuz.''dedi emniyet kemerimizi takarken.
''Ne tür bir araba?''İyi bir araba'demek yerine'senin için iyi bir araba'demesinden
şüphelenmiştim.''Aslında bu bir kamyonet,bir Chevy.''
''Nereden buldun?''
''Eskiden beraber takıldığımız adamı hatırlıyor musun Bilal amcanı?"
''Hayır.''
''Hani yazın bizimle balık tutmaya gelirdi,'dedi hemen amcam.
İşte bu onu neden hatırlamadığımı açıklıyordu.Hafızamdan,bana acı veren,gereksiz şeyleri
çıkarabilme yetisine sahiptim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alacakaranlık(GAY)
VampirosAnnemin ölümünün ardından amcamın yanına, ufak bir kasabaya taşındım. Burayı sevmem için bir neden yoktu, en azından öyle olacağını sanıyordum.